Kendime geldikten sonra sabaha karşı parmaklıklara götürülmek için kaldırıldım. Bu sefer yanımda 2 adam değil James vardı.
''Bir şey olursa seslenmen yeterli''
Parmaklıklara giden koridora girdiğimizde teker teker floresan lambalar açılmaya başlamıştı. Yaklaşık 10 metre uzunluğundaki koridorun ortasına geldiğimizde Kai'nin köşede uyuduğunu, Arthur'un ise duvar köşesinde oturup bir şey okuduğunu gördüm. Ayak seslerimizi duyduğu an telaşlanıp elindeki kağıdı altındaki halının altına sıkıştırıp ayağa kalktı.
''Görkem! İyi misin?''
Parmaklıklarını elleriyle kavrayıp kafasının ucunu çıkardı.
''Ona ne oldu?''
James cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açıktan sonra içeri girmemi izledi. Kapıyı kapatırken Arthur'un sorusuna cevap verdi.
''Bilmiyorum. Sadece bir daha kötü olduğunu hissederseniz bize seslenin.''
Anahtarı siyah hırkasının cebine koyduktan sonra gitti.
''O kim''
Arthur'a şaşkın bir şekilde baktım.
''Michael Flask'ın oğlu. Tüm aileyi tanıdığını söylemiştin, onu tanımıyor musun?''
Kafasını kaşıdıktan sonra yürümekte olan James'e baktı.
''Hayır. Onu ilk defa görüyorum.''
--
Arthur Kai'nin yattığı yerin yanına battaniyeyi serdikten sonra uzandı. Her zaman açıp okuduğu el kitabını açıp okumaya başladı. Ben de o sırada onların yattığı yerin karşı tarafına uzanmıştım.
Uzun bir süre uyuyor numarası yapıp Arthur'un uyumasını bekledim. Bizi görünce telaşla sakladığı o kağıtları okumam lazımdı. Bana, sevdiğim adamı öldürmemi söyleyen o yabancıya asla güvenmiyordum.
1 saate yakın kitabı okuduktan sonra uyuya kaldı. Battaniyeyi özellikle onun kağıtları sakladığı kısmın üzerine sermiştim. Yanına gidip uyuduğuna emin olduktan sonra battaniyenin altından kağıtları alıp okumaya başladım.
''Sevgili oğlum Arthur,
Bu görevin senin için ne kadar ağır olduğunu bilsemde ailede senden başka bunu yapabilecek biri yok. Büyük büyükbabanın ruhunu huzura ulaştırmak istiyorsan 3.kurbanın bir masumu öldürmesini sağlamalısın. Kusursuzca kurduğumuz bu planı kusursuzca bitirmelisin.''
Battaniyenin altında haraketsiz kalmıştım. Mektubu baştan sonra defalarca okumuştum. Çıplak ayaklarım soğuk demirlere sayısız kez çarpmıştı. Mektubu okuduktan sonra içimde hissettiğim soğuk esinti tüm hücrelerime donukluk getirmişti.
Mektubu katlayıp koymak için halıyı tekrar kaldırdığımda 3'e katlanmış sarı bir kağıt parçası daha buldum.
''Yapmam gereken tek şey yalan.... Yalan söylemek....''
Yalan'ın üzerinden onlarca kez geçmişti. Kağıtta delikler vardı. Bir çok kelimenin üstü çiziliydi.
''Büyük büyükbabamı kurtarmak için... bir canı yok edeceğim.. ben... ben katilden başka bir şey değilim..''
''...onlara ruhlarını bağladığını söyleceğim... çocuğun öldüğünü söylemeyeceğim... yalan.... Yalan söylemem lazım...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Full Moon
Fantasy''Dolunay gecesi tuttuğum o dileğin hayatımı baştan sona değiştiriceğini bilemezdim..’’ ‘’5 kişiden biri olduğumu öğrendiğimde hiçbir şey yapamadım..’’ ‘’Her şey için özür dilerim. Seni buraya sürüklediğim için özür dilerim Kim Jongin..’’ ‘’Senden t...