1.7

17.4K 1.4K 85
                                    

| Altan |

Çarşamba.
19.26

Hakan
Faruk
Altan

Kelimeleri vurgulayarak konuşmaya devam eden haber spikerinin sesi kafamdaki uğultuya eşlik ederken önümdeki makarnayı eşelemeye devam ettim. Aynı anda birden fazla yerdeydim ve parçalara ayrılmış zihnim hiçbir mekana odaklanamıyordu. Sadece bir sandalyenin tepesinde oturduğumu biliyordum, geri kalan her şey pusluydu.

Daha önce de boyum ve kilom yüzünden saçma şakalara maruz kaldığım olmuştu ama bu kez kendimi daha önce hiç hissetmediğim kadar kötü hissediyordum.

"Altan, oynamadan yesene şu yemeğini."

Yavaşça başımı kaldırıp masanın diğer ucunda oturan babama baktım. Gözlüğünün arkasındaki mavi gözleri sertçe önümdeki tabağa bakıyordu.

Çatalı bırakıp "Doydum ben." diye söylendim. Şu adamın her şeyi usulünce yapma takıntısı beni delirtiyordu.

"Neyin var senin? Geldiğinden beri ruh gibisin?"

Yardım dilenir gibi masanın öteki tarafına, diğer babama, baktığımda ufak bir çene hareketi yapıp omzunu kaşıdı.

"Yemeyeceksen tabağındakileri Coco'ya ver."

Anında ayağa fırlayarak cam kapıdan dışarı çıktım. Öyle aceleci davranmıştım ki ayağımdaki terlikleri değiştirmeye bile fırsatım olmamıştı. Islak çimlerin arasında bata çıka Coco'nun kulübesine yürürken ıslanan ayaklarım bile umrumda değildi.

Eğilip tabağımdaki yemeği mama kabına döktükten sonra karanlık bahçeye doğru "Coco." diye seslendim. Bu saatlerde renkli gece hayatı başladığından kulübesinde oturmuyordu.

Bahçenin diğer ucundan havlayıp dışarı sarkıttığı dilini sallayarak kulübesine yaklaşırken eğilip ellerimi açtım. Başını ellerimin arasına sokup heyecanlı hırıltılarla bacağıma sürtündü.

"Leş gibi olmuşsun oğlum." diye söylenerek çamur içindeki tüylerini okşadığımda devrilip bacaklarını kaldırarak göbeğini önüme serdi. Oflayarak pes edip ellerimi karnında dolaştırdım.

"Altan?"

Omzunu cam kapının pervazına dayamış beni izleyen babamı görünce gözlerimi devirerek kenara bıraktığım tabağı aldım. Anlaşılan bu akşam beni rahat bırakmayacaktı.

Eve girmeden terliklerimi ve çoraplarımı çıkarıp banyoya atmak için elimde tutarak mutfağa yürüdüm. Tabağı bulaşıkları makinaya yerleştiren Hakan babama uzattığımda gülerek göz kırptı.

"Annenle konuştun mu?" Başımı sallayarak onayladığım sırada arkamdan yaklaşan babam başımı kavrayarak kendi sert gövdesine bastırdı. Baskı canımı acıtacak boyuta geldiğinde "Ya baba." diye söylenerek ellerini ittim.

Saçma bir hırsla saçlarımı karıştırırken çocuk gibi sırıtıyordu. Ellerinden kurtulduğum anda kendimi iki koca cüssenin arasında buldum. Beni gövdelerinin arasına sıkıştırıp birbirlerine sıkıca sarılırken boğuk bir sesle "Ya baba." diye tekrar ettim. Çocukken beni güldürmek için yaptıkları bu sarılma şekli zamanla beni sinir etmeye başladığı için artık eskisi kadar zevk alamıyordum. Çünkü koca bedenlerinin arasında kaybolmak bana sadece kısa ve ince olduğumu hatırlatıyordu. Ama şimdi yüzümde gülümseme belirmemesinin sebebi bundan farklıydı. O şerefsiz, çocukluğumdan beri yaşadığım sayısız sarılma anını bilmiyordu, saçlarımı karıştırıp başımı öpen babalarıma bakarsa bu sarılmayı değil kendi istediklerini görecekti.

Beni rahat bırakarak geri çekildiklerinde sorgulayan bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Durumu onlara açıklayamayacağım için "Ben niye bu kadar kısayım?" diye homurdandım. Bunun konudan tamamen bağımsız olduğu da söylenemezdi. Sonuçta kısa boyumu bahane ederek bana eşcinsel etiketi yapıştırmış ve bu saçmalığa güvenerek beni öpmüştü.

Babam her zamanki ses tonunu kullanarak "Çünkü," diye lafa girdiğinde oflayarak gözlerimi devirdim.

"Tamam tamam, biliyorum beni bulduğunuz gezegende en uzun çocuk bendim. Tamam, cidden inanıyorum."

Bu da çocukluğumdan beri anlattıkları bir masaldı. Bir zamanlar buna inanacak kadar saf olduğumu düşününce utanıyordum, ama çocukken babalarımın her şeyi yapabileceklerini düşündüğüm için söylediklerini sorgulamak aklıma bile gelmiyordu.

"Annenin boyu kısa, onun genlerini almışsın, diyecektim." Gür kahkahalarından biriyle başını geriye attı.

Odama çıkan merdivene yönelirken dudaklarımdan ikisine yönelik bir "Of baba." çıktı ama beni pek umursadıkları söylenemezdi.

______

ev hayatlarını yazmasam orta yerimden çatlardım.........

strawberries&cigarettesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin