BÖLÜM 17|Tıpkı Aşıklar Gibi

571 27 0
                                    

Bölüm 17|Tıpkı Aşıklar Gibi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bölüm 17|Tıpkı Aşıklar Gibi

......

"Adamın kolu sıkışacak!" diye Selim'i uyardım ama o özensizce Gökhan'ı odaya çekiştirmeye devam ediyordu. Gökhan'ı hasır halının üzerine bırakınca odanın çirkinliğine yüzümü buruşturup koridora çıktım. Selim kapıyı kilitleyip anahtarı gözümün önünde salladı.

"Bu anahtarı yok edelim."

Çok önemli bir görevi halledecekmiş gibi "Ben hallederim." deyip anahtarı aldım. Selim, Burak'ın yanına gidip Korkut ile anlaşmasını engelleyen herkesi saf dışı bırakacağını söyleyip yanımdan ayrıldı. Onun arkasından gülerken ben de tuvalete girip anahtarı klozetin içine atıp sifonu çektim.

Merdivenlerin başında durup üstüme başıma çeki düzen vermeye çalıştım ama elbisenin bile ütüye ihtiyacı vardı. Saçımı düzeltmekle yetinip merdivenleri indim. Masaların arasında gezinirken gözlerimle etrafta Kemal'i arıyordum. O neredeyse ben ondan uzak bir yerde duracaktım. Bir yandan da gözlerim Deniz'i arıyordu.

Geri geri adım atıp önüme çıkan adama hızımı alamayıp çarptığımda  ani hareketle bana döndü. Elindeki kokteylin bir kısmı üzerime döküldü. Sinirle elimle elbiseyi temizlemeye çalışırken ellerimi de içkiye buladım. "Çok ama çok özür dilerim." dedi adam bana yardımcı olmak istermiş gibi. Diğer konuştuğu kişilerden kısa süreliğine müsaade isteyip bana yardımcı olmak istediğini söyledi.

"Gerek yok. Ben hallederim." diye mırıldandım. Artık iş işten geçmişti, fazla yakınmanın bir anlamı yoktu.

"Gerçekten kusuruma bakmayın." Yardımını istemediğimi anlayınca duruşunu dikleştirip önündeki ceketin açık kalan düğmesini ilikledi. "Sizi daha önce hiç görmemiştim."

"Ben de sizi." diye hızlıca cevap verdim bir an önce uzaklaşmak istediğimi belli etmek isteyerek.

"Hayır hayır, öyle değil. Herkesin simasını bir nebze olsun hatırlarım ama siz..." kafasını olumsuz anlamda salladı. "Hiç hatırlamıyorum. İsminiz nedir?"

Sesindeki kibarlık hoşuma gittiği için ismimi söyledim. "Aslı ben. Peki siz?"

"Cüneyt Şimşek." Elini uzattığında tereddüt etsem dahi sonrasında yüzümdeki kocaman gülümseyle elini sıktım. Çok geçmeden yüzünü buruşturarak elini geri çekti.

"Benim de kusuruma bakmayın." Dikkatsizliği yüzünden üzerime döktüğü içkinin gazabına o da uğradı. Göğsündeki cepten mendil çıkarıp elini silmeye başladı.

"Sanırım ikimiz de şanssız günümüzdeyiz ama bu tanışmamıza vesile oldu. Böyle küçük tesadüfler insanın hayatını bile değiştirebilir." Elini silme çabalarına son verip mendili masanın üzerine bıraktı.

"İnsanın hayatını kökten değiştirebilecek tesadüflere inanmam. Her şeyin bir sebebi vardır."

"Sebepsiz bir şey yoktur diyorsunuz. Bu da farklı bir bakış açısı tabii." dedi saygıyla. Konuşmasının ve duruşunun kibarlığı hoşuma gitmişti. Centilmen biri olduğu belli oluyordu. "Sizden bir ricam olacak yanlış anlamazsanız. Üzerinizi kirlettim. Eğer isterseniz yukarıda elbisenizi değiştirebilirsiniz." Başka elbiselerin ve smokinlerin de evde bulunduğundan bahsetti. Her ne kadar fazla uygun olmadığını düşünsem bile bu kibar teklifi reddedemedim. Ayrıca bu ıslak elbiseyle burada ne yapacaktım hiçbir fikrim yoktu.

KARANLIK SİMALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin