vsoo | Captivated by You (Sende tutuklu kaldım)

ꪋ 10

Taehyung

𑁍

[Bölümde smut içerik var.]

Saray işleri, şövalyelerin problemleri, Yoongi'nin dırdırları ve her günkü bunaltıcı heyecanlar bittiğinde bu kadın adeta ilaç gibi gelmişti.

Neden... neden bedenim bu kadına doğru çekiliyor? Bu çekim, çok güçlü ve hayatımda ilk defa beni bu denli aciz gibi hissettiriyor.

Bu öpücük? Bu dokunuş? İçimi ısıtıyor ve nefesimi kesiyor. Aynı benim gibi beni öptüm ve bana dokundu. Onu kaybetmek istemiyorum, onu ele geçirmek istiyorum. Her gün onunla olmak ve istediğim her zaman onu görebilmeyi diliyorum. Ona yapmak istediğim her şeyi yapmak istiyorum!

Cariyeler arasında dans eden bir çiçek, belki, güneş? Yutkundum. Dudaklarımız ayrıldığında nefes nefeseydi. Fazla süre nefessiz kalmış olmasından kaynaklanıyordu. Alt dudağını kemirdim. "Biraz daha dayan." Yeniden dilimi ağzına soktuğumda sesini duydum... bir inleme? Gözlerimi kocaman açtım. Kahretsin. Ben iyi değilim, ben şu an hiç iyi değilim. Dudaklarından ayrıldığımda gözlerine bakmıştım. Yarım açılmış kahve gözler... Fazlasıyla tutkuluydu. Dilimi yanağına bastırıp gözüne doğru yaladığımda ellerimle elbisesinden kurtulmaktaydım. Nefesi yanağıma çarptıkça daha çok deliriyordum. Çağlar boyunca aradığım ve yeni yakaladığım avımı yemek için sabırsızlanan bir kurt gibi haraket ediyordum.

"Rahatla, yoksa canın daha fazla yanacak." Altımda kaskatı kesilmiş bir kadınla sevişmek her ikimize zarardı. "Rahatla, dedim." Kollarını boş bıraktığında elbisesinin yukarı kısmından, yani sütyen kısmından kurtuldum. Kollarını göğüsüne dolamıştı. Bu hali çok tatlıydı. "Korkuyor musun?" Gözlerine baktığımda oradaki korkuyu açıkça görebiliyordum. Neden korkuyordu? Cariye olarak gelen kadınlar genelde hayattan bıkmış ve yapayalnız olan kadınlardı. Yeni açmış bir çiçekle işim olmadığı herkes bilirdi. Acaba? Saçmalamamalıyım, sadece namım yüzünden korkuyor olabilirdi. "Korksan da korkmasan da buna alışmalısın." Yanağına derin öpücük kondurdum. Cariyelerimle sevişmezdim, bunu saraydaki herkes biliyordu, ama bu kadın... bu kadında bir şeyler vardı. Beni delirten bir şey...

Aklını okuyamıyordum ve bu, doğru değildi. Aklını okuyamamamın tek bir nedeni olabilirdi: üst düzey bir ışık büyücüsü olması. Fakat bir cariye nasıl bu kadar güçlü olabilirdi? Ondan etrafa yayılan enerji bir parfüm gibi odamı neşelendiriyordu.

Onu öyle bırakıp aşağı indim. Kendi pantolonumdan kurtulduktan sonra ellerimi ayak bileklerine bastırdım. Oradan kaldırıp eteğini buldum, eteğini yukarı kaldırdım. Altımda kıvranan cennet gibi bir kadın... Alt dudağımı yaladım tam olarak harikaydı. Beyaz bacaklarında kaba ve büyük ellerimi dolaştırdım. Çok yumuşak ve parlaktı. Yanıyordu, tüm vücudum yanıyordu. Hayatımda belki de ilk defa bir kadın karşısında vücudum bu denli çıldırmıştı. Bacaklarını araladığımda kapatmak için zorladı. Dudaklarımı sol bacağının iç kısımına bastırdığımda gözlerimle onun kıvranışını izliyordum. Bu manzara beni delip geçiyordu. Öpücüklerim üst bacağının iç kısımına doğru giderken kafasını iyice yastığa bastırmıştı. Gözleri kapalıydı ve kaşlarını çatmış halde, alt dudağını ısırıyordu. "Yapma," dedim. Diğer elimle göğüsünü kapatan kollarını yana ittim. Gözlerini hafifçe açıp bana bakmıştı. Yeniden elimi bacağına bastırdım. Dudaklarım hâlâ üst bacağına bitişik haldeyken konuştum. "Sen çok güzelsin. Saklaman gereken hiçbir şey yok." Gözleri aynı şekilde bana bakmaya devam ediyordu. Bacaklarını aralı bırakıp ellerimi yanlarına bastırdım. Bedenimi yukarıya sürüklediğimde yüzünün önünde durmuştum. "Gözlerin..." Dikkatle gözlerini inceliyordum. "...siyah mı? Sarı mı?"