Bir sonraki gün Deena zar zor sınıfta duruyordu.
Tüm sabah maskeli adamın uyarısını kulağında duydu. Adamın tuttuğu yeri omzunda hissediyordu.Neden bizi öldürmedi diye merak ediyordu. Neden yapsındı ki? Kendi sorusunu kendisi cevapladı. Cumartesi günü ortadan kaybolacaktı o ve Chuck onun suçunun cezasını çekecekti.
Yemekten önce Deena dolabına gitti. Açmak için zorladı, kolunun altındaki kitapları düşürdü. Onları almak için eğildiğinde çantası düştü. İçindekiler yere saçılmıştı.
"Yardım ister misin?"dedi tanıdık bir ses.
Deena, Rob Morell'a baktı, arkadaşça gülümseyen Rob Morell. Teşekkür etmek için fazla kızgın ve yorgundu. Ama Rob bunu aldırmışa benzemiyordu. Öne eğildi ve onun eşyalarını toplamasına yardım etti. Okuldan sonra kola içmeyi teklif etti.
Deena yine ağlamak üzereymiş gibi hissediyordu. "Teşekkürler Rob, ama yapmam gereken bazı şeyler var."dedi.
Rob hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyordu, sonra çabalayarak "Peki, başka zamana."dedi ve oradan ayrıldı.
Deena onun gitmesini izlerken korkunç hissediyordu ama ona ne yapması gerektiğini nasıl söyleyebilirdi ki? Ona hapisteki kardeşini görmeye gideceğini nasıl söyleyecekti? İşlemediği bir cinayetten yargılanacak olan zavallı kardeşini..
Binadan çıktığında suçlu hissediyordu. Chuck'ı görmeye daha önceden gitmeliydi ama kendine gelememişti. Onu o korkunç yerde görmek istemiyordu. Ona ne söyleyeceğini bilmiyordu. Ama Chuck onu istemişti. Başka seçeneği yoktu. Sinirlerine hakim olup onunla yüzleşmeliydi. Ona polisin hiçbir söylenilene aldırmadığını ve dedektiflik yapmakta nasıl afalladıklarını anlatmalıydı.
...
Ağır, metal kapı arkasından kapanırken Deena içeri zıpladı. Kalbi hızlıca çarpmaya başlamıştı. Uzun koridor boyunca gardiyani takip etti. Kilitlenmek üzere buradan geçen insanlarla aynı yoldan yürüyordu.
Koridor iki metal kapıya daha açılıyordu, sonra da neredeyse boş ve floresanla aydınlatılmış geniş bir odaya.
"Lütfen buraya oturun."dedi gardiyan. Kardeşini birazdan getirirler." Deena'ya büyük, içten bir gülümseme sundu. Deena ise ona sadece baktı. Böyle bir yerde insan ne kadar neşeli olabilirdi ki?
Gardiyan giderek onu yalnız bıraktı. Oda karanlık ve penceresizdi. Merkezi uzun bir sehpa ile bölünmüştü. Sehpadan tavana kadar, ziyaretçi ve mahkumların birbirlerine dokunmamaları için uzatılmış tel bir perde vardı.
Genç bir kadın, odanın en uzak ucunda kambur bir şekilde oturdu. Elindeki mendile ağlıyordu. Deena onun kiminle konuştuğuna göremiyordu ama çok az da olsa duyabiliyordu. Bir adamla konuşuyordu. Deena bacaklarını sallıyordu. Odanın ziyaretçi kısmında oturuyordu. Daha önce böyle loş ve sıkıntı verici bir yerde bulunmamıştı ve şu anda da bulunmak istediğinden emin değildi.
Chuck nasıldır acaba diye düşündü. Değişmiş miydi?
Farklı davranır mıydı? Belki. Gergin hissediyordu. Kaçabilmeyi dilemişti.Sonsuz dakikalardan sonra Chuck, gardiyanlar eşliğinde odanın diğer kısmına getirildi. Üzerinde açık mavi, pamuklu bir tişört ve kalın tulum vardı. Deena onun çok zayıf ve solgun göründüğünü düşündü.
Chuck, başta Deena'yı görmedi ama gördüğünde gardiyanı ittirip ona doğru koşarak geldi. "Deena--"
Deena ayağa kalkıp ona selam verdi.
"Dur orada!"diye bağırdı gardiyan. "Kuralları biliyorsun."
Chuck camın hemen birkaç cm önünde durdu ve mahkumlar için tedarik edilmiş katlanır iskemlenin üzerine düştü. "Daha fazla hızlı hareket yok, duydun mu?"diye uyardı gardiyan. Kollarını göğsünde birleştirdi ve ikisine baktı.
"Chuck, selam."dedi Deena, rahat değildi. Kendini onun gözlerine bakmaya zorluyordu. Chuck'ın gözleri kızarıp, sulanmıştı.
"Beni buradan çıkarmak zorundasın."dedi fısıldayarak.
"Huh?"dedi Deena, duyduğundan emin olamamıştı.
"Bunu kaldıramam Deena. Gerçekten yapamam. Aklımı kaçıracağım." Gözlerini kapattı ve anlını cama dayadı.
"Geride dur!"dedi gardiyan, kollarını çözüp Chuck'a bir adım attı.
"Üzgünüm."dedi Chuck ve gardiyan durdu.
"Bir daha uyarırsam hücreye dönersin."dedi gardiyan.
"Burası korkunç."dedi Chuck sesini alçaltarak. "Buradakilerin çoğu suçlu. Gerçek suçlular. Hırsızlar ve uyuşturucu tacirleri. Ailesini bir parkta duran karavanın içinde öldürmekle gurur duyan bir adam var."
Deena ona bir bakış attı, gözyaşlarını tutmaya çalıştı. "Bu çok korkunç."demeye çalıştı.
"Buradan çıkmak zorundayım. Zorundayım! Bunun benim başıma geldiğine inanmıyorum. Bu hiç adil değil!"
"Babamın avukatı seni yakında buradan çıkaracak. Suçlamaları kasıtsız öldürmeye çevirecek."dedi Deena. Ama bu ona bile saçma geldi.
"Yakında olmayacak."dedi Chuck ağlayarak. "Şimdi çıkmalıyım!"
"Jade ve ben yardım etmeye çalışıyoruz."
İlk kez Chuck'ın yüzünde bir aydınlanma belirdi. "Jade nasıl?"
"Senin için endişeleniyor."
"Ne tesadüf."dedi. Suratı asılmıştı.
"Jade ve ben bazı şeyler bulduk."dedi Deena fısıldayarak.
"Son iki dakika,"dedi gardiyan konuşmalarını bölerek. Yakın olan duvardaki geniş saate bakıyordu.
Deena, Farberson hakkında buldukları uçak biletini ve Bayan Morrison'ın evine yaptıkları ziyareti ona anlattı.
"Oha!"dedi Chuck. "Siz ikiniz gerçekten bir yol bulmuşsunuz. Benim için bunu yaptığınıza inanamıyorum."
"Yani, sen benim kardeşimsin."dedi Deena. "Ek olarak Jade ve ben de buna dahiliz."
"Evet, ama parmaklıklar ardında olan siz değilsiniz."dedi acı bir şekilde. "Eğer dışarıda olan ben olsaydım, Korku Sokağı'na gidip Farberson'ın evine girerdim ve bir kanıt bulana dek etrafı arardım."
"Tamam."deedi Deena.
"Ne? Tamam ne demek?"dedi Chuck. Kafası karışmıştı.
"Jade ve ben onun evine gideceğiz."
"Hayır, bekle! Bunu siz yapın diye söylemedim. Dedim ki eğer ben dışarıda olsaydım bunu yapardım."
"Pekala, dışarıda olan biziz, sen değil. Bu yüzden biz-"
"Asla!"dedi Chuck bağırarak. "Asla! Çok tehlikeli. O adam bir katil. Asla! Oraya gitmenize izin vermem." Ayaklandı ve ellerini cama dayadı.
"Hey-"diye bağırdı gardiyan.
"Gideceğiz, bizi durduramazsın."diye belirtti Deena. "Onun suçlu olduğunu kanıtlamak için bir tek yarınımız var."
"Asla! Bunu yapmanıza izin vermem."diye bağırdı Chuck. "Asla!"
"Seni uyardım."dedi gardiyan ve hızlıca harekete geçti. Chuck'ı iki eliyle yakaladı ve camdan uzaklaştırdı.
"Bırak beni!" Chuck sinirle bağırdı ve gardiyanın ellerinden kurtulmaya çalıştı. "Korku Sokağı'na gitmenizi istemiyorum."diye bağırdı Deena'ya.
Gardiyan onu arkasından yakaladı ve üzerine güç uygulamaya başladı. "Kabalaşmak zorunda mıyım velet?"
"Beni bırak!" Chuck sinirden köpürüyordu.
Deena buna daha fazla katlanamadı. Kalktı ve diğer yöne döndü. Diğer gardiyan aniden önüne çıktı ve odadan çıkması için ona eşlik etti. Kapı kapandığında bile Deena, Chuck'ın bağırdığını duyabiliyordu. O, gardiyan ile itişip kakışıyordu.
"Deena! Deena--Beni duydun mu?"
Arkasından bağırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANLIŞ NUMARA - Türkçe Çeviri
HorreurBir şaka olarak başladı. Ve cinayetle sonuçlandı. Rl Stine'in Fear Street serisinden bir kitap olan "The Wrong Number" çevirisi. Tür: Korku/Gerilim