18. "Emanet"

953 56 15
                                    

18. "EMANET"

<>

28 Haziran 2003 / Londra


Sabahın ilk ışıkları, henüz aralamadığım göz kapaklarıma vururken yüzümü buruşturup sessiz bir homurtuyla gözlerimi araladım.

Kolumu gerinmek için kaldıracaktım ki, üzerinde hissettiğim ağırlık buna engel oldu. Birkaç saniye gözlerimi kırpıştırdım kendime gelmek için, hemen ardından kolumun üzerine yatmış olan Kumsal'a kaydı bakışlarım.

Yüzümde belli belirsiz bir gülümseme yayılırken açılan üstünü örtüyle örttüm ve alnına bastırdım dudaklarımı. Ağzının içinde bir şeyler geveledi fakat duyamadım. Birkaç saniye yüzünü izlediğimde dün gece aklıma düşerken gülüşüm büyüdü. Kumsal evcil bir kedi yavrusuyken kaplana dönüşmüştü âdeta. Eğer gün içinde bu konuyu açarsam, utançtan yerin dibine gireceğinden emindim.


"Kumsal." dedim fısıltıyla.

"Hı?" diye mırıldandı, başını iyice göğsüme doğru gömerek.

"Uyan hadi, yola çıkalım."

"Çıkmayalım," dedi homurdanarak. "Burada kalalım."

Seslice güldüğümde, gülüşümü bölen kişi Levent Abi'nin sesiydi. "Karan!" diye gürlediğini işittim. Sesi kulaklarımda mı kalmıştı? Onun burada olma ihtimali milyonda birdi, imkansızdı.


"Karan, neredesin oğlum?" diye devam etti ortalığı inletircesine.

Kaşlarımı çatıp hızla yattığım yerden ayaklanırken Kumsal arkamdan söyleniyordu. Kalkmamla birlikte başı, boşluğa düşmüştü. Hızla pencereye doğru ilerlediğimde, yoğunca bir kalabalık gördüm.

Ve içlerinden Levent Abi'yi seçti gözlerim. Adamlarıyla birlikte bizi aramaya çıkmışlardı ve tam da eve doğru ilerliyorlardı.

"Siktir," dedim geriye doğru çekilerek. "Allah kahretsin!"

Koşar adımlarla Kumsal'ın yanına geçip kolundan dürttüm. "Kumsal kalk!" dedim telaşla. "Baban burada, kalk!"

"Ne?" Hızla yattığı yerden ayaklanırken, saçları birbirine girdi. "Ne diyorsun Karan ya?"

"Buraya geliyorlar." Sobaya doğru ilerleyip yanına serdiğimiz kıyafetlerimizi topladım çevik bir hareketle. Kumsal'a ait olanları, çekyatın üzerine fırlattım. "Giyin çabuk!"

Eli ayağına dolaşırken başını salladı hızla. O üzerini giyinirken ben de önce pantolonumu hızla üzerime geçirdim. Daha düğmesini bile iliklemeye fırsat bulamadan gömleğe sarındı ellerim. Düğmelerimi hızla iliklerken Kumsal'a kısa bir bakış attığımda, elbisesinin fermuarını çekmeye çalışıyordu fakat kolu yetişmiyordu.

ATEŞTEN BUZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin