SEN DE BENSİZ OLMA

641 640 229
                                    

Hayatımıza giren herkes tesadüf eseri mi girer? Yoksa bizim haberimiz yokken onlar zaten hayatımıza bir şekilde girmek için planlar yapmışlar mıdır? Hayatımıza giren her insandan biraz mutluluk, biraz umut, biraz endişe ama en çok da korku duymamız normal midir?
 
 
 
BURAK’IN ANLATIMIYLA:
 
 
 
Kahvaltı yapıp evden çıktım, bugün belki ona dair bir iz bulurum düşüncesiyle üniversitesine gidecektim. Yakınlarda bir yerlerde olduğunu hissediyordum. Onun kalbinin güzelliğini, ruhunun derinliklerinde biriktirdiği güzel cümleleri duyabiliyordum. Onda bana ait olan şeyler vardı. Ben sensiz olamam. Sende bensiz olma.
 
 
Yine kendi kendime konuşarak ve kendimi toplamam için beynime emirler vererek taksiden inip üniversitenin kapısının önüne gelmiştim, tam kapıdan içeri  girecektim ki güvenlik görevlisi beni durdurdu:
 
 
"Beyefendi, öğrenci kartınızı makineye okutup öyle geçer misiniz lütfen ?"
 
 
Sanki hayatımda ilk defa biri bana cümle kuruyordu, sanki ilk defa bir insan sesini duyuyormuş gibiydim. Başımı kaldırdım ve "Hay ben böyle işin içine tükeriyim". Dedim içimden. Öğrenci kartıda neydi? Acaba kendi üniversitemin kartını göstersem olur muydu? He Burak olur, hatta çıkart kimliğini göster o bile olur. Diyen iç sesime cevap vermeden güvenliğe döndüm.
 
 
"Kart gerekli mi abi ya birine bakıp çıkacaktım."
 
 
Bu ne biçim cümle, sanki eğlence kulübüne gelmiş gibi birine bakıp çıkmak ne salak mısın sen Burak? Dedi iç sesim ve gerçekten çok haklıydı.Fark ettim de beni kimsenin rezil etmesine gerek yoktu, ben rezil etme işlemini kendim gayet güzel bir şekilde yerine getirebiliyordum.
 
 
"Olmaz beyefendi,kartınız olmadan içeriye girmeniz mümkün değil." Diyen görevliye beni içeri alması için minik kediler gibi baktım ama işe yaramamıştı, ama  televizyonda yapınca işe yarıyordu Güvenliğin bu kararlı tavrına karşı zor kullansam mı? Diye düşündüm ama karşımdaki dalyan gibi duran adam da işini yapıyordu sonuçta. Tabii yoksa sen döverdin değil mi Burak adamı? Sırf işini yapıyor diye dövmedin. Diye atladı iç sesim. Tabii ki iç ses, sen benim ne zaman kavgadan kaçtığımı gördün? Bende onu diyorum abi, arada bir kavgadan kaçsan da zarar görmeden bir günü de bitirsek. Sus iç ses konuşma. Adama döndüm ve mecburen:
 
"Peki, kolay gelsin." Dedim. İçeri alınmamış olabilirdim ama ben  vazgeçmek için o kadar yıl beklememiş, o kadar hayali boşuna kurmamıştım. Vazgeçmek denen üç heceli kelimeyi onu ararken kullanmayacağıma söz vermiştim. Tıpkı onu bulacağıma dair söz verdiğim gibi.

Etrafta bir sürü  kamera vardı gerçi ama içeri girmenin bir yolunu bulmam lazımdı. Şu boyumun iki katı olan yükseklikteki gri renkli duvardan atlayıp kamera odasından kameraları beş dakikalığına kapatsam işimi hallettikten sonra geri açsam diye düşündüm, sonra bunların hepsi anca filmlerde olur diye başka bir giriş bulurum umuduyla okulun etrafında bir tur attım ama her taraf boyumun iki katı yükseklikteki gri renkli duvarlarla kaplıydı. Belki içeri girmek için birini bulurum umuduyla tekrar giriş kapısının önüne geldim.
 
 
Allah’ın sevgili kuluymuşum ki tam o anda kapıdan çıkan dört öğrenci görmüştüm. İçimden bunlar kesinlikle benim kurtarıcılarım diye geçirdim, onlar önümden geçip giderken durup onlara aval aval bakmaktan az kalsın kaçırıyordum, hemen önlerini kestim ve:

"Gençler selam."
 
 
"Selam abi."

 
"Bu üniversite de okuyorsunuz değil mi?"
 
"Evet." Dediler ve hayırdır bir durum mu var? Gibi baktıkları için açıklama yapma gereği duydum.
 
 
"Gençler benim bir arkadaşım burada okuyor, onun kitaplarını almam lazım ama bu üniversiteden olmadığım için içeri giremiyorum. Bana yardımcı olabilecek biri var mı aranızda?"
 
 
"Arkadaşının giriş kartını alsaydın ya abi." Diye beni kurtaramayacak kadar zor bir cümle kuran gence: "Yap bir güzellik be kardeşim." Der gibi baktım ve kendimi kurtarmak için konuşmaya devam ettim.
 
"Arkadaşım, apar topar şehir dışına gitmek zorunda kaldı. Benimde onun kitaplarını yollamam lazım. Ondan alamadım." Dedim ve inanmalarını beklemek için hepsinin gözlerine tek tek baktım.
 
Bu gençler de bir sürü soru sormuştu. Alt tarafı beni içeri alacaklardı.Gerçi bende yalan söyledikçe söylemiştim ama onu bulmak için bunu yapmak zorundaydım.
 
 
"Tamam abi gel biz seni alalım içeri." Dedi içlerinden en zayıf olanı.
 
Bu cümlenin üzerine hayatımda hiç bu kadar derin bir nefes bıraktığımı hatırlamıyordum.Bu genci kafama iyice kazımam lazımdı, içeri girip de  istediğimi alırsam bu genci ileride nikah şahidimiz yapacaktım. Tutamayacağın sözler verme Burak diyen iç sesim cidden bu konuda haklıydı.

TESADÜFTEN BİR TIK FAZLASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin