Kızlar ayakta dururken zar zor nefes alıyorlardı. Birinin etrafta yürüdüğünü duyabiliyorlardı ve sonra alt katın ışığı aniden parlayarak yandı.
"Bir şeyler yapmamız lazım."dedi Jade en sonunda fısıldayarak.
"Ne gibi?"dedi Deena. "Tek yapabileceğimiz şey beklemek. Belki bir şey almaya gelmiştir." Gergin bir şekilde belindeki mektuba dokundu.
İhtiyaçları olan kanıt buydu-Chuck'ı kurtarmak için gereken kanıttı. Bir şekilde bunu polise götürmeleri gerekiyordu.
Ama buradan ayrılabilecekler miydi?
Bay Farberson'ın alt katta mutfağa doğru yürüdüğünü duyabiliyorlardı."Ya temelli geldiyse?"dedi Jade. Deena'nın korkularının bir ekosu gibiydi. "Belki restoran kapanmıştır ya da hasta olmuştur."
"O zaman uyuyana kadar beklememiz gerek."dedi Deena. "Burada olduğumuzu anlamaz. Yağmurluklarımızı giyelim, ne olur ne olmaz kaçmak zorunda kalabiliriz."
Jade olabildiğince sessiz olmaya çalışarak ikisinin yağmurluklarını masanın arkasındaki sandalyeden, bıraktıkları yerden aldı. Geri dönerken ayağı gıcırdayan bir tahtaya değdi ve kızlar nefeslerini tuttular. Ama aşağıdan bir tepki gelmemişti.
"Annem beni öldürecek."dedi Jade fısıldayarak, sarı yağmurluğu içinde mücadele ediyordu. "Saat 10 da evde olacağımı söylemiştim."
"Şu an en büyük problemimiz annen değil Jade."dedi Deena fısıldayarak. Kızlar dikkatli bir şekilde çekyatın üzerine otuurdular ve beklediler. Ve beklediler. Dakikalar birer saat gibi geliyordu. Oda serin olmasına rağmen yağmurlukların içinde sıcaklamışlardı. Deena'nın sırtından bir damla ter aktı.
Keşke evden çıkmanın başka bir yolu olsaydı.
Deena, Bay Farberson şu an ne yapıyor diye merak etti. Uzun zamandır ses çıkmamıştı.
"Dayanamıyorum."diye fısıldadı Jade aniden. "Bir bakıp geleceğim. Belki Bay Farberson aşağıda bile değildir."
Deena itiraz edemen Jade koridora atladı. Birkaç dakika sonra geri geldi. Hafif ışıkta yüzü çok endişeli görünüyordu. "Koltukta uyuyor."dedi. "Horluyor."
Deena derin bir nefes aldı. "Belki onu geçip gidebiliriz."dedi. "Sence?"
Jade onayladı. Kızlar büyük bir hava yuttu. Sonra ayakucunda koridorun aşağısından merdivene yürüdüler. Ahşap parkeler çok eskiydi ve her adımlarında Deena'ya ambulans gibi gelen bir sesle gıcırdıyordu.
Merdivenin başına ulaştılar. Aşağıdan Bay Farberson'ın kısık horlamaları duyuluyordu.
Merdivenleri inmeye başladığında Jade, Deena'nın arkasındaydı. Şimdi Deena, Bay Farberson'ın koltuğa yaslanmış başının arka tarafını görebiliyordu.
Bir adım daha attı.
Ve horlama durdu.Bay Farberson homurdanarak kalktı ve gerindi. Sesli bir şekilde esnedi ve tekrar arkasına yaslandı.
Deena ve Jade dondu. Sonra olabildiğince sessiz adımlarla arkalarına dönüp yukarı çıkmaya başladılar. Odaya gelene kadar Deena titremişti.
O ofise geri geçtiğinde Jade onu takip ediyordu. Ve metal çöp kovasına çarptılar. Kova gürültüyle yere devrildi. Neredeyse aynı anda Farberson'ın aşağıdan gürlemesi duyuldu. "Ne halt oluyor?"Deena ve Jade birbirlerine, korkudan kocaman açılmış gözlerle baktılar. Jade hızlıca dönüp kovayı yerden kaldırdı ve "Dolaba!"diye tısladı Deena'ya
Deena şimdi Bay Farberson'ın yukarıya çıkan ayak seslerini duyabiliyordu. Acele ediyor gibi değildi ama sesler ağırdı. Deena onun ne kadar kocaman olduğunu hatırladı.
Dolaba giriverdi, Jade arkasındaydı. Ceket ve tişörtlerin arkasında, olabildiğince geriye saklanmaya çalıştılar.
Ayak sesleri yakınlaştı, sonra bir klik sesi geldi ve odaya yayılan ışık dolap kapısının altından parladı.
"Merhaba?"diye geveledi Bay Farberson. "Biri mi var?"
Onun odada yürüdüğünü duydular, kendi kendine homurdanıyordu. Sonra adımları geriledi ve diğer odaları kontrol etmek için koridora çıktığını duydular.
Etrafta biraz daha dolaştı ve onun masaya yaslandığına dair bir gıcırdama sesi geldi. Bir an için hiç ses gelmedi, sonra sessizlik bozuldu.
"Hey!"dedi Farberson. "Bu su damlaları nasıl her şeye bulaştı?"
Sonra aniden koltuk kaydı ve ayak sesleri odanın diğer tarafına yöneldi.Dolabın kapısı açıldı.
Deena ışığa karşı gözlerini kırptı, bir şey göremiyordu ama sonra Bay Farberson'ın öfkeli suratının direkt ona baktığını gördü. Adamın ifadesi yavaşça değişti- yüzündeki öfke yerini zalim ve alaycı bir sırıtışa bıraktı.
"Kızlar.."dedi. "Uzak duramazdınız değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANLIŞ NUMARA - Türkçe Çeviri
HorreurBir şaka olarak başladı. Ve cinayetle sonuçlandı. Rl Stine'in Fear Street serisinden bir kitap olan "The Wrong Number" çevirisi. Tür: Korku/Gerilim