1.Bölüm

763 53 15
                                    

09.03.2015

''Dolunay mı?''

''Evet dolunay. Eğer dolunayın çıktığı gecelerde dilek dilersen gerçekleşirmiş''

''Kim uyduruyor bu saçmalıkları''

''Saçmalık değil. Eski varyetelere göre dolunay gecesi sevgilisini özleyen bir kız dilek dilemiş ve çok uzakta olan sevgilisi sabah onun yanında uyanmış''

''Ah cidden mi? O zaman bende Kai'nin uyandığımda tepemde bana bakmasını dileyeceğim''

Min Jee kafama yastığı fırlattıktan sonra dizlerinin üstünde duran laptopa döndü.

''Görkem''

Tam olarak telaffuz edemediği adımı soğukkanlı bir biçimde söyledikten sonra kafasını bana doğru yaklaştırdı.

''Bir çok engeli aşarak Kore'de yaşamaya başladın. Kai için bir sürü şey yaptın. Kore'deki bir sürü insan seni deli sanıyor.''

Kaşlarımı kaldırdım ve kafamı ona çevirdim.

''Yani?''

''Yanisi yaptığın her şey normalde dolunay mı saçma?''

''Hı-hı bence saçma''

''Peki o zaman. Kai'nin başka bir kızla olduğunu dileyeceğim ve se-''

''YA! TAMAM! TAMAM İNANIYORUM. Deme bir daha öyle. Ben sadece-''

''Sus ve şuna bak''

Ellerini laptopunun üstüne koydu. ''Şurayı okusana. Sadece bir dilek dilenmesi gerektiği yazıyor. Altındada doyumsuzluk var olanı yok eder yazıyor. Ih-ııh tüylerime bak!''

İçimden ''saçmalık'' desemde dışımdan ''hı ilginç'' demekle kaldım.

''Peki sevgili Min Jee ne dilemeyi düşünüyorsun? Taemin'le evlenmeyi mi? Düşünsene sabah bir kalkıyorsun yastığının altında evlilik cüzdanı haha!''

''Gülmeye devam et. Ben hayallerimi gerçekleştirirken sende beni izlemekle kalıcaksın. HAHA!''

''Okey. Ben yatıyorum. Lütfen hayallerini gerçekleştirirken yarın sabahki kahvaltı sırasının sende olduğunu unutma. Bye!''

Min Jee'nin yatağından kalktım ve odama gittim. Her ne kadar böyle şeylere inanmasamda dedikleri kafamı kurcalamadı değil. Bir çok kez yatağa yatıcakmış gibi oldum ama içimden hep ''kalk ve dilek dile!'' dürtüsü geçti. Bende bu dürtüye karşı koymak istemedim.

Min Jee adımlarımı duymasın diye odamın kapısını hafifçe açtım. Yatağımın baş köşesinde duran Kai'nin resmini ve peluş oyuncağımı elime alıp merdivenlere doğru yürüdüm. Çatı katına çıktığımda içimden ne dileyeceğimi düşünmeye başladım.

''Sahi ya ne dileyeceksin Görkem? Sadece bir dilek hakkın var.''

Terasa açılan kapıyı sessizce açtıktan sonra adımımı attım. Dolunaya bakarken gözlerimi kapadım ve dudaklarımdan istemsizce dökülen kelimeleri dinledim.

''Ben Kai'nin çıkış öncesi zamanlarına gitmek istiyorum. Onu kimsenin tanımadığı zamana dönüp onu kendime aşık etmek istiyorum. Lütfen. Lütfen bu olsun.''

Cümlem bittikten sonra gözlerimi açtım ve sıkıca sarıldığım resme baktım.

 ''Şuan beni bir yerlerden izliyor olsan muhtemelen bana kahkaha atardın. Ama imkansız diye bir şey yoktur değil mi? Bunu bana sen öğrettin.''

 

-----

‘’Min Jee-ah! Başım, başım çok ağrıy-‘’

‘’AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA’’

Asya kıtasını ayağa kaldıracak bir çığlık sesiyle irkildim. Gözlerimi açtım ve yanımda yatan, üstüne örttüğü pikeyi kafasına kadar geçirip tüm gücüyle çığlık atan Kai’yi gördüm.

Hiçbir şey yapamadım. Her gece rüyamda onu gördüğümden ve her rüyamı gerçek gibi yaşadığımdan gözlerimi tekrar kapattım.

‘’Hey! Ya! Sen kimsin? Neden buradasın?’’

Gözlerimi açmadım ve içimden saymaya başladım.

‘’1…2…3… Uyan.. Görkem… UYAN!’’

‘’AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA’’

Gözlerimi açtığımda ise Asya’yı ikinci kez sarsıcak çığlığı atan taraf ben oldum. Kai’nin üstüne çektiği pikeyi kendi üzerime çekip 10 saniye kadar durmadan çığlık attım.

‘’Hayır imkanı yok bunun. Hayır. Sen Kai değilsin! Hayır ben rüyadayım!’’

Kendi kendime konuşmaya başladım.

''S-sen benim sahne adımı.. n-nasıl?''

Kekeleyen Kai'ye kafamı çevirdiğimde şaşkınlıkla bana baktığını gördüm.

''Yoksa. Yoksa sen hala çıkış y-yapmadın mı? Hayır. Hayır. Mümkün değil''

Yattığım yerden kalktım ve telefonumu aramaya başladım.

''Telefon! Telefonum! Telefon yok mu! Telefon!''

''B-benim ki.. burada''

Yastığın altından çıkardığı telefonu bana uzattı.

-Tarih: 14.07.2011 Pazartesi-

-Saat: 10:18-

Full MoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin