[0.6]: Sizin İçin Bir Bulut

127 21 1
                                    

Dylan: Hoşgeldiniz Bay Hoechlin ben bütün taşları dizdim oynayacak mıyız?

Tyler: Sonra yenildiğin için ağlamayacaksan...

Dylan: I-ıh satrançta da her oyunda olduğu gibi ağlanmaz. Kaybeden taraf vardır, kazanan taraf vardır ve emin olun kaybeden taraf ben değilim

Tyler: İyi başlayalım beyaz benim

Dylan kafasını iki yana salladı ve siyah taşların piyonuyla beyaz taşların piyonunu küçük eline sakladı. Tyler'a uzattığında Tyler gülümseyerek sağ eli seçti.

Dylan: Beyazlarla bir çekiminiz olmalı

Tyler yine gülümseyerek ilk hamlesini yaptı. Dylan'da onu takip ederek bir hamle yaptı ve oyun başladı. Birkaç dakika sonra Dylan gülümseyerek geriye çekildi.

Dylan: Beş hamlede şah

Tyler: Daha bitmedi

Dylan: Bakın önce atımla piyonunuzu yerim ve sizin o atı yemekten başka bir şansınız yok. Siz onu yedikten sonra filimi kullanarak piyonunuzu yerim. Sizde filinizle benim piyonunu yiyeceksiniz sonra da fille mat

Tyler: En azından görebilirdik

Dylan: Kaybettiniz Bay Hoechlin.

Dylan uzanıp şahı tahtaya yatırdı ve Tyler'a baktı. "Tekrar?"
———

Dylan: Şah

Yine şah

Şah

Dört hamlede şah

Şah

Tyler kendini geriye bırakıp yüzünü ellerinin arasına aldı. Saat yeni yeni akşam sekiz oluyordu ve yurtta Dylan'la satranç maçı yapıyordu. Üstüne bir de onlarca kez kaybetmişti.

Dylan: Tekrar?

Tyler: Hayır

Dylan: Peki. tebrik ederim güzel maçtı

Tyler kafasını salladı ve Dylan tahtayı toplarken onu izledi. Neden her şeyde bu kadar iyiydi?  Tek bilmediği şey cinayet miydi?

Tyler: Dylan üç hafta önce gece bir şeyler gördüğünü duydum. Doğru mu?

Dylan: Evet

Tyler: Ne gördün bebeğim

Dylan: Ben dışarı bakıyordum ve birden camıma bir kuş çarptı. Onun kanları cama bulaştı. O gün kuş istemiştim. Çok dua ettim ama buraya evcil hayvan getirmek yasak

Tyler: Hadi ya

Dylan: Mhm-hm

Tyler: İstersen seni evime götürebilirim

Dylan: Götüremezsiniz eğer evlat edinmeyecekseniz eve götürmeniz imkansız

Tyler: Üzgünüm ufaklık ama bu izinler konusunda senden daha iyiyim. Hadi hazırlan

Tyler Dylan'dan daha iyi olduğu bir şeyi bulduğu için gururlu bir gülümsemeyle aşağı indi. Irene'nin odasını bulduğunda çalmaya bile tenezzül etmeden içeri girdi

Tyler: Dylan birkaç saatliğine bana geliyor

Irene: Hayır gelmiyor

Tyler: Tabii ki geliyor. Onun hâlâ güven problemleri var

Irene sonunda bunu kabul etti ve Tyler Dylan'ı almak için yukarı çıktı. Kapıda ki küçük çantayı gördüğünde gülümsedi ve çantayı alıp Dylan'ın elinden tuttu.

Dylan: Bay Hoechlin nasıl bir evde oturuyorsunuz?

Tyler: Dışı tamamen beyaz, önünde büyük bir havuzu olan-

Dylan: Havuz mu

Tyler gülümseyerek kafasını salladı ve cebinden arabasının anahtarını çıkardı.

Dylan: Pardon. Havuz mu?

Tyler tekrar kafasını salladı ve kapıyı açıp Dylan'ı arka koltuğa oturttu. Kemerini de taktıktan sonra kendisi de sürücü koltuğunda ki yerini aldı.

Dylan: Peki başka neler var

Tyler: Gidince görmeye ne dersin?

Dylan: Ne kadar var peki

Tyler: On dakika kadar

Dylan evle ilgili tüm sorularını on dakika içinde sormaya devam etti. Tyler ise artık vereceği cevapları bile bilmiyor, kendi eviyle ilgili soruları birkaç saniye düşünmeden cevaplayamıyordu.

Dylan: Peki-

Tyler: Geldik Dylan tüm sorularını içerde cevaplamaya ne dersin?

Dylan tek elini ağzına götürüp güldü ve kafasını salladı. "Affedersiniz ben uzun zamandır birine ait ev görmedim"

Tyler sürücü koltuğundan inip arkaya geçti ve Dylan'ın kemerini açıp dışarı çıkardı. Dylan'ın çantasını da aldığında beraber içeri girdiler.

Dylan kehribar irislerini yavaş yavaş evde dolandırdı. Girişte upuzun bir ayna vardı. Dylan ordan kendisine baktığında büyük bir kahkaha attı. Saçının birazı sağda birazı solda tamamen dağınık duruyordu. Tyler onun durmayan kahkahasına güldü ve Dylan'ı omzuna alıp salona geçirdi.

Salona girdiklerinde Dylan'ın ilk dikkatini çeken şey krem rengi koltuklardı. Güzel bir şekilde dizilmiş tek bir dağınıklık bile yoktu. Ortaya doğru ilerledikçe masayı da gördü. Üstünde yarım bırakılan bir kitap vardı. Üzerinde büyük harflerle 'Yabancı' yazıyordu.
Kitabı kaldırdığında kendi fotoğrafını gördü.

Dylan: Aa ben?

Tyler hızlıca Dylan'ın fotoğrafını aldı ve cebine koydu.

Tyler: Sana salıncak yapmamı ister misin?

Dylan: Uğraşmayın

Tyler gülümseyerek Dylan'ı çekeleyip dışarı çıkarttı. Bahçede ki tek büyük ağacın tek büyük dalına bir halat geçirdi ve ufak bir salıncak yaptı.

Tyler: Sen otur ben geliyorum hemen

Tyler hızlı adımlarla içeri girdi ve Dylan'ın ceketini alıp dışarı çıktı. Dylan yüzüstü bir şekilde salıncağa çıkmaya çalışıyordu.

Tyler adımlarını hızlandırarak Dylan'ı kaldırdı ve düzgünce oturttu. İçerden aldığı ceketini giydirdi ve arkasına geçti. Dylan'ı ittirdiğinde büyük bir kahkaha sesi kulaklarını doldurdu.

Dylan: Eğer hızlı sallarsanız bulutlara değebilir miyim acaba Bay Hoechlin?

Tyler: Bulutlardan çok uzaktayız Dylan ama eğer çok istersen dokunduğunu hayal edebilirsin

Dylan gülümseyerek kafasını salladı ve tek elini havaya kaldırdı. Tyler onu sallamayı bıraktığında Dylan elini yumruk hâline getirip indirdi.

"Sizin için bir bulut tuttum Bay Hoechlin"
***

Eğer okuyorsan oylar mısın?

Teşekkür ederim❤️❤️ Umarım beğeniyorsundur

İki Cinayet Bir Masum ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin