Havaalanına doğru yol alırlarken Deena hem gergin hem de heyecanlı hissediyordu. Uzun zamandır kayıp olan ağabeyinin evde olması fikrini sevmeye başlamıştı. Hatta onu arkadaşlarıyla tanıştırmak gibi önemli avantajları olduğunu fark etmişti. Sonra Chuck'ın nasıl bir bela olduğu geldi aklına. Midesinde değişik bir şeyler hissetti. İşler istediği gibi gitmeyebilirdi.
Babası da gerçekten gergin görünüyordu. Ondan daha gergin. "Ona karşı arkadaş canlısı ol Deena." dedi babası. "Biraz zaman tanıyalım. Unutma ki o büyük bir şehirde büyüdü ve küçük kasaba dostluğuna alışkın değil."
"Doğru." dedi Deena. Muhtemelen bir avuç köylü diye düşünecek diye düşündü.
...Onun Chuck'a olan ilk izlenimi umut vericiydi. Ve en son gördüğünde Chuck 10 yaşındaydı. Baya büyümüştü. Boyu uzamıştı ve dar kıyafetlerinin içinde gerilmiş kasları belli oluyordu. Saçları epey gürdü ve gözleri şaşırtıcı derecede maviydi. Deena emindi, Jade onun hakkında çok iyi şeyler düşünecekti. Ama biraz yakınlaşınca tüm Amerikalı yakışıklı erkeklerde olduğu gibi onda da tuhaf bir şeylerin olduğunu gördü.
Yüzünde bir ifade vardı. Deena ne olduğundan emin değildi. Kaşlarını çatmakla, alay eder gibi bakmanın karışımı bir şey. Şaşkınlık olabilir miydi? Deena meraklandı.
Deena'nın babası Chuck'a sıkması için elini uzattığında, Chuck görmemiş gibi davrandı. Bay Martinson telaşlı görünüyordu ve yüzünde belli belirsiz bir gülümseme vardı. "Chuck hatırlıyorsundur, kız kardeşin Deena."
Chuck ona Deena sanki bir karakurbağası ya da ona benzer bir canlıymış gibi baktı. "Selam velet." dedi.
Velet? Deena biliyordu, bu yıl korkunç geçecekti. Chuck bir anlığına gülümsedi. Onu tamamen başka biri gibi gösteren aptal ve dengesiz bir gülümsemeydi bu. Deena gergin bir şekilde geri gülümsedi. Sırada neyin beklediğini merak ediyordu.
Eve dönüş kafa karıştırıcıydı. Deena arka tarafa oturdu ve babası ile Chuck'ın sohbetini dinledi.
"Buraya resmen sürüldüm. Central High lisesine geri alınmamam için bir neden göremiyorum."
"Çünkü seni asla kabul etmezler." dedi Bay Martinson. "Bildiğin gibi annen ve ben defalarca konuştuk." İlk kez Deena'nın babasının sesi biraz bıkkın ve belki biraz da sinirli çıkmıştı. Deena, Chuck'ın okuldan neden atıldığı ile ilgili daha fazla şey öğrenmeyi umuyordu.
Babası konuşmaya başladı. "Seni aydınlatmak isterim." Fakat gıcırdayan fren ve lastiklerin sesi sözünü kesti.
Deena kaza sesiyle birlikte çığlık attı. Cam kırılma sesi duymuştu. Sonra bir çarpmış sesi daha. Korna sesi yükseldi. Bir tane daha. Birisi çığlık attı.
Lastikler daha fazla gıcırdadı. Deena ellerini kulaklarına kapadı.Bay Martinson'ın ağzı açılmıştı, yüzünde dehşet dolu bir ifade vardı. Frene bastı. Onun bronz BMW'si diğer arabaların kargaşasına doğru kaydı. Önlerindeki arabaya çarpmalarına çok az bir mesafe kala durdu. Hemen arkasından Deena daha çok kayma sesi duydu. "Çıkın!" dedi Bay Martinson. "Arabanın dışı daha güvenli olacaktır."
Deena ve Chuck arabadan atlayıp, diğer araba yığınlarından uzaklaştılar. Yukarıda, gökyüzünde bir milyon yıldız parlıyordu. Chuck sıkışan trafiğin önünde biriken kalabalığa doğru koştu. Deena onu merakla takip etti.
"Hey! Geri gelin. diye bağırdı babası. Chuck onu görmezden gelerek koşmaya devam etti. Deena tereddüt ederek babasına baktı ve sonra Chuck'ın peşinden gitti.
Araç karmaşasının başında kırmızı bir plymouth yamulmuş şekilde duruyordu. Motorundan dumanlar yükseliyordu. Deena ve Chuck olanları izlerken, arabanın tepesi alev aldı ve alev kapılara doğru indi.
"Bakın!" diye bağırdı birisi. "Alev aldı." Kalabalık gerilemeye başladı. Deena gittikçe harlanan ateşi dehşetle izledi. Ve geriye doğru adımladı, arabadan uzaklaşabildiği kadar uzaklaştı. O esnada Chuck'ın onunla olmadığını fark etti. Chuck kalabağın önünde durmuş, hipnotize olmuş gibi alevleri izliyordu.
Kalabalığın arasından iç yakan bir çığlık duyuldu. "Tuffy içeride!"
Deena arkasına dönüp baktı, genç bir çocuk kanayan kafasına havlu bastırıyordu. "Tuffy!"
"Onu kurtarın!" Alevler gittikçe artırıyordu.Bir başkası "Arabada bir köpek var." diye bağırdı. Şimdi Deena arka penceredeki siyah beyaz köpeğin yüzünü gördü. Köpek aşağı yukarı zıplarken, histerik bir şekilde havlıyordu.
Birisi aniden kalabalığı yarıp yanan plymoutha doğru koşmaya başladı.
Kalabalıktan birisi "Hayır!" diye bağırdı. "Patlayacak!"
Koşan her kimse durmadı. Sonra da dumanların arasında kayboldu. Deena bu kişinin Chuck olduğunu fark ettiğinde dehşete kapıldı.
"Chuck, Chuck, geri gel!" diye çığlık attı.
Ama geç kalmıştı.
Araba kırmızı ve turuncu alevler çıkararak bir anda patladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANLIŞ NUMARA - Türkçe Çeviri
KorkuBir şaka olarak başladı. Ve cinayetle sonuçlandı. Rl Stine'in Fear Street serisinden bir kitap olan "The Wrong Number" çevirisi. Tür: Korku/Gerilim