Üzerimdeki kostümün kapşonunu düzelttim ve ağcın tepesinde olan gözetleme görevime devam ettim. ''Ön kapıda birer mete arayla altı bekçi bekliyor. On tane bekçi de durmaksızın, ard arda alanın etrafımda tur atıyorlar. Bu kadar cılız olmalarına şaşmamalı.''''Cılız... İki kızın buradan kaçması daha daha mantıklı.'' Cass'ın sinirli sesi yüzümü buruşturmama sebep oldu. Bir de kendime batmanın kızı derdim. ''İki kız dediğin kişiler seni dövüşte kaç kere yenmiş olan kızlar.'' Jason kıkırdadı.
''O eskidendi bebeğim. Ben öbür dünyaya dokunup geldiğimden beri yenilmez olarak tanınıyorum.'' Ağzımdan kaçmak üzere olan kahkahayı zor tuttum. ''Ama red hood heberin olsun ben ve batgirl cass'ın arkasındayız. Eğer onu yenersen bir de bizi yenmen gerekir.''
Babs onaylayan bazı homurtular çıkarttı. ''Uğraşmaya drğmez.'' Bu sefer kendimi tutamadım ve hafif bir kıkırtı cıkarttım. En azından etrafta bir bekçi yoktu. ''Bekçiler devriye değiştiriyor. Görev zamanı.'' Yanımda kimse olmasa da kafam ile onayladım ve ağaçtan aşağı atlayarak devriye değişimi için giden bir bekçini kafasına uçan tekme attım.
Yapması demesinden daha havalı olmuştu.
Öyle böyle bekçi kadını çalıların arakasına sakladım ve kadını sıkıca bağladım. Sonra da ünüformasını alıp kostümümün üzerine geçirdim. Ellerimdeki, kostüe bütünleşmiş eldivenleri ve maskemi çıkartıp altımdaki kostümün gizli bölmesine tıkadım. Son olarak kadının şakasını da aldım ve kafama geçirdim.
Sonra kadının gitmesi gereken yere ilerledim. Yakınlarda gördüğüm iki bekçi bana doğru geliyordu. ''Hey sen! Neden bu kadar geciktin?'' Ellerimi pantalonun ceplerine koydum ve kafamı kaldırmadan konuştum.
''Yeni gelen silah teslimatı eksik çıktı. Bir araba saldırıya uğramış. Fakat gelen destek ile pek bir hasar almadan saldırganlarla birlikte gizli bölgeye getirilecekmiş. Ben de sayımlara yardım etmek zorunda kaldım.''
Kesinlikle o saldırıyı biz gerçekleştirmemiştik(!)
Adam bana doğru geldi ve çenemi tuttu. ''Seni daha önce görmemiştim. Bir acemiye göre de fazla bilgi biliyorsun...'' Çenemi tutan elinin bilegini ani bir hareketle kavradım. ''İnan bana benim kim olduğumu bilmesen daha iyi.'' Elini yavaşça çekti ve arkasına bakmadan uzaklaştı.
Vay be. Bu ben miydim? Her neyse. Diğer bekçinin yanına gittim ve birlikte beklemeye başladık. ''Kim saldırmış?'' Kaşlarımı çattım. ''Batman'ın yardımcıları.'' Ensesinin kaşıdı. ''Sanırım yardımcı ordusu demek istedin.'' Bir dakika ya. Hızla yanımda duran adama baktım.
Dick! Onun burada ne işi var? Bir sorun mu çıktı? ''Senin burada ne işin var?'' Bana baktı ve sessizce konuştu. ''Arabaya benim yerime red hood saldırdı. Ben de onun yerine geçtim. Fakat bir bekçinin rahatsızlanması sebebiyle görev yerim değişti. Plan hâlâ devam ediyor. Fakat daha riskli.''
Yutkundum. Titreyen ellerimi saklamak için arkada birleştirdim. Cidden korkunç bir durumun içindeydim. ''Panik yapma. Buradan sapa sağlam çıkacağız.'' Stephanie denilen kıza gerçekten değer veriyor olmalıyfılar. Ve içimden bir ses o kızla iyi anlaşacağımı söylüyordu.
Yaklaşık on dakika sonra uzaktan gelen bir çift araba farı ile yutkundum. Dick yavaş yavaş kenarı çekilirken ben de on aeşlik ettim. Ondan sonra kapıda, gelen arabaları aramakla görev yapan iki askeri kenarı çektik ve bayıtarak bir kenarı fırlattık. Ve onların yerine geçtik.
En sonunda araba geldi ve önümüzdeki kontrol alanında durdu. Kontrol için gelen iki görevliyi dick durdurdu. ''A7 bölgesinde bekçi eksiği var. Burayı biz idare ederiz.'' Bekçiler tam itiraz edecekken iki çift batman bakışı yediğinde ikisi de sus pus olmuşlardı.
Onlar uzaklaşırken dick ön tarafı aramaya ben ise arka tarahı aramaya başladım. Silahların kenarına, elleri kelepçe ile bağlanmış jason tim ve damian yan yana oturuyordu. Kamyonun arkasındaki alana girdim ve sağ ayağımı damian'ın elinin üzerine koydum. Hafif eğildim ve kıkırdadım.
''Cidden sadece siz üçünüz mü buraya sızmaya çalıştınız? Hah!'' Damian hızla öne atıldı. ''Sizin gibileri durdurmak için tek başıma bile yapabilirdim!'' Bunun anlamı; 'Biraz daha dur, henüz alamadım. Evde seninle görüşücez.'
Sanırım bu gece arkadaşlarımın yanında kalsam iyi olur. ''Bizim gibileri mi?'' Kıkırdadım ve biraz daha eğildim. Kimseye çaktırmadan ayağımı hafif yukarı kaldırmıştım. Bu saye de almış olacak ki ayağımı bir anda geri itekledi ve geri sendelememi sağladı. Fakat düşmekten son anda iki görevlinin beni tutması il ile kurtuldum.
Bizim ünüformalarını çaldığımız bekçiler beni tutanlara nazaran daha rütbeliydi. Bu yüzden sorgulamadan itat ediyorlardı. Ben dengemi sağladıktan sonra silahlarını bizim üçlüye doğrulttuğunda elim ile onları durdurdum. ''Zaten içeride cehhenemi yaşayacaklar. Son dakikalarının tadını çıkartsınlar.''
Arkamı döndüm ve aşağıda beni bekleyen dick'in yanına gittim. ''O cehennem anca size işler! Hepinizden intikamımızı alacağız!'' Dick sahte bir sinirle sonudu. ''Susturun şunları!'' Sonra birlikte arabanın arkasındaki ormana girdik. Girer girmez sağ ayağımı havaya kaldırdım ve baktım.
Anahtar orada yoktu. ''Almışlar.'' Kafası ile onayladı. ''Ozaman üzerimizi değiştirelim. Asıl zor kısım şimdi başlıyor.'' Bir iki homurtu çıkarttık ve üzerimizdeki kıyafetleri çıkardık ve asıl sahiplerine giydirdik. Gizlilik önemleiydi.
Parmak izini ise ince şeffaf bir şey ile halletmiştik. Herhangi bir yerde parmak izimizi bulamazlardı. Her neyse biz ayrıldığımız noktada tekrar buluştuk ve birlikte üssün havalandırmasına sızdık. Birazdan bizim üçlü olay çıkartacak ve bize kayıp kızı aramak için fırsat verecekti.
Ve beklenilen o an! Jason plastik mermileele dolu olan tabancasını ateşleyerek arabadan indi, arkasından lazer fırlatan bir dron ve fırlatma bıçakları. Her şey havada uçuşuyor, üsteki her kes oraya akın ediyordu. Biz de bunları havalandırmadan izliyorduk. Dick'e işaret verdim ve ayrıldık.
Cass ve babs birlikte buranın güvenliğine sızmış tüm giriş ve çıkışları engellemişti. Zaten üssün yüzde doksanı roprağın altındaydı. Ben sırayla sürünerek odaları gözetlerken bir şey fark ettim. Şu anda üzerinde bulunduğum oda diğer odalara nazaran çok kirli bir yerdi. Ve yanlış görmüyorsam içleride bir kaç işkence aleti vardı.
Hemen bulunduğum konumu rapor ettim ve kimsenin olmadığına emin olduktan sonra içeri yavaşça süzüldüm. Oda rutubet kokuyordu. Biraz daha incelerken gözüme batan şey kalbimin neredeyse durmasına yol açtı. Hızla ilerledim ve bir ucu kumaşla bağlanmış demir çubuğu aldım. Diğer ucunda yuvarlak kırması bir şekil vardı. Ve bu şekil cass'ın bedenindeki yanıkla bire bir aynıydı.
Demek bununla yapmışlardı o yarayı. İçim cız etmişti. Ki bir inleme sesi daldığım düşüncelerden beni arındırana kadar. Hızla etrafıma baktım. Odada bir duvara bağlı zincirler, üstü işkence aletleriyle dolu bir masa ve iki kapılı, kapıları birbirine zincienmiş bir dolap vardı.
Yutkundum. Umarım düşündüğüm şey değildir. Umarım...
Hızla dolabın üzerindeki paslanmış zincirleri tuttum ve kemerimden çıkarttığım rast gele bir bıcak ile zincirleri kırdım. Hızla dolabı açtığımda işte o korktuğum manzara ile karşılaştım. Sarı saçlı, mavi gözlü ve her yeri yara ile kaplı o kız. Bir süre kısık gözlerle bana baktı. Ben de ona. Kalakaldım öylece.
''Bana yardım et...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gotham'ın Puslu Sokakları 2
Fanfiction*BU KİTAP, SERİNİN İKİNCİ KİTABIDIR! Peri ne son yetimhaneye bırakılmıştı, değil mi? Peki orada ne yaşadı? Ya da yarasa ailesini bıraktığı gibi bulabildi mi? Ne kadar kaldı ki orada? Hayatı nasıl ilerledi? Peki bruce affedilecek mi? Her şey karı...