"Ünlü olursun, dediğimde ciddiydim."
"Bu şekilde mi?" Telefonumu suratına yapıştırdığımda elindeki atıştırmalıklar kanepenin üzerine düşmüştü. Yanıma elindeki atıştırmalıklarla geri döndüğü gibi onu köşeye sıkıştırmıştım. Dengesini kaybedip kanepeye düştüğünde kollarımı birbirine geçirip kaşlarımı çattım.
"Burnumu hissetmiyorum." Telefonumu suratından çektiğinde ona olan üstten bakışlarım devam etti. Başını kaldırıp bana baktığında sırıtmaya başladı.
"Seni döveceğim." diyerek üçüncü sefer dile getirdiğimde derin bir nefes alıp verdi. Parmaklarıyla pijamamı çekiştirdiğinde ona arkamı dönüp pencerenin önüne geçtim.
"Beni dövdüğün gün bütün fandom rahatlayacak." dediğinde bir tepki göstermedim. "Fandom sayfaları görmedim değil." dedi sanki çok normalmiş gibi. Fotoğrafımızı resmî hesabına yüklemiş, apaçık sevgilisi olduğumu milyon takipçilerine sunmuştu. Kimliğimi de ifşa etmişti salak.
"Beni neden etiketlersin ki zaten?" diye mırıldandığımda bana arkamdan sarıldı. Birbirine sarılı kollarımı çözmedim, gözlerim pencerenin dışından sokağı izliyordu.
"Sorun olmadığını söylemiştin." Mırıldandığında çenesini başımın üzerinde yerleştirdi. Bana sarıldığı için vücuduma sıcaklığı akmaya başlamıştı.
"Bu şekilde değildi. Sosyal medya apayrı bir dünya Kedi, ben normal yaşantımızda sorun olmayacağını söyledim. Fakat sen sosyal medyaya çoktan duyurdun."
"Dedikodu çıkmasından iyi değil mi? Haberlerde çeşit çeşit konu olmak yerine tek bir açık görüşle ilişkimiz ortaya çıkacak işte." dediğinde iç çektim. Dedikodular her zaman olurdu, haklıydı fakat bu doğru muydu bilmiyordum.
Bedenimi kendisine çevirdiğinde kollarımı çözerek kendi omuzlarına attı. Ellerini belime koydu, gözlerimi ona çevirmek yerine köprücük kemiklerinin çakıştığı noktada duran çanına baktım. Yüzünü yüzümü görmek ister gibi eğdi, alnımı göğsüne yasladım.
"Gönderiyi kaldırabilirim." dediğinde ellerimi omuzlarından çektim, kollarının arasından kollarımı geçirdiğimde sırtına sarıldım. Evet... Onu dövmem gerekirken dayanamayıp sıkıca sarıldım. Kollarım ona bağımlı gibiydi, sarılmadan duramıyordum.
"Hayır," Mırıldandım. "Sadece bana sorulan sorulardan nasıl kaçağımı düşünüyorum."
"Kaçmayacaksın." Avuç içleri sırtımda, belimde gezindi. Sanki moral vermek istiyor gibiydi. Okula gidecektim, bana birçok sorular sorulacaktı. Chloé gibi benimle dalga geçenler bile olurdu. Tanımadığım insanlar benimle konuşmaya çalışacaktı. Düşündükçe şuraya bayılasım geliyordu.
"Sen süper kahramanla birlikte değilsin Marinette. İçimde kim varsa onunlasın, değil mi?"
"Onu seviyorum." dedim hiç düşünmeden. Güldü, kıvrılan dudaklarını hissettiğimde benim de dudaklarım kıvrıldı.
"Görmezden gel ama bizi görmezden gelme, tamam mı?"
"Keşke okulda da yanımda olabilseydin Kedi." dediğimde yeniden güldü. Kollarımı gevşetip yüzümü yüzüne kaldırdım, yüzümü elleriyle kavradığında gözlerim kapandı. Alnını alnıma yasladı ve, "Olacağım." diye fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lain: Geri Dönüş (Ⅱ. Kitap) | Miraculous
FanfictionLain Serisi Ⅱ #ladynoir Yazarın hayalini düşlediği yollardan ayak izlerim geçti. Galaksiden intihara hazırlanan yıldızlar bu yola düştü. Dolunayın süslediği bu yolda ayak izlerimi silmem için geçmişe dönmem gerek. Geçmişimin solunda bir yara var. "B...