[1.2]: Benimsin Sen

113 12 3
                                    

Eve gittiğinde kapıyı sertçe kapatıp yere kaydı. Bakışlarını kendine çevirdiğinde eliyle önünü kapattı.

Koşarak banyoya girdi ve soğuk suyu açıp üzerindekilerden bir çırpıda kurtuldu. Onun böyle bir vücuda sahip olduğunu bilmiyordu ki.
Suyun altına girdiğinde gözlerini sıkıca kapatıp kendisininden yaklaşık on beş yaş büyük, eski suçlusunu düşünmemeye çalıştı. Yıkandığında da üzerini giyip yürüyüşe çıktı banyo yapmak ve müzik dinlemek onu rahatlattırdığı için sakindi. Şimdilik.

Karşısından gelen Tyler'ı gördüğünde gözlerini devirmeden edemedi. Her yerden çıkıyordu.

"Merhaba bay Hoechlin. Işınlanma gücünüzün olduğunu bilmiyordum"

"Bende patronunun evinden koşarak çıkabileceğinizi bilmiyordum"

Kafasını biraz eğdi ve ellerini birleştirip bir özgüven patlamasıyla kafasını kaldırdı. "Çalışanınızın karşısında tişörtünüzü çıkaramazsınız o zaman. Bu bir saygısızlıktır. Sizin yaptığınıza dayanamadım"

"Aww kıyamam. Benim yaptığım şeylerin ne olduğunu tanımlamak size mi düştü bay Dawson"

"Eğer sınırları aşıyorsanız evet"

Tyler kızarmaya başladığında Dylan gülümsedi ve ellerini iki yana açıp bir baş selamı verdi.

"İyi günler efendim. Umarım rüyanıza bana yaptıklarınız girer"

Dylan, Tyler'ın omzuna hafifçe iki kez vurup hızlı ve sert adımlarla yanından ayrıldı. Patronu ona şaşkınca bakarken o köşeyi dönmüştü bile. Çıkmaz bir sokağa girdiğini de duvara yaslandığında anladı.

"Hay bok"

Yavaş adımlarla köşeye geldi ve kafasını biraz çıkarıp Tyler'ın orda olup olmadığına baktı. Bir kafenin kendisine dönük sandalyesine oturuyordu ve gözleri ondaydı.

Hızla geri döndü ve alarmını on dakika sonraya kurup saçlarını dağıttı. Tişörtünü çıkarıp onu da büyük bir özenle buruşturdu. Yanına aldığı suyu alnına ve gözüne döküp bir dakikası kalan alarmı kapattı.

Sahte, sarsak adımlarla dışarı çıktığında gözlerini sildi ve duvara doğru elini salladı.
Yine sarsak adımlarla yürümeye devam ederken telefonunun kamerasını açtı ve kendine bakıyor bahanesiyle Tyler'ı kontrol etti. Ateş saçan gözleriyle kendine bakıyordu.

Telefonunu kapatıp gülümsedi ve adımlarına devam etti. Evinin önüne döndüğünde ise kolundan evine doğru taşınıldı. Tyler'ı gördüğünde sırtına sert bir yumruk attı.

"Doğru dur"

"Bırak beni"

Debelenmeye devam ederken Tyler onu sertçe bahçede ki banka bıraktı.

"Ne yapıyorsun sen"

Dylan anlamadığını belirten şekilde kafasını iki yana salladı ve ayağa kalktı fakat geri düştü.

"O çıkmaz sokakta ne işin var senin. Bu halin ne hm?"

"Arzularımı dindirdim. Belki..."

"Senin arzuların olmayacak"

"Üzgünüm ben on yedi yaşındayım"

Tyler ellerini saçına geçirip sertçe çekti ve burnundan uzun bir nefes verdi. Dylan ise şaşkınca ona bakıyordu.

"Benimsin sen. Tamam mı? Başka biriyle göz teması bile kuramazsın"

"Ow, üzgünüm Bay Hoechlin ama bilirsiniz size güvenmemem için birkaç nedenim var. Ayrıca sen kimsin"

"Bana bak Dylan"

"Eee sana baktım Tyler. Söyle."

"Başkasıyla konuşmayacaksın. Eğer görürsem..."

Dylan tekrar ayağa kalktı ve işaret parmağını onun göğsüne bastırdı. "Ne yaparsın? Bana kameralı bir ayıcık mı verirsin? Yoksa sadece resimleri görüp cinayeti çözmek için benimle arkadaş mı olursun. Awww ne kadar incesiniz"

Tyler kendinden bu konuda utanıyordu ama bu onun göreviydi. Zorunlu olarak yapmıştı. Diğerleri gibi olmak istememişti ve şimdi bunun acısını çekiyordu.

"Özür dilerim miniğim ben sana kötü bir şey yapmak istemedim. Çözmem gerekiyordu"

"Ama sana bir haberim var Tyler. O gemi geçti ohhooo ben salak değilim artık. Minik değilim bak senden azıcık kısayım ben. Bacağına sarılamam. Senin değilim Tyler. Kimsenin değilim. Hatırladın mı? Benim gerçek annem bile yok. Ben yalnızım. Şimdi beni gerçeklerle bırak. İyi günler"
———

İki Cinayet Bir Masum ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin