BU BİR KABUS OLSUN

602 597 70
                                    

Gün yüzüne çıktı artık her şey. Ne varsa döküldü ortaya, gizli kalan bir şey kalmadı artık. Hasret bitti. Geriye tek bir şey kaldı o da kavuşmak.

BURAK'IN ANLATIMIYLA:

Bu zamana kadar deli gibi görmek istediğim kız tam karşımdaydı ama görünce donup kalmıştım. Keşke dedim o an dünya dursa ve ikimiz kalsak sadece. Göz göze gelsek. Her şeye yeniden başlasak. Dayanamadım ve biraz daha yaklaştım ona, kulağına kulaklığını takmış bir yere odaklanmış bakıyordu sadece. Dünya umurunda değil gibiydi, sadece bir yere bakıyordu, tek bir yere. Bir bilseydi şu an ne kadar isterdim baktığı yerde olmayı ama buna mavimin hazır olduğunu bilmiyordum, beni karşında pat diye görmeye hazır mıydı? Demiştim ya onda beni çeken bir şeyler var. Bu yüzden farkında olmadan biraz daha yaklaştım ona. Bir adım daha attım.

Benim farkımda bile değildi o. Sanki hafif sola baksa beni görmeyecek gibi o derece odaklanmıştı o noktaya. Tam solunda durdum aramızda iki kişi vardı sadece. Kokusunu buradan bile alıyordum. Dünya'daki bütün parfümleri birleştirsen onun kokusunun yanında bir hiç kalacak o muhteşem kokusu yine aklımı başımdan alıyordu. Mavili beyazlı bir elbise giymişti, bu haliyle prenseslerden bile daha güzeldi. Gerçi her haliyle güzeldi. Saçları sanki benim gidip kokusunu içime çekmem için davetiye gösterir gibi parıldıyordu ve o her zaman ki muhteşemliğiyle tam karşımda duruyordu.


FUNDA'NIN ANLATIMIYLA:


Okula otobüsle gidecektim, fakir bir öğrenci olduğum için taksi çağıracak halim ve param yoktu. Otobüsün gelmesine daha on beş dakika vardı, ben evden neden bu kadar erken çıkmıştım ki ? Otobüs durağı bizim eve çok yakındı ve ben bunu bilmeme rağmen güzel evimi bırakıp erkenden gelmiştim. Durakta boş olan oturağa oturmak yerine köşede ayakta durmayı tercih ettim.


Çantamdan düğüm düğüm olmuş kulaklığımın düğümünü çözmeye çalıştım. Neden bu kulaklıklar düğümleniyordu ki neden? Sende parana kıy ve kablosuz kulaklık al dedi iç sesim ama param yoktu. Nihayet kulaklığımı çözdüm ve hemen kulaklarıma takıp rastgele bir şarkı açtım. Zaten şarkılarımın hepsi çok güzeldi. Her konuda olduğu gibi bu konuda da çok iyiydim. Birkaç dakika öylece durdum ve hayal kurmam gerekirken bugün gördüğüm rüyamı düşündüm, kızlara sabah anlatmaya fırsatım olmamıştı ama buluştuğumuzda anlatırım diye aklıma not ettim.


İçimde tutmak bana iyi gelmiyordu çünkü. Sonunda mor renkli kocaman otobüs geldi ve bindim. Otobüs durağını gören tarafta beşinci koltuğun cam kenarına oturdum ve duraktaki herkes binerken bir adam otobüse binmiyordu neden acaba diye düşündüm? Çünkü durak da bekleyen biri otobüse binmeliydi, binmiyorsa neden durakta bekliyordu. Gitsin başka yerde beklesin, ben kafamı kaldırıp adama bakacakken adam bir anda arkasını döndü. Ne garip hareketlerdi bunlar böyle. Koskoca adamsın hadi otobüse binmiyordun, neden bize arkanı dönüyordun?


Adama kızmayı bırakıp dikkatli bir şekilde inceledim. Bu beden neden bana çok tanıdık geliyordu? Hayır, aklımdan geçen kişi olamazdı değil mi? Olmazdı öyle bir şey, olmaması lazımdı. Gözlerimi iki saniyeliğine kırpıp açtım ama hala karşımda duruyordu. Arkası bana doğru dönük öylece duruyordu. Hızlı hızlı nefes alıp veriyordu sadece. Ona bakmayı bırakıp önüme döndüm. Tamam, Funda sakin ol, derin derin nefes al, insanlar birbirine benzer. Bu bir tesadüftü. Bu adam o değildi. Hayır değildi.

Sen rüya gördün ve onun etkisindesin. O değil bu, o değil. O olmasın lütfen. Otobüs şoförü sanki benim burada kalp krizi geçirmemi bekliyormuş gibi hareket etmiyordu. Daha ne kadar, neyi beklediğini anlayamamıştım? Anladığım tek bir şey vardı o da artık gitmeliydik yoksa ben kendimi tutamayacaktım. Bunu der demez otobüs hareket etmeye başladı. Sanki şoför beni duymuştu.Dayanamadım ve tekrar dönüp baktım. Vücudu kendinden emin bir şekilde duruyordu. Kasları ben buradayım dercesine gözüme çarpıyordu. Mavi tişörtü, kot pantolonu ve biraz dağınık saçları ile tam karşımda duruyordu.

Hayır, Funda bakma o tarafa, bakma. Onun olmadığı kararına varmıştım. Aslında bir yere varamamıştım sadece aklımdan geçirmiştim. Belki de oydu belki de benim için gelmişti buraya? Saçmalama Funda,kendi kendine kurma kafanda. O olsa neden sana arkasını dönsün? Dedi iç sesim. Ama belki de beni görmemiştir iç ses. Ben seni anlamadım, Burak'ın gelmesini mi istiyorsun gelmemesini mi? İnan bilmiyorum iç ses hem de hiç bilmiyorum. Tamam, daha fazla düşünmek yok onu, rüyanın etkisiydi o bitti gitti diyen iç sesime cevap vermek yerine gözlerimi kapattım.

Kafamı kaldırıp etrafa bakınca bu kadar şeyi ne ara düşünmüştüm ben dedim, okula çok az kalmıştı, durakta inmek için kapının olduğu tarafa doğru ilerledim ve okula gelip dersimin olduğu sınıfa ilerledim, tam derse girecekken telefonum titredi, çıkarıp baktım ve Ayça'dan gelen mesajı görmemle kendime kızmak için elimi kaldırıp başıma vurdum.Onlarla mesajlaşacaktım, ama tamamen unutmuştum, annemi de arayacaktım ama onu da unutmuştum. Mesajı açıp baktım ve:

"Neredesin Funda, iyi misin?"

"Okuldayım ama çok iyi olduğum söylenemez."

"Ne oldu, birini falan mı gördün?"

"Telaşlanmayın bir şey yok, buluşunca anlatırım."

"Ne demek telaşlanmayın? Funda korkutma bizi."

"Ayça derse girmem lazım. Bak merak etme tamam mı? Gece rüyamda Burak'ı gördüm. Sabah otobüs durağında da ona benzeyen birini görünce tuhaf oldum bu kadar. Detayları konuşuruz sonra."

"Tamam, hadi iyi dersler. Çıkar çıkmaz bize haber ver."

Mesajına görüldü atıp istemeye istemeye derse girdim, en arka sıraya oturdum, bir saatin bitmesi için içimden bildiğim bütün duaları ettim. Normalde çalışkan bir öğrenciydim ama bugün hiç ders çekecek halim yoktu. Arkadaşlarım benim hep ön sıralarda oturduğuma alışık olduğundan bu halime şaşkınlıkla bakıyorlardı, onlarla biraz havadan sudan sohbet ettik ve ders başladı. Bir saat sonra nihayet ders bitti ve ben bütün gün boyunca pahalı diye bir şey almayıp akşam saatlerinde malları ucuza almak isteyen teyzeler gibi okuldan resmen uçarak çıktım.

TESADÜFTEN BİR TIK FAZLASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin