Zayn
Sandalyemi çeken adama gülümsedim ve kibarca oturdum. O da karşıma geçerek kendi sandalyesine oturdu.
Tomlinson söz verdiği gibi bize bir randevu ayarlamıştı. Gerçi Liam'ın benimle zaman geçirmeye ne kadar istekli olduğunu bilmiyorum ama mutlu gibi görünüyor.
"Hemen siparişlerimizi verelim mi?" siyah bir takım giymiş olan Liam her saniye nefesimi kesiyordu. "Olur." dedim hafifçe tebessüm ederek.
Adamın üzerine atlamamak için zor duruyordum. Sakallarına parmaklarımı sürtmek, dudaklarını sömürmek, onu sevdiğimi söylemek, adını inlem-
"Ben somon alacağım." onun yumuşak sesini duyunca mönünün altından gözlerimi kapadım. Resmen liseli ergenler gibiydim. Üst sınıfındaki birine platonik aşk yaşayan bir öğrenci gibi.
"Ben de..." sayfada gözlerimi gezdirmeye devam ettim. "Yengeç alacağım." kafamı aşağı yukarı yavaşça salladım, dudaklarım benden habersiz büzülmüşlerdi. "Evet, yengeç." tam mönüyü kapamış, elimi kaldırıp garsonu çağıracaktım ki Liam'ın üzerimde gezinen alev gibi bakışlarına yakalandım.
"Bir şey mi oldu?" her zamankinden daha şehvetli bakan adam neredeyse tahrik olmama neden olacaktı.
Elini yanağına koyduğunda bunun üzerindeki kıyafetlere ve tarzına ne kadar zıt olduğunu fark ettim. "Hayır, sadece..." gövdemden başlayarak gözlerime kadar beni süzdü. "Her neyse." dudaklarını yaladıktan sonra dik konuma geçti. Elini kaldırarak garsonu çağırdı ve siparişlerimizi verdik.
Garson gittikten sonra ceketini çıkartarak sandalyeye astı. Kollarındaki düğmeleri açtı ve yukarıya doğru katlamaya başladı. Bileğindeki bakır rengindeki saati onu daha ateşli yapıyordu.
Aslına bakılırsa Liam Payne ve yakınındaki her şey ateşliydi.
"Bana kendinden bahsetmek ister misin Zayn?" gömleğiyle işi bitince tamamen bana odaklandı. "Olur." boğazımı temizledim. "Üç kız kardeşim var. Safaa, Waliyha ve Doniya. Üçünün de yeri bende ayrıdır." yüzüme bir gülümseme yerleşti. "Belki bilmiyorsun diye söylüyorum aslen Pakistan asıllıyım. Ve-"
Liam bir anda elini elimin üzerine koyunca lafım ağzıma tıkıldı. Kas katı kesilerek sadece onu izledim.
Önce sarmalamış olduğu elimi havaya kaldırdı. Ardından her yerine öpücükler kondurmaya başladı. Gözlerim istemsizce büyüdü. "Yarışmaya nereden katıldığını da söyleyecek misin?" diye alayla sorduğunda bakışlarımı kaçırdım. "S-Sadece kendimden bahsediyordu-dum." saçma bir şekilde kekelediğimde gülümsedi.
Tam ağzını açmıştı ki garson elinde tabaklarla yanımıza geldi. Ne diyeceğini merak etsem de garsonun gitmesini bekledim.
Somonunu süzdükten sonra dudakları tekrar aralandı. "Ben de Payne." çatalına uzandı. "Ve yatakta çok iyiyimdir." bir anda bunu söylemesi yüzümün ekşimesine neden oldu ama o bunu göremedi, çünkü yemeğiyle ilgileniyordu.
Ben ona âşıkken, evet tam anlamıyla âşık, onun tek derdi sevişmekti. Bu yüreğimi burksa da onunla yan yana olabiliyordum. Ona yakın olmanın her fırsatını değerlerdirmeye çalışmalıyım.
"Bunu spor salonunda ispatlamıştın." diyerek takılmaya karar verdim. Çünkü bir nedeni olmaksızın ona karşı olan sevgimi fark etmesini istemiyordum.
Yüksek sesli bir kahkaha attı. "O gün..." çatalını havada salladı. "Şok olmuştum. Çünkü sen hepsini alabiliyordun ve o yüzündeki ifade, kızarmış yanakların ve sakalların, oh-" yemeğine odaklanmaya çalıştı. "Bunları yemek yerken konuşmamalıyız. Fena halde tahrik oluyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fiche A Hocht | LS
FanfictionBarda geçen güzel bir gecenin ardından iki adam tekrardan karşılaşırsa neler olur? • Smut ⭕ • Tomlinson bir lise müdürü 🥕 • Styles bir şef 🍌