Dylan kapıya vurduğunda 'gel' komutunu duyar duymaz içeri girdi. Yavaşça bir baş selamı vererek elinde ki kağıdı Tyler'ın masası koydu. Başını yere eğerek parmaklarıyla oynamaya başladı.
"Bugün Bayan White ve eşiyle buluşacaksınız. Ondan önce de Japonlara toplantınız var.
Dylan, Tyler'ın kendine özgü kokusunu aldığında kafasını kaldırdı ve parmaklarına eziyet etmeye bir son verdi. "Güzel" dedi Tyler ve her zaman yaptığının aksine Dylan'ın ellerini tutup o güzel sesiyle 'miniğim' demedi. Dylan kendisine öyle seslenmesini sevmiyordu ama demeyince kocaman bir boşlukta gibi hissediyordu.
Kafasını sallayıp odadan çıkacakken Tyler "Harry'le olan toplantıya sende geleceksin hazırlan" diye uyarıda bulundu. Dylan'da usulca kafasını sallayarak odadan çıktı. Kravatını genişletip sandalyesine oturdu ve Henry'e verilecek dosyaları hazırladı.
Toplantıya son bir kaç saat kala ise sunumu yapacak kişi olan Ashley öylece yere yığıldı.
Dylan koşarak onu kaldırdı ve hızlıca ambulansı aradı. Onu hastaneye götürdüklerinde ise kendi katlarında sadece Dylan ve bir kadın kalmıştı.
Tyler hızlı adımlarla onların odasına girdiğinde gözleri Dylan ve kadın arasında hızlı gel gitler yaptı. "Lanet olsun" diye mırıldanıp telefonunu aldı.
"Harry! Japonlarla toplantıyı iptal etmelisin Ashley iyi değil ve lanet olası dili bilmiyorum"
"Biliyorsun Tyler"
"Sadece merhaba demeyi biliyorum Harry. Bu onunla alakasız"
"Şey...Aslında ben"
Tyler telefonun hoparlörün eliyle kapatıp yumuşak sese döndürdü gözlerini. Dylan kafasını yere eğmiş, yerinde ileri geri sallanıyordu.
"Ben biliyorum Japonca"
"Bekle beni Harry. İptal etme sanırım bulduk"
Telefon kapandığında Dylan toplantıya gideceği için iş, kadına kaldı. Dylan onun için her ne kadar bir vicdan azabı çekecek olsa da bu Tyler'la geçireceği artıdan birkaç saatti.
Siyah arabaya beraber bindiklerinde Harry'ide alarak toplantı yapılacak yere vardılar. Her şey gayet güzel giderken Dylan'ın ayağı taşa takıldı ve dün yağan sağanak yağmurun ardından hâlâ ıslak olan zemine sertçe düştü.
"Ahh"
Yerde yuvarlanıp burnunu tutarak acı dolu çığlıklar atmaya başladı. Tyler ve Harry kollarına aynı anda girdiğinde havaya kaldırıldı. Burnundan akan kan elinde ufak bir birikinti oluşturmuştu bile...
"Sen içeri gir Harry ben hallederim"
Harry kafasını sallayarak koşar adımlarla toplantı odasına girdi ve Tyler'da Dylan'ı kucağına alarak tuvalete soktu. Burnunu yıkarken de söyleniyordu:
"Tanrım şu toplantı bir bitseydi de kurtulsa mıydık? İyi misin Dylan"
Genç adam burnunu sıkı sıkıya tutarken acıyla inledi ve kafasını olumlu anlamda salladı. Bir peçeteyi burnuna soktu ve kanamayı durdurduğunda Tyler'a döndü. Ağlamaklı bir ifadeyle üzerine baktı.
"Ü-üzerim hep çamur oldu B-Bay Hoechlin. Ne yapacağız?"
"Bir şey olmaz Dylan sadece konuşacaksın"
"Hayır! Bunlarla gidemem. Şirketin sağlığı için olmaz"
Tyler küçük bir kahkaha atıp Dylan'ın ceketini çıkardı. "İlk toplantıma girerken bir sokak köpeği paçamı ısırmıştı ve ben yarısı yırtık pantolonla gitmek zorunda kalmıştım"
Dylan dolu gözleriyle güldüğünde Tyler kendi ceketini de çıkararak Dylan'ın gömleğini çıkardı. İki ceketi birbirine düğmeleyip Dylan'a giydirdi ve eserini süzüp beğeniyle kafasını salladı.
"T-teşekür ederim Bay Hoechlin"
Tyler kafasını salladığında beraber toplantıya girdiler ve Dylan mükemmel Japoncasıyla çevirmenlik yaptı. Daha sonra da elinde ki dosyayı çevirerek İki beyfendinin dikkatini çekti.
Toplantı sona erdiğinde Dylan kapıya ilerledi ve ismi Ryu olan adam eğilerek ona bir şeyler söyledi. Harry ve Tyler onları izlerken Dylan kızardı ve gülümserken "arigato" diye mırıldandı.
Tekar arabaya bindiklerinde Tyler Dylan'a baktı. "O adam sana ne dedi"
"Yakışıklı olduğumu ve daha iyi yerlere gelebileceğimi"
Tyler anında kızarırken Harry memnunca gülümseyerek kafasını cama çevirdi. Ryu haklıydı belki de bu genç çocuk kendi koltuğunu bile alabilirdi ve Harry memnuniyetle koltuğunu devredebilirdi.
Zamanı geldiğinde...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Cinayet Bir Masum Çocuk
FanfictionBeacon Hills: Acıların şehri, cinayetlerin merkezi... Acıların şehrinde cinayetleri engellemeye çalışan ve dedektif ünvanını tam olarak almak isteyen dedektif Hoechlin Beacon Hills yetiştirme yurdunda iki cinayet işlenir. Tyler yeni bir görevin dah...