37. "BASKIN"
Kumsal Özkan'ın Anlatımıyla :
LONDRA
Kulağıma dolan tanıdık melodi, telefonuma aitti. Arka cebimde tir tir titriyordu. Elim arka cebime gitti ve telefonumu kavradım. Ekrana baktığımda, Ayşe Halam yazısını görmemle birlikte afalladım. Kendimi bildim bileli babamla küslerdi, konuşmuyorlardı. Onu en son gördüğümde 10 yaşındaydım.
Tereddüt içerisinde aramasını cevaplandırıp kenara sindim. "Alo?"
"Kumsal?" dedi, sorarcasına. "Sen misin kızım?"
"Benim hala," dedim sakince. Bir yandan da etrafı kolaçan ettim babam var mı diye. Halamla konuştuğumu görse, bir ton laf ederdi. "Hayırdır, bir sorun mu var? Sen beni aramazdın?"
"Hayırsız bir hala olduğum doğrudur," dedi, tok bir sesle. "Ama tek hayırsız ben değilim, sen de öylesin." Kaşlarım çatıldı. "Karanla aranıza bir şeyler oluyor ve ben gazeteden görüyorum!" dediğinde, şimdi anlamıştım. Konu bizdik.
"Hala," dedim açıklama yapmak istercesine fakat sözümü kesti.
"Sana çok kırıldım Kumsal. Babanla konuşmuyor olabiliriz ama o benimle konuşmuyor diye beni silmeni hiç beklemezdim!"
"Hala olur mu öyle şey?" dedim nazikçe, gönlünü almak istercesine. "Her şey çok ani gelişti. Çok yeni."
"Kocaman olmuşsunuz," dedi, iç çekerek. Az öncekinin aksine daha sakindi. "Çok büyümüşsünüz ve ben bunu sadece fotoğraflardan görebiliyorum.."
Sustum.
"Kumsal," dediğinde tüm dikkatimi ona verdim. "Karan'ı da alıp yanıma gelsenize."
Söylediği şeyle birlikte sertçe yutkunup arkamdaki duvara yasladım sırtımı.
Diyemedim. Karan benim yüzümden hapishanede, diyemedim. Karanla biz başlamadan bittik diyemedim. O artık yok diyemedim.
"Yaşlanıyorum.." dedi cevap vermememe aldırmadan devam ederek. "Sizi dünya gözüyle bir kez daha görmeden ölmek istemiyorum."
Boğazımda bir yumru oluştu. Halamı severdim. Çok fazla samimi olmamamıza ve çok fazla görüşmememize rağmen, severdim.
"Deme öyle," dedim alınganlıkla. "Daha gençsin sen, o laflar ne öyle?" Derin bir nefes aldım ve ona hayatım boyunca ilk kez yalan söyledim. "Geliriz." diyiverdim. "En kısa zamanda gelmeye çalışacağım."
"Gerçekten mi?" diye sorarken sesi heyecanlı gelmişti. "Gelir misiniz gerçekten de? Yalan söylemiyorsun, değil mi?"
"Söylemiyorum." dedim bir kez daha yalan söyleyerek. "Geleceğiz."
Karan bundan sonra değil benimle Trabzon'a gitmek, yan yana yürümezdi bile. Yüzümü bile görmek istemeyen biri, benimle akrabalarımı ziyaret etmeye gelir miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞTEN BUZ
Teen Fiction[TAMAMLANDI] ° Aşkın ve nefretin, Dostluğun ve düşmanlığın, Karanlığın ve aydınlığın, Şehvetin ve ihtirasın, en uçlarında yaşanan bir hikaye. Birbirlerine olan aşklarından yanıp tutuşan Karan ve Kumsal, rol gereği gittikleri lisede kardeşlermi...