21. "Sır Perdesi"

659 49 5
                                    


21. "SIR PERDESİ"


1 Temmuz 2003 / Londra

Parmaklarımın üzerine kondurduğum traş köpüğünü yüzüme yedirirken bir yandan da kendi kendime ıslık çalıyordum. Selim her ne kadar sinirimi bozmuş olsa da, keyfim yaşadığımız kötü şeylerin aksine tuhaf bir şekilde yerindeydi.

"Karan, neredesin?" Kumsal'ın seslenişiyle birlikte aynadaki görüntüme kısa bir bakış atıp, "Banyodayım!" dedim sesimi yükselterek. "Yanıma gel."

Adım seslerini işitiyordum. Henüz görüş açıma girmemişti. "Müsait misin?" diye sordu, sesi oldukça yakın geliyordu.

"Müsait olmasam niye seni çağırayım kızım?" diye karşılık verdim gülerek.

Görüş açıma girdiğinde ters bir bakış atıp bana doğru adımladı. "Tıraş mı olacaksın?" diye sordu merakla yüzüme bakarak.

"Hı hı." diye mırıldandım, köpüğü yüzümde dağıtmaya devam ederek. "Sen niye geldin? Bir şey mi oldu?"

"Hayır." Bıkkınlıkla nefesini dışarı verdi. "Çok sıkıldım odada. Televizyonda da doğru düzgün bir şey yok, telefona bakmaktan gözlerim de ağrıdı."

"Sen de bana bakmaya mı karar verdin?" diye sordum belli belirsiz gülümseyerek. "Önceden uyarayım, telefona bakmaktan gözlerin ağrıyorsa, benim ışığıma bakmaktan gözlerin ne hâle gelir, bilemiyorum."

"Ay aman, kibirli seni!" Yüzünü buruşturup tam dibimde durdu. "Ben tıraş edeyim mi seni? İzin verir misin?"

Yüzüne şaşkınlıkla yandan bir bakış attığımda, ısrarla gözlerini üzerimden çekmiyordu. İstekli olduğu her hâlinden belliydi. "İyi bari," dedim kabullenerek. "Gel et bakalım."

Yüzüne büyük bir gülümseme yayılırken ellerimdeki köpüğü suda akıtıp, duruladım. "Ben sürdüm köpüğü." dedim jileti ona doğru uzatarak. "Sen sadece jileti yüzümde fazla bastırmadan kaydıracaksın, o kadar."

"Tamam." Dudaklarını birbirine bastırıp çenemden hafifçe tutarak başımı sağa doğru çevirdi. Jileti, sol yanağımda gezdirmeye başladı. "Ne yaptınız orada?" diye sordu merakla. "Yani, babamla birlikte gittiniz ya, ne oldu? Ne yaşandı?"


"Elinde jilet var," dedim gülerek. "Söylersem, kesin kesersin beni."

"Ben sana kıyamam ki," Jileti, daha nazik gezdirirken belli belirsiz gülümsedim.

"Allah allah, öyle mi?"

"Kıyabilirim de çok şımarma." dedi gülerek. "Vazgeçtim anlatma bana, sizin zorbalıklarınızı dinlemek istemiyorum."

ATEŞTEN BUZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin