Saat sabaha karşı 05:00'e geliyordu. 4 saat boyunca hiç susmadan konuşmuştuk. Arthur bize 9 Mart'a kadar bugünü beklediğini, Flask ailesini sonsuza kadar yok etmek istemesinden bahsetti. Onlardan gerçekten nefret ediyordu. Bu, buraya gelip her şeyi göze almasından belliydi.
''Her ne kadar dileğinin içine girsemde ne dilediğini tam olarak bilmiyorum. Neden 2011'e geri dönmek istedin?
Arthur karnına doğru çektiği dizlerini sallarken konuştu.
''Ben aslında 2011'e dönmek istemedim. Kai'nin ünlü olmadığını zamana dönüp bana aşık olmasını dilemiştim.''
''Aşk mı?''
Kaşlarını bana kaldırıp döndü.
''Ahh yapma. 3.kurbanın dileği sadece aşk mıydı?''
Kai'ye ve bana baktıktan sonra ortamı yumuşatmak için konuyu değiştirdi.
''Büyükbabam bir erkek çocuğu dilemişti''
''Peki dileği kabul oldu mu?''
Kai uzaklara dalıp giden Arthur'un dizine elini koydu.
''Evet. Oğlunun doğduğu gün öldü.''
Ortama birden sessizlik hakim oldu. Herkesin bakışları yere sabitlendi. Kısa süre süren sessizliği tekrar Arthur bozdu.
''Zaman geliyor. Size kurtuluş yolunu anlatmam lazım.''
İkimizde heyecanla kafamızı kaldırdık. Kai saate bakarak konuştu.
''Ne zamanı?''
Arthur karnına çektiği dizini yere uzattı. Saate tekrar baktıktan sonra bize döndü.
''Ruhlarınızı bağlamak zorundayız.''
Sanırım duymak isteyeceğim en son cümle buydu. Duyar duymaz gözümün önünde Kai'nin dolunayın karşısında yere yığıldığı görüntü geldi. Kafamı sağa sola çevirmeye başladım. Ellerimi yere koyup güç aldıktan sonra ayağa kalktım.
''Ne? Sen neden bahsediyorsun? Bunun sonunda ne olacağını bilmediğimizi mi sanıyorsun? Hayır. Hayır bunun imkanı yok.''
Sitemlerime karşılık Kai ve Arthur'da ayağa kalktı.
''Görkem. Buradan kurtulmanın tek yolu bu. Bu büyüyü bozmamız için ruhlarınızın birbirine bağlanması lazım.''
''SANA BUNU ASLA YAPMAYACAĞIMI SÖYLEDİM''
Önümde duran Arthur'un omuzlarını bir kaç darbeyle ittirip geri adım atmasını sağladım. Kai ise arkadan beni tutup ona vurmamam için geri çekiyordu.
''DOKUNMA BANA! ÇEK ELLERİNİ ÜZERİMDEN''
Kai'nin bellerime doladığı ellerini sıkarak geri savurdum.
''Sen duymuyor musun? Ne dediğini duymuyor musun? Hayır desene ona! Hayır yapmayacağım desene!''
Bu sefer karşımda tek kelime etmeden duran Kai'nin üzerine yürümeye başladım.
''Sakin ol. Daha ne olacağını bile anlatmadı. Ona güvenmekten başka şansımız yok.''
''S****m güvenini. Seninle ruhumu birleştirmeyeceğim. Öleceğimi bilsemde, şuan burda geberip gitsemde bunu yapmayacağım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Full Moon
Fantasy''Dolunay gecesi tuttuğum o dileğin hayatımı baştan sona değiştiriceğini bilemezdim..’’ ‘’5 kişiden biri olduğumu öğrendiğimde hiçbir şey yapamadım..’’ ‘’Her şey için özür dilerim. Seni buraya sürüklediğim için özür dilerim Kim Jongin..’’ ‘’Senden t...