✴️ GİRİŞ✴️

475 25 4
                                    

Tüm bölümler hazır. Hepsini yolluyorum.

***

Dört yaşındayken tek istediğim, küçük bir ağlayan bebeğe sahip olmaktı. Aslında bebekler hiçbir zaman ilgimi çekmemişti ama en sevdiğim arkadaşıma doğum günü hediyesi olarak ağlayan bebek aldıklarında, hayatımdaki tek eksiğin zırıl zırıl ağlayan bir bebek olduğuna kanaat getirdim. Birkaç hafta annemle babamın başının etini yiyerek en sonunda onları pes ettirmeyi başardım. Doğrusunu söylemek gerekirse, bir hafta kadar ilgi odağım olduktan sonra garibim kendini bir köşeye atılmış buluverdi. Off yani! Daha sonra başına ne geldi bilmiyorum ama galiba annem onu bir kermeste falan sattı.

Sekiz yaşımdayken tek istediğim, Canlı Performans programına katılıp Bay Tedy  ile dans etmekti. Saatlerce beni benden alan o sarı benekli koca pembe yaratıkta garip bir şeyler vardı. Maalesef bu arzum hiç gerçekleşmedi. Ama pofuduk Bay Tedy oyuncağım hâlâ sahip olduğum en değerli şeylerden biridir ve tek gözü kopuk olsa da her gece mutlu mesut yanımda yatar.

On yaşındayken tek istediğim, bir Baharat Kızı olmaktı. Evin içinde kendi uydurduğum dans eşliğinde döne döne Wannabe şarkısının sözlerini haykırarak annemle babamı
deli ettiğim çok olmuştur. Elimi kalçama koyup kıvırtıyor, bir yandan da diğer elimle barış işareti yapıp avazım çıktığı kadar “Kızların Gücüüü!”diye bağırıyordum. Onlara o kadar hayrandım ki favori Baharat Kız’ım Geri’den esinlenip balığıma Gerizekalı adını vermiştim. Geri gruptan ayrılmaya karar verdiğinde dünya başıma yıkılmıştı. Onsuz bir Spice Girls asla aynı olamazdı. Böylece Baharat Kız olma hayalim saatlerce salya sümük ağlayarak sona ermişti.

O uluorta şarkılar söyleyen, kıpır kıpır dans eden dışa-dönük kız birdenbire çekingen, içine kapanık biri haline geliverdi. Okul ortamında ve diğer insanların yanında kendine güvenini yitirmiş, iyi bir kitabı insanlara tercih eden bir kıza dönüştüm. Her şeyin böylesine değişivermesi çok tuhaftı. İlkokulda herkesin arkadaşlık etmek istediği bir kızdım. Ama ortaokulda yabanileştim ve herkesten kaçmaya başladım. Dikkatlerin üzerimde olmasından, insanların sorular sorup beni mercek altına almasından nefret ediyordum. Arka planda kalıp fark edilmemeyi tercih ediyordum. Böyle daha güvende hissediyordum. Kazara birisi benimle göz teması kurmaya kalkarsa, yaprak gibi titremeye başlıyor ya da kıpkırmızı oluyordum. Günün geri kalanını başımı yere eğerek geçiriyordum. Aslında bir arkadaşım vardı, Mary . O da en az benim kadar asosyaldi. Arkadaşım diyorum ama birbirimizle pek de konuşmuyorduk. Daha çok suskunluğu paylaşıyorduk galiba. Yemek saatinde veya sınıfta yanımda özellikle hayatıma burnunu sokmayan birisinin olması iyiydi. Sanırım yalnız olmamanın huzurunu yaşıyorduk.

Lise bittiğinde iki seçenek vardı: ya üniversiteyi garantileyecek (Mary, Sheffield’a dişçilik okumaya gitti) ya da bir yıl ara verip dünyayı gezecektim. Oysa ben hâlâ hayattan ne beklediğimi bilmiyordum. Seyahat etme amacıyla olmasa da ara verenler grubunda olmaya karar verdim. Amaçsızca dünyayı gezip hayatın ne sunacağına bakmak bir hayli cazipti aslında ama o günlerde evimi, annemi bırakmaya hazır değildim. Kent kırsalında,  köydeki evimde kalacak ve tam olarak kararımı verene kadar beni idare edecek ufak bir iş bulacaktım.

İş aramaya köydeki dükkânlara özgeçmişimi bırakarak başladım. Aslında çok da fazla seçenek yoktu. Köyde olanlar; banka, kütüphane, postahane, çiçekçi ve birkaç tane giyim mağazası, nalbur, bir kafe ve bir de çay evi. îşte müthiş ana caddemiz! Son girdiğim yer, Tepe Kafe adlı, zirveye konuşlanmış, nefis köy manzarası olan bir dükkândı.

Dükkâna girerken, farklı farklı şekillerde iki ya da üç sandalyenin eşlik ettiği yine birbiriyle alakasız çiçek desenli masa örtüleriyle kaplanmış yedi tane masa dikkatimi çekti. Müşterilerin kullandığı fincanlar, tabaklar ve demlikler de bu uyumsuzluktan nasibini almıştı. Hiçbir şey diğeri ile uyumlu değildi ama aralarında tuhaf bir ahenk vardı. Fırından yeni çıkmış çöreklerin kokusu doldu burnuma. Fonda da 1950’lerin caz müziği çalıyordu. Biraz geri plandaki kadınlara ayrılmış bölüme bakarken buraya niye daha önce hiç gelmediğimi düşünüyordum.

✴️YILDIZ✴️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin