9.5

10.2K 769 557
                                    

| Altan |

aynı gün.

Buraya gelirken amaçladığım her şey içinden çıkılamayacak bir kaosa dönüşmüştü. Hayatıma devam ettiğimi kendime kanıtlamak istemiştim, ama şu an içinde bulunduğum dört duvar arasında nefes bile alamıyordum. Hiçbir şeye odaklanamıyordum, ne kadar uğraşsam da gözlerimi onun üzerinden ayıramıyordum.

Köşede oturmuş sessizce Apo ve Melih'in oyununu izliyordu ve hiç ses çıkarmadan bile varlığını bu kadar hissettirmesine katlanamıyordum. Ona en uzak noktaya oturmuş olmama rağmen hala yeterince uzak değildik.

"Huzursuz görünüyorsun." irkilerek gözlerimi Tuna'dan ayırıp Berkay'a baktım. Ne kadar yakınımda oturduğunu o ana kadar fark etmemiştim.

Kahverengi gözleri Tuna'nın olduğu noktaya kaydığında dikkatini kendime çekebilmek için "İyiyim." diye yalan söyledim. Yine de gözlerini oradan ayırmadı.

Eli koltukta bana doğru kaydırıp parmaklarını benimkilerin arasından geçirdiğinde mide bulantısıyla sarsılarak bakışlarımı Tuna'ya çevirdim. Ela gözleri ortamızda birleşen ellerimizin üzerindeydi. Berkay'ın bunu sadece mesaj vermek için yaptığını Tuna'nın yüzünden ayırmadığı gözlerinden anlayabiliyordum.

Elimi parmaklarından sıyırıp ayağa kalkarken ikisinin de yüzüne bakmadan "Acıktım, gidip yiyecek bir şeyler alacağım." diye soludum. Aceleci adımlarla odadan çıkıp kendimi koridorun sonundaki lavaboya attım.

Nefes alamıyordum.

Klozetin kapağını indirip üzerine oturduğumda kulaklarımın uğultusu başımı döndürüyordu. Bir yılda aştığımı düşündüğüm bütün engeller yine karşımdaydı. Aynı değersizlik hissi yine boğazımı yakıyordu.

Gittiğinde ben onun hayatından gelip geçmiş saf çocuk olarak geçmişinde kalmaya devam edecektim. O ise beni yine bir yıl önceki aciz Altan'a çevirmiş olacaktı.

Beni sevmediği için ona kızmaya hakkım yoktu, ama kızmak istiyorum. Hissettiğim şeyi nasıl sen de hissetmezsin, diye sormak istiyordum. Beni hayatından kolayca çıkardığı için isyan bile edememek çok zordu. Öyle güzel dışlamıştı ki, geri dönüp hesap bile soramıyordum. Kabul edip susmaktan başka çarem yoktu.

Ayağa kalkıp görmeyen gözlerle lavaboya yürüdüm. Eğilip yüzüme defalarca soğuk su çarparken gövdemdeki ağrı uzuvlarıma yayılmaya başladı.

İçerden çıkabilecek kadar güç toplamam için dakikaların geçmesi gerekti. Çıktığımda ise dikkat çekmemek için doğrudan mutfağa yürüdüm.

Mutfak penceresinin önüne geçip cebimden sigara paketini çıkardım. Eskisi kadar sık içmiyordum, ama her zaman cebimde paket taşıyordum. Hiç olmayacak zamanlarda vücudum ihtiyaçla titriyordu.

Mutfak masasındaki çakmağı alıp dudaklarımın arasındaki dalı ateşlerken yavaşça cama yaslandım.

"Altan."

Omzumun üzerinden arkaya bakmadan önce sigarayı dudaklarıma dayayıp derin bir nefes aldım. Ayaklarını sürüyerek bana yaklaşırken gözleri elimdeki sigara ve yüzüm arasında gidip geldi.

Elini uzattığında "Paket var, alabilirsin." diyerek cebimdeki paketi çıkardım. Pakete uzanmak yerine hala yanmakta olan dalı aldı. Dudaklarına bastırıp zehri içine çekerken gözleri camın dışına odaklandı. Amaçsız bir şekilde dumanı havaya üflemesini izledim. Ancak duman dağılıp kaybolduğunda dönüp yüzüme baktı. Rahatsız bir sessizlik aramızda asılı duruyordu.

strawberries&cigarettesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin