Telefona gözlerimi kırpmadan uzun bir süre baktıktan sonra çaprazımda duran aynaya doğru yürüdüm.
''Hiç değişmemişim yüzüm, yüzüm hala aynı.''
Kendimi uzun bir süre inceledikten sonra ne olduğunu anlamayan Kai’ye baktım.
‘’Kai.. Sen.. Aynaya bakmalısın..’’
Korkak adımlarla aynaya doğru yürümeye başladı. Aynanın yanı başına geldiğinde ise gözlerini kendinden alamadı. Ellerini suratına götürdü ve elmacık kemiklerinden başlayarak suratının her milimini inceledi.
Hiç bir şey yapamayıp onun kendini incelemesine eşlik ettim.
''Ne oluyor. Bana b-bana ne olduğunu anlat. Kimsin sen? Ben neden.. neden böyle görünüyorum?''
''Bak. Biliyorum deli olduğumu düşüneceksin''
''Sen neden bahsediyorsun. Ben.. ben değişmişim.. Büyümüşüm. Sadece 1 gecede. Bundan büyük delilik olabilir mi?''
Sitemli bir sesle odada daireler çizip yürümeye başladı. Yerde duran bir kaç parça eşyaya tekme attıktan sonra yatağına oturdu. Ellerini kafasında birleştirdikten sonra kafasını kaldırıp bana baktı.
''Aklımı yiyeceğim. Bana sadece ne olduğunu anlat. Sana deli demeyeceğim. Sadece anlat.''
Bir süreliğine yaşadığım şoku bırakıp dilediğim hayale baktım. Bana sitemli bir ses tonuyla bağıran, karşımda duran, dünyanın en güzel dileğine bakışlarımı kitledim. Gülümsemek istedim, ''teşekkürler'' diye bağırmak istedim. Kendime vurmak istedim, yaşadığım şeye karşı vereceğim tepkiyi tartmak istedim. Ama yapabildiğim tek şey ona bakıp bir kaç şey zırvalamak oldu.
''Ben bir dilek diledim. Dün gece dolunay günüydü. 1000 senede 1 gelen bir gün. Bana tüm dileklerimin gerçekleşeceğini söylediler.''
Yerinden kalkıp tekrar odanın içinde yürümeye başladı.
''Anlamıyorum. Tüm bunlarda ne demek. Neden bu haldeyim.''
''Sana en başından anlatacağım her şeyi. Lütfen oturup beni dinle.''
Hafifçe kafa salladı ve yerine oturdu. Tekrar bakmaya cesaret edemediğim bakışlarını bakışlarıma dikti.
''Ben dileğimde senin çıkış öncesi zamanlarına dönmek istedim. Bu dileği 9 Mart 2015'te diledim.''
Gözleri olduğundan 100000 kat daha fazla büyüdü. Suratını ekşitip kafasını anlamıyorum şeklinde salladı.
''Sana yemin ederim yalan söylemiyorum. Şuan SM'de stajerlik görmüyor musun? Seneye çıkış yapacaksınız. 12 kişisiniz değil mi? Lideriniz Suho. Imm Taemin! SHINee'de ki Taemin çok yakın arkadaşın öyle değil mi? Beraber pratik yapıyorsunuz. Sen grubun dansçısısın. Baekhyun, Kyungsoo ve Chen'de solist''
Elleri sabitlediği bacağının üstünden kayıp gitti. Nefes bile almadan bana bakmaya devam etti.
''Exo-K ve Exo-M olarak 2'ye ayrılacaksınız. Sen, Chanyeol, Sehun, Suho, Baekhyun ve Kyungsoo Exo-K'de olacaksınız, Lay, Kris, Xiumin, Chen, Luhan ve Tao'da Exo-M'de. Teaser! Ah evet teaserlarla ilk tanıtılan sen olacak-''
Eliyle işaret yapıp sözümü kesti.
''Bu kadar yeter. Kimsin sen? Sasaeng? Falcı? Büyücü?''
''Ne? Daha E'si bile ortaya çıkmamış grubun nasıl sasaengi olabilirim? Büyücü mü? Büyücü olsam neden burada olayım! Bak bana inanacağına söz verdin. Şuan böyle görünmenin sebebi.. Ben böyle istemiştim. Her şeyin değişmesini ama bizim değişmememizi!''
''Git evimden''
Kolumdan tuttu ve beni odasından dışarı çıkardı.
Şiddetlice kapanan kapı sesinin ardından Kai'nin evinin önünde kalakaldım. 2 sene Kore'de kalmış olmama rağmen bulunduğum bu bölge hakkında hiç bir fikrim yoktu. Üstelik ne telefonum ne de param vardı. Beynim durmuştu. Hiç bir şey düşünemiyordum. 1 gecede 4 sene geriye gitmiştim ve işin kötüsü 2011 senesinde ne yaptığıma nerde olduğuma dair hiç bir fikrim yoktu.
Kapının önünden caddeye doğru yürümeye başladım. Bir anda aklıma Min Jee'ye ulaşabileceğim geldi.
''Şey affedersiniz. Ben çantamı kaybettim. Yakın bir arkadaşımı aramam lazım. Telefonunuzu kullanabilir miyim acaba?''
''Ah tabiki''
''Min Jee-ah! Min Jee-ah dileğim kabul oldu!''
''Ne? Sen de kimsin?''
''Min Jee Görkem ben. Ev arkadaşın. Seul'de 1 sened-''
dıt..dıt..dıt..dıt..
Telefon kulağımdan çektiğimde olayın ciddiyetinin farkına varmıştım. Kai ve ben hariç her şey değişsin dediğim için Min Jee beni hatırlamıyordu. Buradaki arkadaşlarımın hiç biri beni hatırlamayacaktı. Hatta annem.. Annem bile benim burada olduğumu..
''Hey! Sen''
Yolun ortasında dikilip değişen ve garip giyinen insanlara bakarken Kai'nin sesini duydum.
''Burada ne yapıyorsun?''
''Ben.. Benim gidecek yerim yok''
''Takip et beni''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Full Moon
Fantasy''Dolunay gecesi tuttuğum o dileğin hayatımı baştan sona değiştiriceğini bilemezdim..’’ ‘’5 kişiden biri olduğumu öğrendiğimde hiçbir şey yapamadım..’’ ‘’Her şey için özür dilerim. Seni buraya sürüklediğim için özür dilerim Kim Jongin..’’ ‘’Senden t...