"İlaçlarını aldın mı?"
"Seninle konuşmuyorum."
"Hâlâ mı? Özür diledim ama,"
"Evet, bana Kanadalı olduğunu kanıtlamaya çalışıyorsun."
"Kanıtlamaya çalıştığım bir şey yok ve intikam oyunları istemiyorum."
Tabletime not almaya devam ederken kolumu sıranın üzerine koydum ve yüzümü görmesini engelledim. "Git başımdan, not almaya çalışıyorum."
"Giderim bak," dedi emin olmak ister gibi.
"Git,"
"Gidiyorum o zaman." Yanımdan kalktığını hissettiğimde göz ucuyla ona baktım. Eskrim kıyafetlerini giymişti. Bir sonraki ders aktivite dersiydi ama sanat dersi yerine voleybol takımının arasına sıvışmayı planlıyordum.
Bu tabii ki Adrien'a yakın olmak için değildi.
Kapıdan çıktığı gibi yeniden görüş açıma girdi ama sadece başını uzattı. Ona bakmayı bırakıp tabletime döndüm. Elimdeki kalemle not almaya çalışırken, "Gidiyorum," diye yavaşça konuştu.
"Defol dememi mi bekliyorsun?" Yanağımı avuç içime yasladım. Kapıdan başını uzatmayı bırakıp yeniden sınıfa girdi. "Marinette, yemin ederim özür dilerim ya!"
"Ağlama," Dudaklarım kıvrıldı. "Ya da ağla, hoşuma gitti."
"Cadı böcük," diye fısıldadı ama bunu duymazdan geldim. İntikam oyunlarımdan mı şikayetçiydi yoksa şu anda takındığım tavırlarımdan mı muzdaripti bilemiyordum.
Sınıf kapısından Nathaniel giriş yaptığında arkama doğru yaslandım. Adrien fırsattan istifade tabletimi önümden çekmişti. Gözlerimle resim dosyasını göğsüne bastırarak yürümeye devam eden Nath'i takip ettim. Kızıl saçlarını onun yüzünü görmeyeyim diye mi bu kadar önde tutuyordu? Saçları olduğundan yüzünü kapatıyordu çünkü.
"Hey, Nathaniel." diyerek seslendim ona. Sırasına ulaşmak üzereyken duraksadı, arkasını döndüğünde turkuaz rengi gözlerini zar zor görebildim. Bir kolumu oturağın tahta yüzeyine yasladım. "Bugün sanat dersine katılmayacağım, öğretmene söyleyebilir misin? O her zaman anlayışlıdır."
"Sö-söylerim," dediğinde dosyasını sırasının üzerine bıraktı. Önüme döneceğim sırada yeniden bana baktığında bundan vazgeçtim. "Peki... Neden katılmayacaksın?"
Tebessüm ettim. "Biraz farklılık olsun istiyorum." Üstü kapalı bir şekilde açıklamam ona yeterli gelmedi ama üstelemedi de.
"Mari," Adrien kolumu dürttü. "Bana baksana."
"Sen gitmedin mi hâlâ ya?" Dudaklarımda genelde onun yüzünde görebileceğiniz bir sırıtış vardı. Başımı kaldırıp ona baktığımda kısık bakışlarının Nathaniel'a sabitli olduğunu gördüm. Nathaniel bizzat duygularını ortaya dökmese de onun bana karşı duyduğu hislerin ihtimali vardı. Adrien bunu biliyordu, bilmemesi için bir sebep yoktu. Rahatsız olur muydu? Olabilirdi. Artık saçma gelse de kendi kurgumun oluşturduğu Kagami, Adrien'dan hoşlanıyor fikrinden hoşlanmadığım gibi benim herhangi bir kıskançlığını göremediğim kediciğim de bu durumdan rahatsız olabilirdi.
Yeşil bakışları bana döndüğünde ders zili bir kez daha onunla göz gözeyken çalmaya başladı. Az önce çıktığımız ders Tarih'ti ve benim yetiştiremediğim notlar vardı. Benden uzaklaşan tabletime bir de Adrien'a baktım. "Senin yüzünden not alamadım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lain: Geri Dönüş (Ⅱ. Kitap) | Miraculous
FanficLain Serisi Ⅱ #ladynoir Yazarın hayalini düşlediği yollardan ayak izlerim geçti. Galaksiden intihara hazırlanan yıldızlar bu yola düştü. Dolunayın süslediği bu yolda ayak izlerimi silmem için geçmişe dönmem gerek. Geçmişimin solunda bir yara var. "B...