3.Bölüm

521 45 6
                                    

Sol bileğimi kuvvetlice tutup caddenin diğer tarafına kadar çekiştirdi beni. İçinde 2 bank bulunan küçük bir bahçenin içine girdiğimizde bileğimi nihayet bırakmıştı.

''Bunu nasıl değiştireceğiz?''

Banka oturdu ve konuşmaya başladı.

''Ben bilmiyorum. Hiç bir fikrim yok. Demin arkadaşımı aradım ve beni tanımadığını söyle-''

''Bilmiyor musun? Eğer anlattıkların doğruysa ve üst düzey bir deli değilsen olanların hepsi senin suçun!''

''Telefonun. Bana telefonunu ver. Sana bunu kanıtlayacağım.''

Telefonunu elime alır almaz Google'a girip dolunay gecesi hakkındaki şeyleri açtım. Min Jee'nin bana okuduğu ama inanmadığım hikayeleri aramaya başladım. Nihayet bir kaç şey bulduğumda ise heyecanla ona gösterdim.

''Bak işte burda. Dün gece dolunay gecesiydi. Bak bir dahaki dolunayın tarihine bak! 9 Mart 2015 yazıyor gördün mü. Sana söylemiştim. 2015'ten bir anda buraya geldim.''

Şaşkınlıkla anlattıklarımı dinlerken gösterdiğim sayfayı inceledi. Gözünün önüne gelen saçları geri savurduktan sonra elimden telefonu çekip bana döndü.

''Tamam. Eğer doğru anladıysam sen 2015'ten geldin. Dolunay gecesiydi ve bir dilek diledin. Benim çıkış öncesi halimle tanışmak istedin. Yani normalde biz 4 sene gerideyiz. Ama bunu sadece 2miz biliyoruz. Öyle mi?''

''Evet. Aynen öyle. Kimse ama kimse bilmiyor. Bana bunu gösteren arkadaşım bile beni hatırlamıyor.''

''Sayfaya tekrar bak. Mutlaka dileklerle ilgili bir şeyler yazıyordur. Geri dönme. Ne bileyim her hangi bir şey.''

Telefonu bana uzattıktan sonra geri yaslandı. Yaklaşık 10-15 dakika bir sürü blog gezip dilekler hakkındaki efsaneleri okudum. Çıldıracak düzeye geldiğimde ise karşıma bir yazı çıktı.

''Hey şuna bak''

-Dolunay Efsanesi-

Söylenilenlere göre dolunay gecesi 1000 yılda 1 gelirmiş ve sadece 5 kişinin dileği kabul olurmuş. Dileğin kabul olması için bunu gerçekten istemek, sadece bir dilek dilemek ve dilek dileyen kişinin dilediği insanında onu düşünmesi gerekirmiş.

''NE?''

Aynı anda birbirimize baktık.

''Ben.. seni mi düşünüyordum?''

Sersemlemiş bir ifadeyle beni süzdü. Ellerimi kafama götürdüm ve kafamı iki yana sallamaya başladım.

''Hayır beni düşünüyor olman imkansız. Tamam seni bir çok kez gördüm. Hatta senden imza bile aldım ama. Hayır bu mantıklı değil.''

Bakışlarımızı birbirinden çekip okumaya devam ettik.

Eğer birbirini düşünen 2 insan aynı anda dolunaya bakıp dilek dilerse, bir tarafın dileği kabul olur. Kişi, ne dilerse dilesin dilediğini yaşamadan hiç bir şeyi düzeltemez.

Buz kesildim. Vücudum soğuk soğuk terler atmaya başladı. Yutkundum ve elimdeki telefonu Kai'nin avuç içine bırakıp ayağa kalktım.

''Tamam. Eğer doğru anladıysam sen bana aşık olduktan sonra her şey düzelecek öyle mi?''

Kai telefona gömülü olan kafasını kaldırdı.

''Bu saçmalık. Başka bir yolu olmalı.''

Full MoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin