Bir an için kimse kımıldamadı. Sonra Chuck, korku filminden bir sahne gibi duran kısma doğru flaş tutarak yürümeye başladı. "Geride kalın!" diye uyardı kızları.
Eğildi ve sonra hızlıca tekrar ayaklandı.Sesi titrerken "Bu bir kadın." dedi. "Sanırım bıçaklanmış."
"Bıçak mı?" dedi Jade çığlık atarak.
"Arabaya geri dönün!" dedi Chuck. "Buraya birisi girmiş olmalı. Hala içeride olabilir."
Deena hayatında hiç bu kadar korkmamıştı. Bacakları pişmiş spagetti gibi olmuştu. "Hadi," dedi fısıldayarak.
"Jade, Chuck, çıkalım artık buradan!"
"Siz ikiniz devam edin," dedi Chuck."Telefon bulmak zorundayım."
"Hadi başka bir yerden arayalım." dedi Jade.
Chuck "Zamanımız olmayabilir!" dedi. "Bu kadının ambulansa ihtiyacı var." Duvara uzandı ve bir düğmeye bastı. Aniden yanan ışık şaşırtıcı olmuştu ve Deena görebilmek için birkaç kez gözlerini kırmak zorunda kaldı. Jade ile Deena dikkatli adımlarla oturma odasına doğru ilerlerken Deena aniden baygınlık hissetti.
Kadın şimdi onun karnının üzerindeydi. Hemen yanında kocaman, kanla kaplı bir bıçak duruyordu.
"Hayır!" dedi Jade. İstemeden Deena'nın eline sarıldı.
Deena kadına bakmaktan kaçınarak salona bir göz attı. Lambalar ve kül tablaları kırılıp yere saçılmıştı. Koltuğun bir kısmı yırtılmış ve içindekiler dışarı çıkmıştı. Resimler duvardan sökülmüş ve diğer döküntü yığınının üstüne fırlatılmıştı.
Chuck bir masanın üstüne eğilip telefonu aldı ve numarayı çevirdi.
"Merhaba," dedi. "Bir şeyi rapor et-"
Lafını bitiremedim arkasındaki merdivenden gürültülü ayak sesleri duydu."Burada biri var." dedi Jade ağlayarak.
Yeşil ceketli ve siyah kar maskeli, cüsseli bir adam belirdi merdivende. Elinde bir bijon anahtarı vardı.
"Burada ne arıyorsunuz?" diye gürledi boğuk sesiyle.
"Onu sen bıçakladın!" dedi Chuck. "İçeri zorla girdin ve onu bıçakladın. Bundan kaçamazsın."
"Telefonu bırak," dedi adam. Sesinde ürpertici bir sakinlik vardı. Kalan birkaç basamağı hızlıca atladı, bijon anahtarını önde tutuyordu, Deena ve Jade korkuyla izlerken Chuck'ın yanına doğru ilerlediler.
"Chuck!" diye çığlık attı Deena. "Dikkat et!" Chuck yana doğru atılırken anahtar kafasını sıyırıp geçti. Gözleri odada gezindi ve yerde yatan kadında durdu. Öne doğru atıldığında adam arkasındaydı. Chuck hızlıca bıçağı kaptı ve adama doğrulttu. "Geri dur bayım!" dedi.
Yabancı adam bir anlığına durdu. Yavaşça başını salladı. "O bıçağı kullanamazsın." dedi. "İndirsen iyi edersin."
"Kaçın, kızlar!" diye bağırdı Chuck.
Deena ve Jade hızlıca maskeli adamı geçip ön kapının dışına çıktılar. Chuck ağır ve kanlı bıçağı adama doğru tutmaya devam etti.
Adam boğuk sesi ile tekrar etti. "Bıçağı yere indir."
"Onu asla kullanamayacaksın."
Eldivenli elini bıçağı alacakmış gibi uzattı. Chuck ön kapıya doğru sıçradı. Kapıya ulaştığında bıçağı maskeli adama doğru kaldırdı. Davetsiz misafirin kafasının üzerinden geçen bıçak duvara çarpıp yere düştü.Chuck kapıdan hızlıca çıktı ve üçü canları pahasına koşmaya başladılar.
"Çabuk, binin." diye bağırdı Chuck. Kızları arka koltuğa doğru itti ve dolaşıp ön koltuğa oturdu.
"Deena, anahtarlar!" diye bağırdı bu sefer. Deena çılgınca ceplerini yokladı. Ay ışığında maskeli adamın yolda tökezleyerek yürüdüğünü görebiliyorlardı.
Deena hatırladığında adam onlara doğru geliyordu."Hala kontaktalar!"
Chuck kontağı çevirip gaza bastı. Araba kaldırımdan uzaklaştı. Sokağın sonuna varana dek ayağını gazdan çekmedi.
Jade "Chuck!" diye ağladı. "Arabasına biniyor, çabuk ol!"
Deena dönüp baktı ve eski tip sedana binen adamı gördü. Chuck, Civic'i tersine döndürdü. "Sıkı tutunun!" diye bağırdı. Geldikleri yerin tersine doğru gaza bastı. Yabancı adam yoldan çıktı ve arkalarından takip etmeye başladı.
Chuck gazı köklemeye devam etti. Karanlık evleri geride bırakıp, sokaktan çıkana dek. Çok sonra Deena onlara güneyden yaklaşan büyük kamyonun ışıklarını gördü. "Dikkat et!" diye bağırdı.
Chuck direksiyona sert bir şekilde asıldı ve Honda'nın arka kısmı kontrolden çıkarak savruldu. Kamyon onları sıyırıp geçerken kornası çalıyordu. Küçük araba hala savrulmaktaydı.
"Dikkat et, çukura gireceğiz." diye bağırdı Deena.
Ama her nasıl olduysa Chuck kontrolü sağladı. Rahatlayarak nefes alırken arabayı döndürdü ve Mill yoluna doğru gaza bastı.
"Bizi hala takip ediyor!"dedi Jade çığlık atarak. "Daha hızlı!"
"Hangi yol?"diye bağırdı Chuck.
"Sola dön!"dedi Deena ağlar gibi. İtiraz eder gibi cıyaklayan tekerler Kanyon yoluna doğru döndü. Maskeli adamın farları hala arkalarındaydı. "Sağa dön!" diye çığlık attı Deena. "Şimdi de sol!"
Küçük araba güçlükle döndü. Deena bir an arabanın parçalara ayrılacağını sandı. Yolda büyük bir boşluğa girdiklerinde Deena'nın kafası tavana çarptı. Dengesini geri toparlayamadan Chuck arabayı tekrar döndürdü ve toprak yola girdi.
"Onu kaybettik mi?"diye ağladı Jade. Sesi zayıf çıkıyordu.
Chuck dikiz aynasına sert bir bakış atarken "Sanırım." dedi.
"Hadi eve gidelim,"dedi Deena. Yorgun hissediyordu. "Orada güvende oluruz."
Chuck arabayı Park yoluna döndürdü ve sonunda North Hills'in Martinsonlar'ın yaşadığı kısmına geldiler.
Daire şeklindeki yolda durduklarında ve Chuck motoru kapattığında üç genç derin bir nefes aldı.Sonra ciyaklar gibi bir fren sesi duydular ve bir arabanın eve doğru kükrer gibi geldi. Deena sırtında bir ürperti hissederken yolun aşağısına baktı ve yaklaşan farları gördü.
"Olamaz!"diye bağırdı Chuck. "Bu, o!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANLIŞ NUMARA - Türkçe Çeviri
HorreurBir şaka olarak başladı. Ve cinayetle sonuçlandı. Rl Stine'in Fear Street serisinden bir kitap olan "The Wrong Number" çevirisi. Tür: Korku/Gerilim