Yorum yapıp oylamayı unutmayın lütfen😊
Sonraki gün Dylan uyandığında dün olanları düşünerek gülümsedi ve yavaşça yatağından kalkarak yüzünü yıkadı. Kendine güzel bir kahvaltı hazırladı ve sandalyesine oturdu fakat aniden durgunlaştı. Tyler'a şimdi bir anda sevgilim diyemezdi ki.
Ağızında ki lokma o an sanki o kadar büyüdü ki Dylan ağzını yavaşlattı ve kahvesinden büyük bir yudum aldı. Tam o sırada telefonuna gelen aramayla kupayı masaya bıraktı ve aramayı cevapladı. Harry'di.
"Günaydın bay Carney"
"Günaydın Dylan. Bugün şirkete gidiyor musun acaba diye merak ettim."
"Evet gidiyorum. Bir sorun mu var?"
"Bak bu garip gelecek ama benim acilen şehir dışına çıkmam gerekti ve yerimi bırakacak kadar güvendiğim tek kişi sensin. Acaba bir günlüğüne beni idare edebilir misin?"
"Ya Bay Hoechlin?"
"Onun haberi olacaktır. Ne dersin?"
Dylan ayağa kalkıp bilgisayarını alırken gülümsedi ve kafasını salladı. "Tabii bay Carney gözünüz arkada kalmasın"
———Dylan şirkete girdiğinde önce Tyler'ın kahvesini verdi ve haberinin olduğunu doğrulayıp Harry'nin odasına ilerledi. Tanrı aşkına adam Tyler'dan bile çok söz sahibiydi ve şimdi o kişi kendisi miydi!?
"Aman Tanrım rüyadaysam beni kimse uyandırmasın"
Odaya girdiğinde yavaşça etrafa göz gezdirdi ve sandalyeye oturup elini masada gezdirdi. Harry fazla titizdi ve bu yüzden her yer pırıl pırıldı. Mesai saati başladığında önce içeriye Harry'nin asistanı girdi ve bir baş selamı vererek dosyaları uzattı. "Günaydın Dylan, akşam saat beşte bay Hoechlin'le bir yemek var. Şirkette ki parfüm satış oranları günden güne azalıyor ve müşteri şikayeti de aynı oranda kabarıyor. Bununla alakalı bir yemek..."
"Teşekkür ederim. Ben hallederim sanırım"
Dylan akşama kadar satış oranlarını hesaplayıp gelir gider durumlarıyla karşılaştırdı ve internet üzerinden de yapılan bir çok alışverişi kontrol etti.
———Akşam olduğunda Dylan belirlenen kafeye girdi ve gözleri etrafı çabucak taramaya başladı.Hızlıca ayağa kalkıp kendisine el sallayan Tyler'ı gördüğünde gülümseyerek o tarafa yöneldi. Sandalyeye otururken hırkasını çıkarıyordu. Tyler gülümseyerek ona elini uzattı fakat Dylan utangaçça arkasına yaslandı.
"Burada olduğuma inanmıyorum" Dediğinde Tyler güven verici bir şekilde gülümsedi. "Merak etme seninle çok ağır konuşmayacağız. Sadece Harry'nin yokluğunu hissetmemek için"
Dylan kafasını salladı ve Bella ile diğer tanımadığı ortağı beklemeye başladılar.
Tyler Dylan'ı süzerken, Dylan karşısında ki adama bakmamak İçin her şeyi yapıyordu ama karşısında olduğunu bilmesi bile kendisine ateş bastırıyordu.
Az sonra Bella göründüğünde ikisi de ayağa kalktı ve selamlaştıktan sonra Bella'da sandalyeye oturdu.
"Evans nerde?" Diye sordu Tyler. Bella ise soluk soluğa kalmış bir şekilde dışarıyı gösterdi. "Arabayı bırakıyordu. Gelir şimdi. Bu senin asistanın değil mi? Harry nerde?"
"Harry bugün gelemedi. Dylan'da onun yerine geldi"
Bella buna gülümseyip kafasını salladım. "O kadar iyi mi diyorsun"
Tyler'da gülümsediğinde Dylan kaşlarını çattı. "Onu bıraktığına göre..."
———Toplantı bittiğinde herkes ayağa kalktı ve Bella Evans'la beraber gözden kayboldu. Dylan ise aniden Tyler'a dönüp gülümsedi. "Aralarında bir şey mi var ikisinin" diye sordu. Tyler ise kafasını iki yana salladı.
"Yakın arkadaş olduklarını söylüyorlar"
"Neyse beni ilgilendirmez ama yakışırlardı"
Tyler buna gülümseyerek kafasını salladı ve nazikçe karşısında ki çocuğun elini tuttu. "Belki de bizde bu kadar yakışırdık"
Dylan çabucak elini çekip kafasını kaşıdı ve arkasını kontrol etti. "Ee ben gideyim o zaman. Saatte geç oldu zaten"
"Bize gelmek ister misin Dylan? Bu geceyi beraber geçirmeyi çok isterim"
"Ş-şey siz bana gelin eğer çok istiyorsanız"
"Emin misin?"
"Tabii. Nasıl olsa her gün bendesiniz" Dylan durumu yumuşatmak İçin gülümsediğinde Tyler elini cebine koydu. "O zaman eve gideyim ben" diye mırıldandığında Dylan gülümseyerek karşısındaki adamın koluna girdim.
"Şaka yaptım tabii ki bay Hoechlin. Hadi gidelim. Çok güzel bir film buldum. Bir çocuk var çikolatalı pudingi çok seviyor ve hep nefret ettiği çocukla bir şekilde iyi geçinmeye başlıyor" (Çikolatalı Puding Aşkına'yı okumuş muydunuz şemdşdmdlm)
Tyler ve Dylan eve girdiklerinde Dylan yeşil gözlü adamı çabucak oturttu ve filmi açtı.
Birkaç saat sonra Tyler baş karakterin ölmesiyle çekilen burnun sahibine baktı ve neredeyse hüngür hüngür ağlayan çocuğu göğsüne aldı.
"Şşh sadece bir film"
"Nasıl öldü adam baksana Tyler of"
Tyler gülümseyerek yumuşak saçlara bir öpücük bırakarak televizyonu kapattı ve ayağa kalktı. "Bana bak Dylan. Bu sadece bir filmdi ve o adam asla ölmedi"
"Sevgilisi ne düşünmüştür kim bilir?"
Tyler onu sakinleştiremeyeceğini anladığında yavaşça dudaklarına bir öpücük kondurdu ve çabucak ayrılıp ayağa kalktı. İlk şoku çabuk atlatan Dylan ise Tyler'ın yanaklarını kendine çekerek bir kez daha öptü.
"Sevgili miyiz gerçekten"
Tyler kafasını salladı ve Dylan'ın dudaklarına son bir öpücük bırakarak onun evinden ayrıldı. Neler oluyordu kendisine böyle? Gerçekten bir erkeğe mi aşık olmuştu. Ya da aşık mı olmuştu. "Belki de sadece küçük bir hoşlantıdır" diye düşündü kendi kendine. Eliyle saçını dağıtıp cebinden sigara paketini çıkardı. Bir dal sigarayı dudaklarının arasına koydu ve rüzgar ateşini söndürmesin diye elini siper ederek sigarasını yaktı.
"Eğleniyor muyuz" diye düşündü tekrar. Dylan kendisini nasıl affetmişti. Tamamen mi affetmişti. "Bir çocuk aklımı bu kadar karıştırmamalı" diye mırıldandı ve Dylan'ın evinin bahçesinden çıktığında arkasını dönüp camdan kendisine bakan çocuğa el salladı.
———
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Cinayet Bir Masum Çocuk
FanfictionBeacon Hills: Acıların şehri, cinayetlerin merkezi... Acıların şehrinde cinayetleri engellemeye çalışan ve dedektif ünvanını tam olarak almak isteyen dedektif Hoechlin Beacon Hills yetiştirme yurdunda iki cinayet işlenir. Tyler yeni bir görevin dah...