"Uğur Böceği! Uğur Böceği orada!" Bana seslenen çocuk sesiyle gözlerimi kırpıştırıp arkamı döndüm. Bana doğru koşan çocuk sürüsüyle dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi yumdum.
Kedi bir kahve bile alamamış mıydı?
Çocukları ebeveynleri tuttuğunda derin bir nefes verip bakışlarımı cafeye çevirdim. Kapı eşiğine kızlarla fotoğraf çekinen Kedi gözlerime çarptığında elimi alnıma vurup ona doğru ilerledim. Baygın bakışlarımla beraber belime sarılı yoyomu elime aldım. Arkada kalan çocuklar hâlâ adımı sayıklıyorlardı. Kedi'nin bakışları beni bulduğunda ona doğru fırlatacağım yoyoyla birlikte kolum havada asılı kaldı. Sırıtarak kızların arasından çıktığında boğazımı temizleyip kollarımı birbirine doladım. Bu kostüm aralık ayına uygun değildi, üşüyorum.
"Benim leydim!" Bağırarak yanıma geldiğinde elindeki kahve kutusunu bana uzattı. Sırıtarak uzattığı kahveyi surat asarak aldım. Yoyomu yeniden belime doladığımda Kedi kolunu omuzlarıma attı, tek bir hareketle kolunu benden çekmesini sağladım. Sıcak kahveyi dudaklarıma götürürken adımı bağıran çocukların yanımıza geldiğini fark ettim.
"Üşüdün mü?" dediğinde gözlerimi ona çevirdim. Ben hiçbir şey demeden boynundaki atkıyı çıkarmaya başladı. Kaşlarımı çatarak onu durdurdum. "Sende kalsın Kedi, üşümedim."
"Kar yağıyor leydim." dediğinde atkıyı boynuma geçirdi. Bugün hafta sonuydu, her hafta sonu yaptığımız gibi gün arası devriyesindeydik. Evde yapacak onca şeyim varken burada, Kara Kedi ile beraber takılıyordum. İki günde toplamda altı saat uyumuştum. Bugün içtiğim kaçıncı kahveydi bilmiyordum ama sanırım vücuduma artık kahve etki etmiyordu. Boynuma doladığı atkıyla beraber ellerini benden geri çekti. Gülümseyen suratına ufak bir tebessümle baktım, "Teşekkür ederim." dediğim sırada küçük çocuklar etrafımızı sarmıştı.
"Merhaba Uğur Böceği! Birlikte kar topu oynayalım mı?" Sarışın mavi gözlü güzel kız çocuğu elindeki kar topuyla bana seslendiğinde gülümseyip onun boyutuna indim. Ellerimin arasındaki kahveyi önlem amaçlı sımsıkı tuttum. Kara Kedi de benimle beraber çömeldiğinde gülen suratımla sarışın kız çocuğuna baktım.
"Oynarız, adın ne bakalım?" dediğimde süt dişlerini göstererek gülümsedi. Bu gözlerimin kısılmasına neden olurken onu izledim. Soğuk havada minik burnu kızarmıştı, taze teni de pembeleşmişti. Arkada kalan çocuklar sırasını bekler gibi bakıyorlardı.
"Adım Emma! Seni çok seviyorum Uğur Böceği, sana sarılabilir miyim?" diyen Emma'ya kocaman gülümsedim. Elimdeki kahve kutusunu bir kenara koyup kıza kucak açtım. Heyecanla kollarımın arasında girdiğinde yüzümdeki gülümsemeyle Kara Kedi'ye baktım. O da çocuklarla ilgileniyordu, dudaklarındaki tebessüm benim bile içimi ısıtacak türdendi.
Emma benden ayrıldığında annesi onun yanına gelmişti. Emma benimle kar topu oynayamadığı için üzülmüştü fakat onunla birlikte fotoğraf çekindiğim için de sevinmişti. Çocuklar bir bir yanımızdan ayrıldığında karların içerisinde buz gibi olmuş kahvemi elime aldım.
"O küçük kızı kıskandım, sana çok güzel sarıldı." diyen Kedi'ye kaşlarımı kaldırdım. Yeşil kedi gözleri bana değdiğinde gülümsedi. Her zaman gülümserdi zaten, onun bu karakter özelliğini seviyordum. Her ne kadar sinir bozucu bir partner olsa da onunla takım olmaktan gurur duyuyordum.
"Emma'yı kıskandın?" dedim sorar gibi. Elimdeki kahveyi çöp kutusuna atarken benimle birlikte yürüdü. Lapa lapa yağan havaya bir de sis çökmüştü. Gözlerimi kısarak yolun karşı tarafına geçtim, Kara Kedi arkamdaydı. "Ben de sana öyle sarılmak istiyorum." diyen Kedi'ye döndüm. Kollarımı birbirine dolayıp bedenimi işaret tabelasına yasladım. Ana yoldan araç geçtiğinde Kara Kedi tam önümde durdu. Tek kaşımı kaldırdım. "O minik bir hayran, sen partnerimsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lain: Geri Dönüş (Ⅱ. Kitap) | Miraculous
FanficLain Serisi Ⅱ #ladynoir Yazarın hayalini düşlediği yollardan ayak izlerim geçti. Galaksiden intihara hazırlanan yıldızlar bu yola düştü. Dolunayın süslediği bu yolda ayak izlerimi silmem için geçmişe dönmem gerek. Geçmişimin solunda bir yara var. "B...