7 Sene Sonra
Dylan: Anne ben çıkıyorum. Eğer bir şey olursa arayın beni
Bayan Dawson: Tamam bebeğim iyi dersler
Dylan çantasını alıp dışarı çıktı ve okulunun yolunu tuttu. Bahçede bekleyen Daniel'a gülümsedi ve elini salladı.
Daniel: Erkencisin
Dylan: İş görüşmesini okul öncesine aldım
Daniel: Seni bırakayım mı?
Dylan: Çok iyi olur teşekkür ederim
Daniel Dylan'ı hızlıca iş görüşmesinin olduğu şirkete bıraktı ve kapının önünde beklemeye başladı. O sırada şirkete göz gezdirmeyi de unutmadı.
Binanın tam ortasına yukarıdan aşağı doğru 'golden' yazıyordu. Tamamıyla beyazlar hakimdi ve camlar ise mavi görünümüyle çok havalıydı.
Daniel kaşlarını kaldırıp indirdi ve arabasına yaslandı. Görüşmenin ne kadar süreceğini bilmiyordu ama Dylan geç kalırsa gitmesini söylemişti.
Dylan hızlı hareketlerle danışmadan öğrendiği odaya girdi ve hiçkimsenin olmadığı odada ki sandalyelerden birine oturdu. Az sonra bir kadın geldi ve Dylan'ın elini sıkıp karşısına oturdu.
"Sizi daha büyük birisi zannetmiştim açıkçası. İsminiz neydi?"
Dylan: Dylan. Dylan Dawson
"Pekala ben Bella buranın ortağıyım. Asistanı olacağınız kişi ise ben değilim onun için beklemelisiniz. Dosyanıza bakıyorum da başarılarınız tamamen sanat ve akıl oyunlarına dayalı. Dünya satranç birinciliği ve Amerika'da kazılan bir resim yarışması...Bu işi yapabilir misiniz"
Dylan: Tabii ki. Ben çok araştırma yaptım sizin hakkınızda. Asistanların ne yapması gerektiğini biliyorum ve bu tür şeylere dayanıklıyımdır
Bella: Pekala ben sizi biraz bekletmeliyim
Dylan kafasını salladı ve sandalyede biraz daha gerindi. İşe alınacağına emindi.
Yaklaşık yarım saat sonra kapı açıldı ve içeri birisi girdi. Dylan ona bakmadı. Yere bakıyordu ve adam karşısına geçene kadar yüzüne bakmadı. Yavaş çekimle ayakkabılarından yukarı doğru çıktıkça dudakları 'o' şeklini aldı. Yüzüne baktığında ise bir anda tüm hevesi kaçtı ve hızla ayağa kalktı.
Tyler: Dylan?
Dylan bir şey demeden kapıya doğru birkaç adım attı ama Tyler onu kolundan tutarak durdurdu.
Tyler: İş görüşmesi için geldiğini duydum
Dylan: Bende az önce asistanlık yapacağım kişinin siz olduğunu öğrendim.
Tyler: Ne var bunda?
Dylan: Siz beni bıraktınız Bay Hoechlin. Sizin işinizi istemiyorum
Tyler: Paraya ihtiyacın varsa burdan daha iyi bir seçenek bulamazsın miniğim
Dylan: Bana miniğim demeyin lütfen. Teşekkür ederim ama size karşı hâlâ büyük bir hayal kırıklığı besliyorum
Tyler: Aramızda yaşanalar iş içinde ikimizi de etkilemeyecek
Dylan: İyi. Alındım mı?
Tyler: Biz seni ararız geldiğin için teşekkür ederiz bay Dawson
Dylan başka bir şey demeden odadan çıktı ve koşarak aşağı indi. Daniel hâlâ arabasına yaslanmış onu bekliyordu.
Dylan: Özür dilerim. Özür dilerim. Hadi gidelim
Daniel dolanıp sürücü koltuğuna bindi ve hızlıca arabayı çalıştırdı.
Daniel: Aldın mı işi?
Dylan: Beni arayacaklarmış
***Bir gün sonra Dylan telefonunun çalma sesiyle uyandı.
"Günaydın. Dylan Dawson'la mı görüşüyorum?"
Dylan: Evet benim?
"Ben golden şirketine alındığınızı söylemek için aradım. Yarın gelip başlayabilirsiniz"
Dylan: Tamam. Tamam teşekkür ederim.
Dylan: Anne işe alındım
Koşarak aşağı indi ve annesine sarıldı. Sonra gazete okuyan babasının yanağına bir öpücük bıraktı ve koşarak yukarı çıktı. Hızla üstünü giyindi ve okula gitti. Daniel bu sefer gelmemiş olmalıydı. Hızla bir banka oturdu ve onu bekledi. Daniel'i gördüğünde gülümseyerek ona doğru koşup işe alındığını söyledi.
Daniel: Tebrik ederim dostum. Yarın başlayacağını biliyorum ama yine de bugün gidelim ve Tyler sana takvimini versin
Dylan: Haklısın. Eğer işin yoksa beni bırakır mısın?
Daniel: Bırakırım
Okul günü bittiğinde Daniel Dylan'ı şirkete bıraktı ve evine döndü. Dylan'da hızla içeri girip Tyler'ı sordu. Ona karşı hâlâ büyüyen bir kırgınlığı vardı ama iş işti ve onun da dediği gibi bundan daha iyi bir seçenek bulamazdı
Tyler'ın odasını öğrendikten sonra hızlıca oraya gitti ve kapıyı çalıp komutu bekledi. O tok 'gel' sesini duyduğunda içeri girdi ve bir baş selamı verdi.
Dylan: Merhaba efendim. Ben yarın çalışmaya başlayacağım ve sizin takviminizi almaya geldim.
Tyler: Takvimi asistanlar oluşturur bay Dawson
Dylan: Ah şey biliyorum ama sizin yarın ne yapacağınızı bilmiyorum eğer bana toplantınızın kaçta olduğunu söylerseniz bende yazabilirim.
Tyler: Onu Carl'dan öğreneceksin
Dylan: Ah peki affedersiniz
Dylan kapıya kadar gitti ama tam kapıyı kapatacakken kafasını içeri uzattı.
Dylan: İzninizle bir şey sorabilir miyim?
Tyler: Elbette
Dylan: Neden dedektif olmaktan vazgeçtiniz?
Tyler: Çünkü öyle bir becerim yok
Dylan: Peki. İyi günler
Tekrar hızlı ve öfke dolu adımlarla Carl denen çocuğun yanına gitti.
Dylan: Bana Bay Hoechlin'in takvimini verir misin acaba?
Carl: tabii ki sen Dylan olmalısın
Dylan: Ta kendisi alayım takvimi?
Carl takvimin olduğu USB belleği Dylan'a uzattı. Dylan'da teşekkür edip hızlı adımlarla şirketten çıktı ve evine yürümeye başladı. Yarın ilk iş günüydü.
***Okuyan ve beğenen çok kişi yok ama yine de ellerimi bu kitabın üzerinden çekemiyorum

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Cinayet Bir Masum Çocuk
FanfictionBeacon Hills: Acıların şehri, cinayetlerin merkezi... Acıların şehrinde cinayetleri engellemeye çalışan ve dedektif ünvanını tam olarak almak isteyen dedektif Hoechlin Beacon Hills yetiştirme yurdunda iki cinayet işlenir. Tyler yeni bir görevin dah...