"Hey Luna!" Gitarımı elime alırken bana seslenen kişiye döndüm. Sahneye çıkacak ve üç beş saat inmeyecektim. Bu geceki planım buydu işte. Şarkı söylerken iyi hissediyordum. Herkesin hoşlandığı ve keyif aldığı şeyler vardı, benimki de buydu. Benim uyuşturucum müzikti.
"Efendim Bella?" Şimdi ise Türkiye'den buraya gelen ve iğrenç bir takma isim kullanan arkadaşım olmayan ama arkadaşım olduğunu idda eden kıza bakıyordum. Garip bir sevecenliği ve yılışıklığı vardı.
"Bu gece sende kalabilir miyim? Erkek arkadaşım ile kavga ettim de?"
"Bu gece eve gitmeyeceğim." Biri evime gelsin istemiyordum o yüzden onuda evime götürmemek için gerekirse burada kalırdım.
"Anahtarlarını versen?" Şirince gülümseyince ona dümdüz baktım. Benim evde olmadığım zamanda benim evimde mi kalmak istiyordu?
"Benim olmadığım zamanda evime böcek bile giremez Bella, o yüzden başkasına git." Daha mekan açılmamış olduğu için onunla duyulabilecek şekilde konuşabiliyordum. Tabi bizi anlayan kimse yoktu. Çünkü o benimle Türkçe konuştuğu için cevabıda aynı dilde alıyordu.
"Ah, peki öyleyse. Görüşürüz" Üzülür gibi bir ifadesi vardı ama umurumda değildi. Çünkü evime kimseyi götürmezdim. Hemde kimseyi. Bu sebeplede o giderken hiç tereddütte kalmadım.
Sahnedeki tek sandalyeye oturdum ve gitarımı elime alarak akordunu kontrol ettim. Yine biri dokunmuştu işte.
"Hangi sikik her gece bu gitara dokunarak akordunun canına okuyor!?" Sinirden bağırdığımda kimseden ses çıkmıyordu. Biliyordum birisi bir şeyler yapıyordu. Bir daha burada bırakmayacak, gerekirse omuzum kopsa dahi eve götürecektim.
"Bu kadar agresif olmak yerine teklifimi kabul etseydin rahatlardın bence?." Hafifçe sesin geldiği tarafa bakışlarımı çevirdiğimde dün geceki kediyi görmüştüm.
"Ah agresifliğimin sebebi o değil ama eğer sen telifimi kabul etseydin işler farklı olabilirdi" bakışlarımı ondan çekerek gitarıma odaklandım. Ya da odaklanmaya çalıştım.
"Teklifimi kabul etmediğin için teşekkür etmeye gelmiştim aslında"
"Öyleyse ettin farz ediyorum. Şimdi gidebilirsin" elimle gitmesini işaret ettiğimde ağır bir hıhlama duydum. Bu dalga geçer gibi bi tınıya sahipti.
"Bu gece buradayım. Dün yatağımı kirletmediğin için sağ ol. Senin yerine yatağımı süsleyen birisiyleydim" Söyledikleri sırası ile kulağıma geldiğinde alaycı bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. Adi herifin tekiydi. Ekranda efendi durduklarını söylüyorlardı ama özel hayatlarında birer hayal kırıklığıydılar işte. Ona hayran olanlara gerçek yüzlerini göstermek isterdim öyle bir fırsatım olsaydı.
Gitarımın tellerinden birkaçına akordu kontrol etmek amaçlı rastgele vurduğumda bakışlarımı tamamen ona yönelttim."Küçüğüne uygun birini bulmana sevindim, ben sana fazla gelirdim zaten" dudaklarım yana doğru kıvırarak gülümsedim.
"Sana küçüğümün aslında tahmin ettiğin gibi olmadığını göstermek için sabırsızlanıyorum. Ama göreceğin kısım pek hoşuna gitmeyecek." Şimdi onun yüzünde alaycı bir ifade vardı ama bir şeyi bilmiyordu, insanların tavırlarını önemsemezdim. Yani böyle güldüğünde aşağılandığımı falan hissetmiyordum. Bakışlarımı çekmeden kafa salladım ve sonrasında işime geri döndüm. Cevap vermeye bile değer olduğunu düşünmüyordum.
Mekanın açılmasına kısa bir süre kalmıştı o yüzden sahneden inmek yerine barmene seslendim.
"Hae Chul bana bir tane viski getirebilir misin?"