0.7

18.9K 1.4K 579
                                    

| Altan |

Aynı gün.

Büronun kapısı açıldığında hala aynı koltukta oturmuş tadı azalmış çilekli sakızımı çiğniyordum. Sonuç olarak bunlar benim son anlarımdı, biraz keyfini çıkarmakta sakınca görmüyordum.

Kapıdan girdiği anda gözleri geniş büroda gezindi. Sanki beni dövmeye değil de mekanı görmeye gelmiş gibi ilgiyle duvarlardaki tabloları incelerken sessizce bitirmesini bekledim.

"Demek ki baban tır şoförü değilmiş."

Küçük sakızımı dilimle dişlerime doğru itip dudaklarımın arasına yerleştirdikten sonra küçük bir balon yapıp patlattım.

"Eğitim masraflarımı karşılayabilmek için ek iş olarak avukatlık yapıyor."

Geniş geniş attığı adımlarına uyan bir yavaşlıkla başını sallarken gözleri kısa bir an babamın masasının üzerindeki çerçevelerden ayrılıp yüzüme kaydı. İşin gerçeği hiç de biraz sonra ağzımı yüzümü kıracakmış gibi görünmüyordu.

"Bu sen misin?"

Gösterdiği çerçeveye bakmadan başımı salladım. Zira o fotoğrafı oraya ben yerleştirmiştim.

"Pek değişmemişsin."

Cebimden sakız paketimi çıkarıp ağzıma bir tane daha attım. Göstermek istemesem de gerginliğim had safhadaydı.

"Neden sürekli sakız çiğniyorsun?"

Çilek aroması ağzımın içine yayılıp beni bir parça rahatlattığında "Sigarayı bıraktım, ağzımı oyalıyorum." diye cevapladım. Bana doğru yürürken elini kaldırmaya başladığı için oda turunu bitirdiğini ve sadede geldiğini düşünerek koltuğa biraz daha sindim.

"Yüzüme vurmazsan sevinirim. Bir de aileme açıklama yapmakla uğraşmak istemiyorum."

Yüzüne bakmadığım için karşımda durup elini önüme doğru uzattığında asıl istediğinin ne olduğunu anlayamadım. Şaşkınca yüzüne diktiğim bakışlarımı yanıtlamak için bugüne kadar ondan duymadığım bir sakinlikle "Sakız." dedi.

Ne yaptığımı bilmeden, otomatik hareketlerle emrine itaat ederek cebimden paketi çıkardım. Avcuna bıraktığım sakıza rağmen elini çekmediğinde bir kez daha gözlerinin içine baktım.

"İki tane.".

Verdiğim sakızları alıp ambalajından çıkarırken aramızda mesafe bırakarak yanıma oturdu. Sakızları yavaş yavaş çiğnerken başını koltuğun arkasına dayayarak aşağı kaydı. Bense ağzım açık bir şekilde yüzüne bakakalmıştım.

Gözleri tavanda dolaşırken "Çilekli sakız çiğnemenin özel bir sebebi var mı?" dedi kuru bir sesle.

Başımı olumsuz anlamda sallayıp tutuk bir sesle "Sadece seviyorum." diye cevap verdim. Oturmuş çilekli sakız çiğnememin sebebini sorgularken bunun beni dayak yemekten daha çok korkuttuğunu hissettim. Demek ki beni baya sağlam dövecekti, sırf bu yüzden öncesinde gerginliğimi alıyordu.

"Yanlış anlama, durumdan şikayetim yok, ama beni dövmeyecek misin?"

Genizden gelen bir kıkırtıyla sırıtarak başını koltuktan ayırmadan bana doğru çevirdi. Sarı saçları arkaya doğru düşmüş, düz alnını açığa çıkarmıştı ama gözlerinin her zaman olduğundan daha sıcak görünmesinin bununla alakalı olduğunu düşünmüyordum. İlk defa Tuna'ya bakınca bir canavar değil, insan görüyordum.

strawberries&cigarettesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin