Taksiye beklemesini söyleyip indiğimde ellerim titrekçe zile gitti. Ji-Yong'un kız arkadaşı olduğunu biliyordum ve çat kapı gelmemem gerektiğini de biliyordum ama şu an gidebileceğim kimsem yoktu. Lia'nın yanına gidemezdim çünkü Nova ile henüz görüşmeye hazır değildim. Bana baktığında nasıl bir ruh halinde olduğumu hemen anlayan bir çocuktu ve onu olumsuz etkilemek istemiyordum. Telefonda rol yapabiliyor olmam iyi bir şeydi.Zili çalıp yüzümü net görünür hale getirip kameraya döndüm ama kapı bir süre açılmayınca tekrar zile bastım tam o esnada onu bahçe kapısına doğru gelirken gördüm. Üzerinde sadece eşofmanı vardı üzerine bir şey giymemiş olması biraz tedirgin olmamı sağlamıştı. Yaklaştığında ıslak saçlarını görmem uygunsuz bir zamanda geldiğimi düşünmeme sebep oldu.
''Luna iyi misin?'' Kapıyı açıp karşımda dikildiğinde taksiyi işaret ettim.
''Uygun zamanda gelmedim sanırım ama taksi için paraya ihtiyacım var, bana biraz nakit verebilirsen eve dönebilirim, cüzdanım ve telefonum barda kaldı.'' Önce bakışları ile beni süzdü sonra eli ile içeri geçmemi işaret etti. İçeriden daha önce görmediğim görevlilerden birini yanına çağırıp taksicinin yanına gönderdi ve peşimden gelerek yanımda yürümeye başladı.
''İyi misin?'' eve girene kadar sesimi çıkartmadan ilerledim.
''Uygunsuz bir zamanda gelmedim değil mi?''
''Hayır Luna, şimdi neler olduğunu anlatacak mısın?'' Salondaki koltuğa kendimi bıraktığımda ayakkabılarımı çıkartmaya uğraşıyordum o da başımda dikilmiş beni izliyordu.
''Kevin bara geldi. Hemde iki kere'' önümde eğilip göz göze gelmemizi sağladı ve ellerini omuzlarıma koyarak beni kendine yaklaştırdı.
''Onu görünce ne hissettin?''
''İkisinde de kustum. Görüntüler beynimde dönüyor Ji-yong ne yapacağım, o görüntüleri def etmeyi başarmaya çok yaklaştığım anda karşıma çıkması çok acımasızca. Dayanamıyorum, sürekli aynı sahneyi yaşamak çok acı veriyor.'' göz yaşlarım benden bağımsız akıyordu. Elleri yanaklarımı bulup göz yaşlarımı sildiğinde göz temasımızı kesmeden birbirimize bakıyorduk.
''Beraber üstesinden geleceğiz.''
''Sevgilin varken olmaz Ji-yong, ayrıca seni kullanmak istemiyorum.'' Dudakları demin yaşlarımı sildiği yanağıma değdi önce, sonra yavaşça kulağıma yanaştı.
''Hiç sevgilim olmadı Luna, sen öyle düşündün bende düzeltmedim. Ayrıca beni kullanmıyorsun.'' Dudakları dudaklarımın üzerinde durdu.
''Bunu bende istediğim için yapıyoruz.'' Sözlerinin bitmesi ile ellerimi omuzlarına oradan da boynuna dolayarak onu tutkulu bir öpüşmeye sürükledim. Dudakları sanki uzun süredir tatmadığım bir tat gibi tekrar sarhoş olmamı sağlamıştı. Dudaklarımızı ayırmadan onu koltuğa çektim ve kucağındaki yerimi aldım. Hep olduğu gibi yine onu kullanıyordum ama o da bundan memnun görünüyordu. Buna nasıl başlamıştık ya da bitirmiştik bilmiyorum ama yine yapıyorduk, onu normal zamanda öpmememin asıl sebebi buydu. Dudaklarımız buluştuğunda buna sürükleniyorduk. Ama şu an bunu düşünemeyecek kadar iyi hissediyordum.
~~
Gözlerimi araladığım da midemde mutluluk hissi vardı ancak o his kalbime ulaştığında bıçak saplanmış gibi sancı hissetmemi sağlıyordu. Nefesim her seferinde kalbimin sıkışması ile kesilirken kendimi zorla yatakta doğrulttum. Sesli şekilde nefes almaya çalıştığım sırada sanırım uyuyan Ji-Young'u uyandırmıştım.
"Luna neyin var?" Endişe ile yüzüme bakarken bir karar aldım. Çünkü nefes alamamamın sebebi dün gece hissettiklerimdi. İyi hissetmiştim ama duygular farklıydı. Ben ona değer veriyordum evet, hatta başta işler farklı ilerleseydi onunla olmayı da isterdim ancak şu an bulunduğum durumda ona bunu yapamazdım. Hemde ona karşı artık o tarz duygular büyütemeyecekken yapamazdım.