Son olarak kavurduğum irmik helvasını da masaya koydum. Gayet güzel bir kahvaltı hazırlamıştım. Ama daha çok öğlen yemeği sayılırdı. Çünkü cassandra'nın daha fazla uyuması için geç başlamıştım. Fakat bu kadar uyku yeterdi.Güzeller güzeli soframa baktım ve bu sofrayı tamamen tek başıma kurmamın vermiş olduğu gururla merdivenlere çıktım. Casandar'ya ayrılan odanım bir kaç kere tıkladım. Fakat cevap gelmedi. Ben de içeri girdim. Fakat gördüğüm manzara kaşlarımı çatmama neden oldu.
Cassandra yatakta kan tee içinde, derin nefesler alamaya çalışıyordu. Belliki bir kabus görüyordu. Bu yaşadığını ön gördügümüz şeyler sayesinde gayet normaldi. Yavaşça yanına gittim ve elimi koluna koydum.
Fakat her şey hızla gelişti ve kendimi yetekta, kömür saçlı kızıise ayakta buldum. ''Sakin! Sadece kahvaltıya çağıracaktım.'' Beni fuymuyormuş gibi boşluğa baktı bir süre. Sonra hızla odadaki boy aynasının karşısı a geçti.
Yavaşça beyaz -ter ile kaplanmış- tişörtünü kaldırdı ve yan bir şekilde durdu. İşte o zaman belinin hemen üzerinde, katın bölgesinin çaprazında kalan yanık izini gördüm. Üzerinden bir yıldan fazla geçtiği belliydi. Fakat çok kötü bir yara olduğunu ve canını cidden çok yaktığını hissedebiliyordum.
Ona doğru ilerledim ve omzunu tuttum. ''Hani herhangi bir yaran yoktu?'' Bana baktı. ''Lütfen bunu onlara söyleme. Kendimi acındırmak istemiyorum.'' Kadamı olumlu anlamda salladım. ''Bir şartım var.''
''Nedir?'' Gözlerimi kaçırdım. ''Kendine dikkat ediceksin ve bir süre kahramanlık işlerine bulaşmayacaksın.'' Aynaya tekrar döndü. ''İkinci için söz veremem.'' Kafamı tekarar olumlu anlamda salladım. Sonra elimi omzundan çektim ve kapıya yöneldim.
''Acele et ve üzerini değiştir. Kahvaltı seni bekler!'' İyice ev kadını olmuştum. Her neyse. Ev kadınları candır.
*****
Elimdeki taze pideler ile zeta tüpünden çıktım. Sırf bu pideleri almak için ışınlanmıştım. Neyse sıcak sıcak gömeriz. Ha bu arada bu normal et, kıyma ile yapılan pide. Aklıma esti ben de aldım.
Neyse mağaradan çıktım ve mutfağa girdim. Ve ne göreyim!
Cassandra haini kendime yaptığığım tüm irmik jelvasına gömülmüş! O da ne ki? Damian sucuklu yumurtanın son sucuğunu yiyor, dick çilek reçelinin son damalasını ağzına akıtıyor, jason çay pardağını seetçe masaya vurup yenisini istiyor ve tim menemenin dibini ekmek ile sıyırıyordu!
Hain! Hepsi hain! ''Ya beş dakika oldu gideli ya! Beş dakika!'' Dick omuzunu silkti. ''Gitmeseydin.'' Ay bir de bu eksikti başımda! İyice türk erkeğin ebağladı bunlar. Jason ve dick'e de türkçe ögreteyim de göndereyim bunları Türkiye'ye.
Neyse. Ben de artık kalan bir iki şeyden atıştırdım.
''Peri, çok merak ediyorum hikayeni.'' Kıkırdadım. ''Çok uzun.'' Kafasını bana çevirdi. ''Kısaltamaz mısın?'' Kaşlarımı çattım. ''Denerim...''
''Kayıp, yanlızlık, altın çağ, tekrar kayıp, kurtuş, tanışma, kavga, düşme, kaçma, gerçekler, affetme, olaylar, misafirler, aile dramları ve bol bol kaçırılma.''
Üzerimde olan aşina olduğum garip bakışmaları umursamadan nutellalı pidemden koca bir ısırık aldım. Gülü seven dikenine katlanır...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gotham'ın Puslu Sokakları 2
Фанфик*BU KİTAP, SERİNİN İKİNCİ KİTABIDIR! Peri ne son yetimhaneye bırakılmıştı, değil mi? Peki orada ne yaşadı? Ya da yarasa ailesini bıraktığı gibi bulabildi mi? Ne kadar kaldı ki orada? Hayatı nasıl ilerledi? Peki bruce affedilecek mi? Her şey karı...