6.Bölüm

394 45 9
                                    

‘’Nasıl? Nasıl Bangladeş’e gideceğiz?’’

‘’Ben.. Sen uyurken o’na ulaştım.’’

‘’Kime? Michael Flask’a mı? Nasıl!’’

O kadar sevinmiştim ki kollarının arasından sıyrılıp ayağa kalktım. Yüzüm nihayet gülmüştü.

‘’Sen uyurken araştırma yapmaya devam ettim. Birkaç kaynaktan onun eski bloğunu buldum. Ay resimleri ve güneş resimleri yüklemiş. Bloga mesaj attım. Beni deli sanmasından çok korktum ama hiçte düşündüğüm gibi olmadı.’’

‘’Nasıl yani? Sana cevap verdi mi? Ne dedi?’’

‘’Ona içinde bulunduğumuz durumu anlattım. Anlattığım an oraya gelmemiz için bizi davet etti.’’

‘’İnandı mı dersin? Ya adam organ mafyasıysa! Ya bizi içi buz dolu küvete sokup böbreklerimi alıcaks-‘’

Suratını ekşitip dalga geçici bir ifadeyle bana baktı.

‘’Bu mümkün mü? Adam o kadar çok soru sorup o kadar çok ilgilendi ki çok şaşırdım. Kesinlikle bildiği bir şeyler olmalı.’’

‘’Ne sordu?’’

‘’Şey sen baygınken bayılıp bayılmadığını sordu’’

‘’Ne? Bu-bu nasıl olabilir? Bunun hakkında bir şey mi biliyor yoksa’’

‘’Bilmiyorum. Ha birde uyandığında rüya görüp görmediğini sorar mısın dedi’’

‘’Hayır görmedim’’

‘’Her neyse. Buradan orası uçakla 2 saat zaten. Her şeyi kendi ayarlayacakmış.’’

‘’Kai. Sence bu normal mi? Ciddi anlamda ürkütücü. Biz bu adam hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Bir anda bütün durumu anlatıyorsun, inanıyor ve bir gün sonrası için bizi başka bir ülkeye çağırıyor.’’

‘’Peki bayan her şeyi çok iyi bilen. Söyler misin bundan başka şansımız mı var? Bizim için mükemmel bir fırsat bu. Eğer onunla görüşmezsek 2015’e kadar kütüphanelerde sabahlayacağız.’’

Dudaklarımı ısırdıktan sonra suratımı düşürdüm. Sessiz bir biçimde kitlediğim bacaklarıma bakarak konuştum.

‘’Yani bana asla aşık olmayacaksın’’

‘’Efendim?’’

‘’Yok bir şey’’

--

O gün sabaha kadar Michael Flask ile e-mailleştik. Doğruyu söylemek gerekirse bende etkilenmiştim. Oldukça meraklı ve ilgiliydi. Dilediğim dilekten tutun dilek dilediğim yere kadar sordu. Hatta ciddi bir anlamda dilek tuttuğum yerin koordinatlarını istedi. Gerçi bana göre şüpheci bir davranış ama Kai’nin umut dolu olduğunu görünce hiçbir şey diyemedim. Yapmam gereken tek şey karşımdaki yabancıya güvenip hayatını bir anda darma duman ettiğim Kai’nin yanında oraya gitmekti.

--

‘’Gemiyle mi gideceğiz?’’

Kai elindeki siyah deri çantaya birkaç parça kıyafeti koyuyordu. Bende yanında oturup sürekli sorular sormaktan başka hiçbir şey yapmıyordum.

‘’Pasaportun yok. Pasaportu geçtim kimliğin bile yok farkındasın değil mi?’’

‘’Ah doğru ya. Peki gemiyle giderken bunlar gerekmeyecek mi?’’

Full MoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin