BİR TEK ONA SESİM KISILDI

512 523 47
                                    

Sahi tahmini ne zaman biter içimizde bizi ele geçirmiş, adına uzun tecrübeler sonucu hüzün dediğimiz şey? Bizi bir anda bırakıp giderse boşluğunu hisseder miyiz yoksa gitmesi için günleri sayarken kendimizi toparlayıp yola devam edecek gücü bulabilir miyiz?

BURAK'IN ANLATIMIYLA:

Kapının bir tarafında ağzım şaşkınlıktan bir karış açık kalan ben öbür tarafında da elinde paketlerle duran pizzacı vardı. Umarım Mete'nin bahsettiği gelecek olan kişi pizzacı değildir. Diye içimden dua ediyordum. Eğer öyleyse Mete'yi elimden kimse alamazdı. Pizzacı bize biz ona daha ne kadar bakacağız diye düşünürken Akif duruma el attı.

"Sağ ol abi. Ben alayım, borcumuz ne kadar?" Dedi ve benim önüme geçip pizzacıdan kutuları aldı.

Onları orada öylece bırakıp hayal kırıklığı içinde yavaş adımlarla içeri geçtim, koltuğa oturmadan önce Mete'ye öfke içeren bir bakış attım. Akif parayı ödeyip elinde pizzalarla gelince soğumadan yiyelim diye masaya bıraktığı pizza kutularını açmaya başladı. Mete kalkıp yanına gitti ve ben oturduğum koltukta biraz öne eğildim, ellerimi birbirine kenetledim ve olaylardan soyutlanmış bir şekilde yerdeki halıya odaklandım. Benim yanlarına gelmediğimi gördükten sonra ikisi birden dönüp bana baktılar.

"Hadi Burak gelsene."

"Size afiyet olsun,ben içeri geçeceğim." Dedim ve kalktım. Bir iki adım atmıştım ki başıma giren ağrı ayaklarımı yerden kesti ve gözümün kararmasıyla başım döndü. Ellerimi şakaklarıma koydum ve birkaç saniye bekledim.Bizimkiler bu halimi görünce oturdukları yerden kalkıp yanıma geldi, Mete kolumdan tuttu ve koltuğa geri oturttu. Otur oturmaz başımı kanepenin başlığına yasladım ve gözlerimi kapattım.

"Burak, iyi misin?"Diye soran Mete'ye korkmasınlar diye cevap vermek için kendimi zorladım. Dik olarak oturdum ve yanımda duran Mete'ye bakarak, "İyiyim iyiyim. Bir an başım döndü o kadar."

"Dur şu ayranı iç kendine gelirsin." Dedi Akif ve masanın üzerinde duran ayranı aldı, birkaç kez çalkaladı açtı ve bana doğru uzattı.

"İçmek istemiyorum Akif, al şunu."

"İç şunu Burak, inat etme."

Ayranı aldım ve birkaç yudum içtim, bana telaşlı gözlerle bakmalarını umursamadım ve ayranı masaya bıraktım. Yerimden kalkmak için ayaklarımı zorladım.

"Dur nereye gidiyorsun?" Diye koro şeklinde sordukları soruya sakince cevap verdim.

"İçeri."

"Gel otur şuraya abi, sinirlendirme bizi."

Mete'nin bu sözüne normalde olsa küplere binerdim ama şu an tek istediğim odama gitmekti. Onu umursamadım ve kapıya doğru yürüdüm. Mete hemen yerinden kalktı ve gelip kolumu tuttu.

"Abi gel Allah aşkına, otur şuraya. Biraz kendine gel tekrar gidersin odana. Rengin bembeyaz oldu, doktora gidelim mi?"

Daha fazla beni çekiştirmesin diye geçip oturdum. Bana neden öyle endişeli baktıklarını bir türlü anlayamıyordum. Durumum o kadar kötü değildi, doktora gidecek kadar hiç kötü değildi.

"Burak, bak abi tamam anladık seviyorsun ama kendini de yıpratma be oğlum?"

"Akif haklı Burak, şu haline bak. Sen bu değilsin. Yüzün gözün şekil değiştirmiş. Kendine niye bunu yapıyorsun?"

"Ben iyiyim, bir şeyim yok. Abartmayın."

"Burak, hiç mi düşünmüyorsun belki kız sensiz mutlu, bak sana haber bile vermedi giderken. Yeni bir hayatı var burada. Belki de unutmuştur seni çoktan. Niye sende hayatına bakmıyorsun?"

TESADÜFTEN BİR TIK FAZLASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin