-Dolunay hikayesinin başlangıcı-
Alexander Flask 17 yaşına girdiği sıralarda yaşadığı kasabanın en güzel kızına, Angelina Brend'e aşık olmuştu. Onu ilk kez, babasıyla balık tutmak için tekneyle açıldığı nehirde yüzerken görmüştü. Alexander dillere destan cazibesini uzun bir süre Angelina'yı kendine aşık etmek için kullanmıştı. Her akşam üstü Angelina'nın girdiği nehrin köşesinde gidip saatlerce onu izlerdi. Alexander, Angelina'nın kalbini kazanmayı başardığında, tüm kasabanın diline düşecek güzellikte bir aşk yaşamaya başlamışlardı. İkisi ilk kez kasabanın en yüksek tepesinde birbirlerine ''Seni seviyorum'' demişlerdi.
Fakat 20 yaşlarına geldiklerinde Alexander çok büyük bir yanlış yaptı. Küçüklüğünden beri ona aşık olan Isabel'le beraber olup, onu hamile bıraktı. Bu dedikodu çok geçmeden kasabaya yayılmıştı.
Angelina ve Alexander ayrılmıştı, ama birbirilerini asla unutmamışlardı. Isabel bebeği doğurduktan sonra onu Alexander'ın kapısına bırakıp intihar etmişti. Alexander yaşanan her şeyden sonra bebeği ile birlikte kasaba halkı tarafından dışlanmış, bir çok saldırıya maruz kalmıştı. Çok geçmeden oğlunuda alarak kasabayı terk etti.
Her ne kadar oradan uzaklaşsada ilk aşkını asla unutamadı. Oğlu 5 yaşına basmak üzereyken, yeni taşındığı kasaba tanıştığı alimden büyü yapmasını istedi.
Angelina Alexander'la kasabanın en yüksek tepesindeyken her zaman dolunayı görmek istediğini söylerdi. Dolunayda istenen dileklerin gerçekleşeceğine inanırdı. Alexander, bundan yola çıkarak dolunayı diriltmek istediğini, bunun için her bedeli ödeyeceğini söyledi.
Yaşlı alim, bin senede gelen dolunay gecesinde toplam 5 kurban verileceğini, kurbanlar tamamlanmadan dileğin gerçekleşemeyeceğini söyledi. Alexander bunu kabul ettikten sonra, terkettiği kasabının en yüksek tepesine çıkıp dileğini söyledi.
''Ailemi ve Angelina'yla sonsuza kadar yaşamak istiyorum.''
Alexander o akşam Angelina'nın her zaman gittiği nehrin kenarına gidip Angelina'yı saatlerce bekledi. Angelina'yı gördüğünde ise ona hiçbir şey söylemeden o tepeye götürdü.
Bir dilek dilemesini ve gerçekleşeceğini söyledi. Angelina çekinerek baktığı Alexander'ın ellerini tuttuktan sonra bağırdı.
''Alexander'la sonsuza kadar yaşamak istiyorum.''
Alexander'ın atladığı bir sürü şey vardı. Alim ona, ödeyeceği tüm bedelleri ve olucak şeyleri öncede yazıp versede, yaşadığı heyecandan onları okumak bile aklına gelmemişti.
-Gerçekleşen olan dilek bir daha gerçekleşmez.
Angelina'nın dileği zaten gerçek olacaktı, yapılan büyünün amacı buydu.
-İlk kurban, ilk dilek dilenen yerde ölecek.
Dolunay gitmeye başladığında, Angelina sımsıkı tuttuğu Alexander'ın elleri arasından kayıp gitti. İlk kurban, büyünün içinde adı geçen Angelina, bedenini oraya bırakmış olsada dilek ve gerçek arasına sıkışan ruhu yüzyıllarca huzur bulmadı.
Büyünün bozulması için tek bir kural vardı. Alexander'ın ölmesi. Alexander sonsuz olmayı dilediği için ölmemişti, 5 kurban verilene kadar bilinci kapalı bir şekilde uzun bir uykuya dalmıştı.
Angelina bunu bilen tek insandı ve ona yardım edebilecek tek kişi Görkemdi.
Buradaki tek sorun, Alexander'ın ölmesi büyüyü tamamen bozsada, ruh birleştirme asla bozulmayacaktı.
Ve Kai, Görkem güneş doğarken bayıldığında Görkem'in cebine sakladığı büyüyü alıp ruhlarını birleştirmişti.
***yazar notu***
Bir sonraki bölüm finaldir. Bugüne kadar yaptığınız her yorum için ayrı, verdiğiniz destekler için ayrı teşekkür ederim. Umarım gelecekte daha sürükleyici ve uzun hikayeler yazabilirim. Şuan düşündüğüm bir kaç konu var, aklıma yatarsa onlara başlayacağım. Her şey için teşekkürler tekrardan:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Full Moon
Fantasy''Dolunay gecesi tuttuğum o dileğin hayatımı baştan sona değiştiriceğini bilemezdim..’’ ‘’5 kişiden biri olduğumu öğrendiğimde hiçbir şey yapamadım..’’ ‘’Her şey için özür dilerim. Seni buraya sürüklediğim için özür dilerim Kim Jongin..’’ ‘’Senden t...