İki gündür bara gitmiyordum. Sammy en sonunda gelebilirsin dediği için bu gece bara gidecektim. Gerçi onu dinlediğimden değildi de keyfim gitmek istememişti. Şimdide keyfim gitmek istiyordu. Ayakkabılarımı giydiğim için kapıda oturuyordum.
"İki gün sonra işim olduğu için gelemeyeceğim Luna, planını ona göre yaparsın." Bağcığımı bağladığımda ayaklandım.
"Tamam Lia, hallederim. Teşekkürler." Kapıdan çıktım ve motoruma binerek bara sürmeye başladım. Bu gece içecektim. Kaşımı yardığım gece de dahil olmak üzere bu güne kadar içmemiştim. Geceleri ayık olmak benlik değildi.
Barın önüne geldiğimde park ettim ve direkt içeri girerek barmeni buldum. Beni görür görmez şişeyi ve bardağı yanıma bıraktı.
"Sensiz burası mezarlık gibi." Güldüm.
"Biliyorum hayatım. Biraz içeyim de keyfini yerine getiririz." O da güldü söylediğime. Sormamıştım ama Sammy fare suratın birkaç hafta gelmeyeceğini söylemişti. Rahatsız olduğumdan değilde, onu görünce bu sefer elim kaşınabilir diye bilgi vermişti. Yani onun sağlığı için gelmese iyi ederdi.
"Selam bebiş" Bella türkçe konuşarak yanıma geldiğinde yüzümü ekşittim.
"Bir daha bebiş dersen seni içeriye aldırmam" kıkırdadı ve ellerini kaldırarak cevap verdi.
"Tamamdır" elimdeki bardağımı bitirdim ve sahneye yürümeye başladım.
"Sammy gelirse direkt sahneye gelsin." Kafası ile onayladı bende sahneye yürüdüm. Sahnemi özlemiştim. Özlediğim şeylerin kesinlikle ikinci sırasında yer alıyordu.
Gitarımı bugün getirmemiştim o yüzden sadece söyleyecektim. Arkama dönerek konuştum.
"Tony, kafana göre çal eşlik edeceğim" Elini olumlu olarak kaldırdı ve çalmaya başladı. Bende ona eşlik edecek şarkımı söyledim. İnmeden önce beş şarkı söylediğimde artık kafamın açılmasına az kaldığı için mikrofonu bırakacak masama ilerledim. Kolay sarhoş olmuyordum hatta sarhoş olmuyordum o yüzden daha fazlasına ihtiyacım vardı. Masamda oturmuş üçüncü kadehimi içiyordum ki Sammy elinde gitarı ile yanıma oturdu.
"Neden indin?"
"Sen gelene kadar kafam açıldı, yerine getirmeye çalışıyorum." Gitarı yanıma koydu.
"Hadi gel bir tane birlikte söyleyelim sonrasında kim ne isterse yapar." Onu onaylayarak peşinden ilerledim. Merdivenleri çıkıp yerimize geçtik. Arkaya işaret etti ve çocuklar çalmaya başladı.
Onun en sevdiğim şarkılarından biriydi Red. O yüzden gitarını boynuna takıp çalmaya başladığında yüzümde koca bir gülümseme oluşmuştu. ( The Rose-Red) girişi yaptığında back vokal olarak ona eşlik edecektim. Şarkının ruhu çok güzeldi en az sözleri kadar. O yüzden o söylerken onu izlemek ve hafif hafif eşlik etmekten başka bişey yapmadım. Yakın arkadaşlarımdan biri olduğu için Kırmızı olmak istiyorum kısımlarını bana bakarak söylemesi gülmeme sebep oluyordu.
Sonunda şarkı bittiğinde gitarı boynunda çıkartarak bana geldi. Bende elimdeki mikrofonu bırakarak ona baktım.
"Geçen sefer bunu söylemek istemiştim seninle ama fare yüzünden her şey bok oldu." Güldü.
"Şimdi söyledik işte dert değil güzelim" ona yaklaşıp dudaklarına öpücük kondurdum.
"Teşekkür ederim, keyfim yerine geldi" sırıtarak sahneden atladı. Bende yandaki merdivenlerden inerek masaya geçtim. Yapmam gerektiği kadarını yapmıştım. Ücretimi hak edecek kadar söylemiştim yani. Şimdi ise içmeye devam edecektim.