43. "Kaplumbağa Ve Tavşan"

614 40 12
                                    










43. "KAPLUMBAĞA ve TAVŞAN"














Karan Duman'ın Anlatımıyla :






Başımın zonklamasından, başlamadan son bulmuştu uykum. O kadar sızlıyordu ki, gözlerimi kapatıp uykuya dalmak mümkün değildi.

Göz kapaklarımı araladığımda, Kumsal'ın beni kendine hapsettiğini gördüm. Geç saatlere kadar duramazdı, uykusu gelirdi bir kere. Fakat benim yüzümden sabahın 5'inde yeni yeni uyuma fırsatı buluyordu.

Derin bir nefes alıp, komodinin üzerine bıraktığım telefonuma uzandım zar zor. Saatin 05.30 olduğunu görünce nefesimi dışarı verip Kumsal'a döndüm.

Belime sarmaladığı kollarını yavaşça çözdüm. Yorganı dikkatle üzerimizden atıp, bacaklarıma doladığı bacaklarını da aynı ustalıkla onu uyandırmadan çözmeyi başardım. Dudaklarımı birbirine bastırıp kendimi bir tık geriye çektiğimde, başı göğsümden düştü, yastıkla buluştu.

Elimin tersiyle yanağını okşayıp önüne gelen saçları arkaya attım ve yorganı üstüne geri çektim.

Yataktan kalktım. Telefonumu alma zahmetine bile girmeden parmak uçlarıyla kapıya doğru ilerledim. Kapının kolunu kavrayıp indirdiğimde, açılmadığı gördüm. Kaşlarım çatılırken bir kez daha denedim. Yine açılmadı.

Sıkışmış olabilir miydi?

Yeniden denedim, yine açılmadı.

Etrafı gözlerimle tarayıp anahtar var mı diye baktığımda, öksürük sesi doldu kulaklarıma. Omzumun üzerinden Kumsal'a baktığımda, eli koynuna gitti, anahtarı çıkardı. Havada sallandırıp gözlerini kısarak, "Bunu mu arıyorsun?" diye sordu.

"Çocuk musun Kumsal?" dedim, yandan bir bakış atıp ona doğru ilerleyerek. "Verir misin şunu?" Anahtara doğru uzandığımda, kendine doğru çekti. Anahtarın peşinden elimi uzattığım için dengemi kaybedip Kumsal'ın üzerine düştüm.

Kollarımı iki yana sabitlediğimde, hemen altımda yüzüme bakıyordu. "Kaçacaktın, değil mi?" diye sordu, kırık bir sesle. "Dün konuşmamız bir işe yaramadı. Gidecektin."

"Gitmeyecektim." dedim kaşlarımı çatarak. "Sadece başım ağrıyor, ilaç alacaktım."

"Uykusuz olduğun için olabilir mi?" diye sordu, kızgın bir tavırla.

"Bilmem," omuz silktim. "Çok ağladığım için de olabilir."

Tekrar elindeki anahtara uzanacaktım ki, bu kez sabredemiyormuş gibi tişörtünün içine attı.

"Kumsal," dedim gözlerimi yumarak. "Yorma beni."

"Ben bu anahtarı sana vermeyeceğim Karan," dedi sessizce.

ATEŞTEN BUZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin