BÖLÜM 22|Acımasız Katiller

425 24 0
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

...

BÖLÜM 22|Acımasız Katiller

Ben de kendi parçalarımı çözmüş, çözüme kavuşturmuştum her şeyi.

Buradan sonra özgürsün.

Geriye doğru adım attım ve gözlerine daha fazla bakmaktan utandığım için kafamı başka yöne çevirdim. Az önce gözlerimin önünde Burak'ı kışkırtmaya çalışan Kemal amacına ulaşmış ve ortadan kaybolmuştu. İkimizde birbirimize bunu söylemeye gerek duymadık, Kemal'in kaçmasına birlikte göz yumduk.

"Peşinden gidelim." dedi sadece ve merdivenlere ilerledi. Biraz arkada kalıp olanı sindirmeye çalıştım. Oysa bunun hiç sırası değildi.

Burak merdivenlerin yanından geçip geniş salona girdi. Peşinden salona girdiğimde elimi şok içinde açık kalan ağzıma götürdüm. Yüzümde koca bir şaşkınlık, içimde koca bir korku vardı. Ölümün soğuk, karanlık silüeti bir adım arkamda enseme doğru gerçekleri fısıldıyordu. Kendisinin ne kadar canlı olduğunu ve azrailin ta kendisi olduğunu anlatıyordu. Yere düşmüş bedenler ömürlerini seyre dalmış gibi tavana bakıyor, mimiksiz yüzlerine yansıyan kırmızı ışıkla ürkütücü gözüküyorlardı.

Etrafa tüm bunların gerçek olup olmadığını sorgularcasına bakarken ayağımla üzerine bastığım eli fark etmedim. Yerde kırk yaşlarında, sarışın bir kadın yatıyordu. Yanına eğilip nabzını kontrol ettim. Atmıyordu. Bir başka bedenin yanına ilerledim. Hiçbir kıpırtı yoktu. Yanındakine de bakmalıyım, dedim kendime. Onun da nabzı atmıyordu. Yaklaşık on beş tane ceset vardı salonda.

Yan yana yatan bir kadının ve adamın ortasına çömeldim. Yanaklarıma süzülen yaşları umursamadan öylece onlara baktım. Aklımda bir savaş çıktı. Kötü insanlardı bunlar. Belki de baktığım adam çok korktuğum organ mafyalarından bir tanesiydi. Belki de çoğu ölmeyi hak ediyordu. Hayır, Aslı. Kanunlar var. Dünyanın en kötü insanını bile kimsenin öldürmeye hakkı yoktu. Hepsinin yeri bir ömür boyu çürüyecekleri hapishane olmalıydı.

"En başından beri planı buydu." diye fısıldadı Burak. O benim kadar dehşete düşmüş değildi. "Düşmanlarıyla barışmak değil, düşmanlarının işini kökten bitirmekti amacı."

"Nasıl?" diye sordum. "Bunca insanı nasıl öldürmüş peki? Herhangi bir yara izi yok kimsede."

Burak, salona ve salondaki masalara baktı. "Hiç içtin mi?"

"İçki yüzünden olamaz. Geri kalan davetliler de burada yatıyor olurdu."

"Garsonlar tepsilerdeki içkileri kendi elleriyle verdiler. Bu insanları kasıtlı olarak zehirlediler." Hızlıca yanıma yaklaştı. "Hiç başkasının içkisini içtin mi?"

Olumsuz anlamda kafa salladım. "Hayır, içmedim." Kendime hatırlatmak istercesine tekrar önümde yatan bedenlere döndüm. "Zaten içseydim çoktan..."

KARANLIK SİMALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin