Asıl oyunun ne zaman, nerede ve ne şekilde? Başlayacağını bilmeden hazırlıksız yakalanıyoruz etrafımızdaki oyunlara. O saatten sonra elimizden gelen tek şey oyunu kuralına göre oynamak. Ve asla kaybetmek düşüncesini bile aklımızdan geçirmemek.
FUNDA'NIN ANLATIMIYLA:
Bu halim gerçekten içler acısıydı, bu halimi görenler gerçekten benim yerime acı çekerdi çünkü sabahın dokuzunda manava ayva almaya gidiyordum. Neden? Çünkü sabah sabah rahat durmayıp evde savaş çıkarmıştım, yok yok o savaş sayılmazdı. Asıl savaş kızlar benim bu yaptıklarımı unutmazlarsa çıkacaktı. O yüzden kendimi acındırmak uğruna ayva almaya gidiyordum. Umarım planım işe yaramıştır ve kızlar yaptığım şeyleri unutmuştur. Bu ayva alma işi bir yandan da iyi olmuştu, sağlık için ayva önemliydi sonuçta, hem ne zamandır KALDIRIM MANAV' A uğramıyordum.
Neyse ki manav evimize sadece ayaklarım su toplayacak kadar yürüyeceğim mesafedeydi. Yürüye yürüye mahvolup da manavın önüne geldiğimde her zaman ki gibi taptaze sebze ve meyve kokuları burnuma dolmuştu. Manav dükkanı, sebze ve meyveler daha dikkat çeksin diye kahverengi duvarlar ve dışarıda kaldırımın üzerinde kahverengi brandaların üstüne koyulmuş, taze sebze ve meyvelerle doluydu.
Hüseyin Amca, o kadar güzel bir dekor yapmıştı ki bazen gelin ve damatlar düğün için dış çekimlerinde buraya gelip manavın önünde fotoğraf çektiriyorlardı. Hüseyin Amca hala içerideyken bende taze meyvelere göz gezdiriyordum. Meyvelere ne kadar daldığımın farkında bile değilken Hüseyin Amca'nın sesiyle birden yerimde sıçradım."Günaydın kızım hoş geldin. Nerelerdesiniz, Ne zamandır uğramıyorsunuz?"
"Günaydın, Hüseyin Amca. Haklısın uğramayalı uzun zaman oldu. Nasılsın , her şey yolunda mı?"
"Çok şükür kızım, iş güç bizim küçük torun hasta biraz onunla uğraşıyoruz bu aralar. Siz nasılsınız ?" Dedi. Giydiği kırmızı gömleğinin önüne bağladığı mavi önlüğünü çekiştirerek.
"Geçmiş olsun hayırdır?"
"Anlamadık ki bizde doktorlar bu yaşlarda normal diyorlar, bekliyoruz bizde ilaçların etki göstermesini."
"Çok çok geçmiş olsun Hüseyin Amca. Bizim yapabileceğimiz bir şey var mı? Bak var da söylemiyorsan valla çok bozuluruz."
"Sağ olun kızım, bekliyoruz şu anlık. Sizde durumlar ne, kızlar da iyi mi?"
"İyi iyi herkes çok iyi."
Hüseyin Amca ile biraz mahalle dedikodusu yapmaya başladık. Tabii bu dedikodu sayılmazdı çünkü sadece olan şeyleri konuşuyorduk. Bu arada Hüseyin Amca Kaldırım Manav'ın sahibi çok tatlı bir amcadır. Onu anladık diyor iç sesim ama çok takılacak bir durumu yoktu. Manavın adı ilk başta biraz garip gelebilirdi ama kaldırımın üzerine kurulduğu için adı öyle kalmıştı.Hüseyin Amca ile konuşmamız dönüp dolaşıp neden bizim uzun süredir manava uğramadığımıza gelmişti. O sırada bilmem kaçıncı kirazı yiyen ben ağzımdaki kirazı da yuttuktan sonra:
"Haklısın Hüseyin Amca uzun zaman oldu uğramadık."
Biz acaba manava uğrayıp sebze meyve almıyorsak evde ne yiyorduk? Diye içimden sorduğum sorunun cevabını bulamamıştım. Bu konuyu kızlarla hemen konuşmamız lazımdı .Tamam, Funda kendi kendine konuşmayı bırak Hüseyin Amca sana bu kız mal mı der gibi bakıyor. Diyen iç sesime hak verip Hüseyin Amca’ya güzelce gülümsedim ve:
"Biraz daha burada durup kiraz yersem çatlayacağım, en iyisi ben konuya gireyim. Ben bir kilo ayva alacaktım Hüseyin Amca."
"Tabii kızım hemen vereyim de sabah sabah ne yapacaksınız bir kilo ayvayı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜFTEN BİR TIK FAZLASI
Adventure"Tanışmamız tesadüf eseri miydi?" "Hayır, bizim tanışmamız Tesadüfen Bir Tık Fazlasıydı." "Tesadüften Bir Tık Fazlası neymiş?" " Biraz kader çokça aşk." Yıllardır her şeyi kafasında halletmiş bir kız ile her şeyi yerle bir edip yeniden inşa etmek iç...