7

2.5K 147 53
                                    

Salonun loş ışığı altında yorgunluğunu atmaya çalışan Taehyung en sonunda ayaklanmış ve havlusunun olduğu yere doğru adımlamıştı. Havluyu ensesine attıktan sonra telefonunu eline almış ve gereksiz bir kaç bildirimi es geçmişti. Acaba Yoongi'yi ya da Namjoon'u aramalı mıyım diye geçirdi içinden. En sonunda arama kayıtlarına girip Yoongi'yi bulacağı sırada birkaç saat önceki çağırıyı görmüştü. Üstelik cevap da verilmişti. Fakat Taehyung bugün telefonunu hiç eline almamıştı ki. Merak ve endişeyle Yoongi'yi aradı. Birkaç saniye sonra açılan telefonla hemen Yoongi'ye seslendi. Lakin anında kesilen sözü ile susmuş ve sadece dinlemeye koyulmuştu.

"Taehyung! Sen... sen hangi cürretle arıyorsun lan beni?!" Taehyung cevap verememişti çünkü ne yaptığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Yoongi de onun bir şey demeyeceğini fark ettiğinde kaldığı yerden devam etti. "Seni aradım! Jungkook iyi değil dedim intihar etmeye kalkıştı dedim ama sen?! Senin tek yaptığın telefonu yüzüme kapatmak oldu. Şimdi gelmiş beni mi arıyorsun. Bir şey diyeyim mi Taehyung?! Siktir git!"

Taehyung duydukları ile adeta bir transa girmişti. Aptal dedi içinden, ben bir aptalım. Jungkook'u en iyi o tanımasına rağmen üzülmeyeceğini kendini inandırmıştı. Halbuki sevdiği adamı kaybetmek üzere olduğunun farkında bile değildi Taehyung. Yaptığı hatalar bir bir yüzüne vuruyordu. Kendi özelliklerini törpülemek varken, korkaklık yapıp ayrılmıştı ondan. ( @cikisagelmk senin yorumun bebeğim😘) Ne düşünüyordu ki? Ne zannetmişti? Jungkook'un zaten düzenli giden bir hayatı yokken ikisinin beraber kurduğu düzeni kendi elleri ile yakıp yıkmıştı.

Çıplak üstüne bir tişört geçirdikten sonra hemen salondan çıkmış ve uzun zamandır kullanmadığı arabasına doğru ilerlemişti. Hiç düşünmeden Jungkook'un yanına doğru sürmeye başlamıştı. Nerdeyse bütün trafik kurallarını ihlal ederek eve geldiğinde arabayı gelişi güzel park etmişti. Kapıya geldiğinde zile basmış fakat daha fazla beklemeye tahammül edemediğinden yumruklarını artarda kapıya geçiriyordu. En sonunda kapı açıldığında hemen içeriye girmeye yeltenmişti. Ama göğsüne baskı uygulayan el ile durmak zorunda kalmıştı. Vakit kaybettikçe gözleri doluyor ve elleri titriyordu. Her şey onun suçuydu hatta burada olmayı bile hak etmiyordu. Ama yine de görmek istiyordu. İyi olduğuna emin olmak istiyordu.

Daha fazla dayanamamış ve dizleri üstüne bırakmıştı kendini. Akmaya hazır olan gözyaşlarına daha çok engel olamamış ve titreyerek ağlamaya başlamıştı. Omzunda hissettiği el ile yüzünü kaldırmış ve karşısında duran Jin'e bakmıştı. "Ah be Taehyung... Neden yaptın bunu kendinize? Neyse bunu sonra konuşacağız. Odasında uyuyor." Aldığı onay ile yerinden kalkmış ve koşarak odasının önüne gelmişti. Daha sonra yavaşlamış ve sessizce odasına girmişti. Gördüğü beden ile gözleri tekrar dolmuş ve yatakta yanına oturmuştu. Nazikçe elini tutmuş ve başparmağı ile okşamaya başlamıştı. Daha sonra kısık ve titrek sesi ile seslenmişti ona... "Jungkook, benim güzel bebeğim... Özür dilerim. B-ben seni üzmekten çok korktum. Yıpranmandan çok korktum. Ve bulduğum tek yol ayrılmaktı. Biliyorum ben bir aptalım, seni hak etmeyen bir aptal... Ama beni affetmesen de gitmiyorum hiçbir yere. O turnuva umurumda bile değil. Beni yanında istemesen bile ben her zaman bir adım arkanda olacağım. Sana söz veriyorum güzelim." İpek kadar yumuşak saçlarını kulağının arkasına atmıştı. Daha sonra masanın üzerindeki çiçek dikkatimi çekmişti. Yumruk yaptığı eli ile gözlerini silmiş ve yavaşça olduğu yerden kalkıp masaya doğru ilerlemişti. Buketi eline alınca üstündeki not gözüne çarpmıştı...

************************

"Ne demek oluyor bu?!"

Oturma odasında oturan arkadaş grubu önlerine sertçe fırlatılan çiçek buketi ile şoka girmişti. Taehyung ise odaya öyle bir girmişti ki herkes onun ne kadar öfkeli olduğunu hissetmişti çoktan.

"Min Seok'un Jungkook'a çiçek vermesine nasıl izin verirsiniz? O orospunu amacını bilmiyor musunuz?! Sikik herif, ne yazmış bir de "Umarım hakkettiğin mutluluk en kısa zamanda kapını çalar." Hah! Gevşeğe bak sen!" Namjoon sakince kalkmış ve çiçeği sehpanın üzerine yerleştirmişti. Ve ardından rahatsız edici bir sakinlikle konuşmaya başladı. "Biz arkadaşları olarak bize yakışan kararı verdik ve zaten ondan uzak durmasını sağladık. Peki sen neyi olarak buna karışıyorsun Taehyung? Kusura bakma ama ben aranızda bir bağ göremiyorum. Yani Jungkook'un kimden çiçek aldığı seni ne ilgilendirir?!"

Duydukları ile adeta yıkıma uğrayan Taehyung sessizce "haklısınız" deyip gideceği sırada aklına gelen soru ile tekrar dönmüş ve soruyu onlara yöneltmişti. "Hyung sadece buna cevap verin bari. O nerden biliyor bunun olduğunu?"

Yoongi usulca ayağa kalkmış ve tam karşısına geçmişti. "O da bugün senin olduğun salondaymış. Seni aradığımda ve senin açıp hoparlöre aldığın sırada o da duymuş. Senin umurunda bile olmazken, o buraya geldi ve Jungkook'u görmek istediği söyledi. Biz de kısa bir süreliğine içeri aldık ve zaten sonra siktirip gitti."

Taehyung duydukları ile dumura uğrarken kendine gelir gelmez olan biteni doğrusu ile anlatmıştı onlara.

"İnanamıyorum, o aptala inandığımıza inanamıyorum. Belliydi böyle bir şey çıkacağı." diye yakındı Jimin. Olayların beynine doluşması ile sinir kat sayısı artmış ve adeta intikam damarlarında kol gezinmeye başlamıştı Taehyung'un. Nefretini kusarcasına söyleniyordu oda da volta atarken. "O herifinin sikini koparıp eline vermezsem... Şu düştüğümüz duruma bak ya!" Taehyung daha fazla rahat edemeyeceğini bildiğinden durmuş ve arkadaşlarına dönmüştü. "B-ben hepinizden özür dilerim. Jungkook'la da bunu konuşup her şeyi eski haline döndürmeye çalışacağım. Biliyorum bu çok zor olacak ve hemen beni affetmesini de beklemiyorum. Ama ondan önce rahat etmem için şu işi halletmeliyim."

Jin güven vermek adına omzuna elini atmış ve konuşmaya başlamıştı, "Her ne kadar Jungkook'u bu hale sen getirmiş olsan da onun kötülüğünü istemediğini hepimiz biliyoruz. Zaten biz seni affederiz Taehyung. Asıl önemli olan Jungkook. Tabii ondan önce dediğin gibi Min Seok'a yaptığını ödetmen gerekiyor." Arkadaşının bu yaklaşımı ile az da olsa rahatlayan Taehyung, Namjoon ve Yoongi'nin bizde gelelim ısrarlarına olumsuz yanıt verdikten sonra evden çıkmış ve birkaç arkadaşının yardımı ile Min Seok'un yerini öğrenmişti. Tereddüt etmeden aracı sürüyordu.

Sonuçta işleri yoluna sokmaya bir yerden başlamak gerekiyordu ve bu Taehyung için iyi bir başlangıçtı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Gerçekten çoook uzun zaman olduğunun farkındayım ve hepinizden çok çok özür diliyorum. Bu bölümü de biraz hızlı yazdım ve saçmaladıysam affedin lütfen. En kısa zamanda bu işi düzene sokup bunu telafi edicem🥺

Ve bu arada çoook büyüdük. Hepinize oylarınız ve yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Beni çok mutlu ediyorsunuz. Hepinizi çoook seviyorum😘❤️❤️

Bir insan ancak bu kadar haşmetli olabilir ya🥵🥵

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir insan ancak bu kadar haşmetli olabilir ya🥵🥵

Ya lütfen gerçek olsun bu yaaa!! Evren duy sesimi🤧🤧

The PunchesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin