...
BÖLÜM 7|Kalabalık İçindeki Yalnızlık
...
Doğru yolu bulabilmek önemli değildi. Önemli olan yolda olmaktı. Bir şekilde oradan kurtulmuş olmamın heyecanı vardı içimde. Ölenlere rağmen. Kendimi suçlu hissetmemeye çalışarak ne yapacağıma dair planlar yapmaya başladım fakat hiçbir şeye mantıklı bir şekilde bakamıyordum.
Yolumu zar zor bulup şehre gelmiştim sonunda. İlk işim yakınlarda bir karakol bulmak oldu. Karakola girdiğimde üstümün başımın kan oluşu yüzünden çoğu kişinin dikkatini çektim. Polis yanıma gelip "Hanımefendi iyi misiniz?" diye sordu.
"Oradan bakınca iyi gibi mi gözüküyorum?" diye çıkıştım.
"Gelin oturun lütfen." dedi.
Sandalyeye oturup anlatmaya başladım. Kaçırıldığımdan bahsettim. Omzumdaki yaradan bahsettim. "Bir kere polisi aramaya çalıştım ama gelmediler... Beni kaçıranlardan birinin ismini ve soyismini biliyorum. Deniz Eroğlu."
Adamın suratı gerildi ve birşeyler mırıldandı ama dediklerini anlamadım. Nedense kendimi burada hiç güvende hissetmiyordum. Eskiden en ufak bir olayda karakola giderim diye karakolun yakınlarından ev tutmuştum ama şimdi kendimi en güvensiz hissettiğim yer burasıydı.
"Siz burada bekleyin." deyip daha fazla bir şey söylememe izin vermeden kalktı. Ben orada öylece ne kadar bekledim bilmiyorum. Kimsenin benimle ilgileneceği de yok gibiydi. Bunlar ne tür mafyalarsa isimlerini söylediğimde bir gerginlik oluşuyordu. O an anladım ki polisler bana yardım etmeyecekti. Kalkıp dışarı çıktım ve arabaya ilerledim. Bu şehirden gitmeliydim. Onların yanından kaçmam yetmiyordu. Tüm bu olanlardan kaçmalıydım.
Evime gidip paspasın altındaki anahtarla kapıyı açtım. Lila koşarak üzerime atladı. Onu burada ne kadar uzun süredir yalnız bırakmıştım? Lila yalnız kalmayı sevmezdi. Buradaki işlerimi halledip bir an önce gitmeliydim. Lilaya mama koyup omzuma pansuman yaptım. Üstümü değiştirip bavulumu toparladım. Ev telefonunu alıp annemi ararken bir yandan da bilgisayardan uçak biletlerine baktım. En yakın hangisiyse ona biletimi aldım. Üç saat içinde havaalanında olmalıydım.
"Alo."
"Anne!"
"Aslı? Nerelerdesin bunca zamandır? Babanla birlikte sana ulaşmaya çalışıyoruz günlerdir."
"Her şeyi gelince anlatacağım."
"Her şey mi? Buraya mı geliyorsun?" Annemin ses tonu değişti. Sesini yükseltip sorular sormaya başlamasına izin vermeden konuştum.
"Evet. Bilet aldım geliyorum. Daha fazla konuşamayacağım. Görüşürüz."
Annemin soracağı bir ton soruyu dinlemeden kapattım telefonu. Bavulumu ve Lila'yı alıp arabaya gittim. Hızla havaalanına sürerken tüm bu olanları düşünüyordum. Sıradan hayatımın bir günde değişmesine alışmak zorunda kalmıştım. Önce aldatılıp sonra beni aldatan adamın borcu yüzünden kaçırılmıştım. Kaçırıldığım yerde de eve saldırı yapıldığı için yaralanmıştım. Hepsi tek bir kişinin suçuydu. Ege yüzünden olmuştu tüm bu olanlar. Onu ve yaşadığımız onca şeyden sonra bana ihanetini düşünürken yolumu değiştirdiğimi fark ettim. Gaza basmış Ege'ye gidiyordum. Gerçeği öğrendiğim gün onun evinde çok sakin kalmıştım. Sadece bir tokat onun için azdı.
Evin önüne park ettiğimde ileride kendi arabamı gördüm. Hâlâ aynı yerdeydi. Buradan çıkartılırken çantam orada kalmıştı.
Eve çıktım ve zile bastım. Evde olmasını umuyordum. Kapı açıldığında karşımda Melis'i görmemle şok geçirdim. Onu tamamen unutmuştum. Evin içine girdiğimde Ege mutfaktan çıktı ve beni görünce ağzı açık kaldı. Önce inanamadı. Sonra konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK SİMALAR
Ação|Tamamlandı| "Sen ne diyorsun sevgilim? Lütfen beni affet, birlikte kurtulalım." Ege'ye baktığımda yüzünde pişmanlık ifadesi vardı. Buradan kurtulmak için bile beni kullanıyordu. Bir günde nasıl bu kadar yüzsüz olmuştu bu? "Biz de buradayız bu arada...