ꪋ 46

552 52 89
                                    

Jisoo

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Jisoo

𑁍

Zehirlenme olayının ardından beni çay bahçesinden odama getirmişlerdi. Prenses Chaeyoung hizmetçilere emirler verirken, ben gözlerimi kapatmış, baygın numarası yapıyordum. Prenses Lalisa ise zehiri bana sunan hizmetçiyi aramaya koyulmuştu. Ortamı bu şekilde izlemek sırıtma isteği uyandırıyordu, ama kendimi ele almalıydım. Amacım ne olursa olsun, Tzuyu'yu bana karşı kurduğu oyun yüzünden yok etmekti.

Şifacı, yatağımın yanı başında durmuş beni kontrol ediyordu. Soğuk bezi alınıma bastırdığında gözlerimi buruşturdum. Gözlerimi yavaşça açmaya başladığımda şifacıya ait olduğunu tahmin ettiğim ses konuştu. "Prenses, leydi uyanıyor."

"Sakin olun!" Chaeyoung etrafta koşuşturan hizmetçilere sert bir ses sundu. "Susun!"

Gözlerimi yavaşça açtım. "Ah..." Sesim yumuşak ve tapılasıydı. "Ben neredeyim? Ah..." Gözlerimi yeniden kapattım.

"Leydim, iyi misiniz?" Chaeyoung zarif bir sesle bana yaklaştı. "Sizin için o kadar korktuk ki..." Gözlerimi yeniden açtığımda Chaeyoung'un endişeli gözleriyle karşılaşmıştım. Benim yanıt verecek gücüm olmadığını anladığında konuşmaya devam etti. "İçeriye kimseyi almayın." Chaeyoung kapıdaki hizmetçiye baktı. "Leydimizi yormamamız gerekiyor."

"Ne oldu... bana?" Gözlerimi hâlâ tek bir noktaya dikmiştim: Chaeyoung'a.

Eğilip elimi avuçlarına aldı. "Zehirlendiniz, ama merak etmeyin." Gülümsedi. "İyi olacaksınız. Yani..." Gözlerini şifacıya dikti. "...öyle olmanız için çalışacağız."

"Z..." Gözlerim doldu. "Zehirlendim mi?" Yanağıma bir damla gözyaşı inmişti. "Bu nasıl olur?"

"Ah, herkes zalim." Chaeyoung'un da gözleri doldu. "Bazıları sizin zehiri hak eden bir şey yapmış olabileceğinizi söylüyor." Yani arşidüşes mi? Bir elini elimden çekip yanağını sildi. "Çok acımasızlar. Nasıl bu kadar korkunç bir şey söyleyebilirler?" Diğer eli ise hâlâ elimin üzerindeydi. Düşününce... Bu oldukça haklı bir sonuç. Tzuyu'dan, Taehyung'umu aldım, o ise kızdı ve saçmaladı.

Aniden kapı açıldı. Gözlerimi yavaşça kapıya diktim. Ne?! Arşidüşesin burada ne işi var?! Peşinden ise kraliçe geliyordu. "Nasılsınız, leydi Jisoo?" Kraliçe endişeli gözlerini üzerimde dolaştırdı. Hafif gülümsediğimde, elini dudaklarına yaklaştırıp, üzgün bakışlarla bana baktı. "Uh.... Canınız çok yanıyor olmalı."

"Merak etmeyin, leydi Jisoo." Arşidüşesten beklenmedik derecede sıcak bir yüz ifadesiyle karşılaştım. Gülümsedi ve gülümsemesinde iyimserlik dışında bir şey yoktu. Bana güvenin. Kendim gibi sinsi insanları bir bakışta anlarım. Bizim gibi insanlar birbirlerini tanır. "Emirimde olan şövalyeleri dört bir yana saldım." Ellerini önünde birleştirdi. "Sizin canınızı yakmaya çalışan o hain elbet bulunacak." Kaşları çatıldı. "Nasıl olur da krallığımıza ait olan birisini zehirlemeye... kalkışabilirler." Krallığa ait olan? Arşidüşes beni kabullenmişti?! Vay canına! Tzuyu, senin yanaklarından öpebilirdim şu an, sersem kız. Eminim arşidüşes içinden küfürler saydırıyordu. Yine de ona çabuk güvenmemem gerekiyor. Dikkatli ol, Jisoo kızım.

vsoo | Captivated by You (Sende tutuklu kaldım)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin