10

14.4K 915 104
                                    

| Eray |

Salı.
12.15

Eray
Devrim

"Şş," başımı omzuma dokunan elin sahibine çevirirken kulaklığın tekini çıkardım. Devrim genişçe sırıtarak sıraya, yanıma yerleşti.

"Ne yapıyorsun tek başına burada?"

"Sence?"

"Utku'dan kaçıyorsun."

"Kaçacak bir durum yok. Ki zaten o isterse beni her türlü buluyor. Sen niye öğle arasında sınıftasın?"

"Volga kız kardeşimin götünden ayrılmıyor çünkü. Sevimsiz, aşık hallerine katlanamadım daha fazla."

"Volga kız kardeşinle mi çıkıyor?"

"Aynen."

"Nasıl oldu da ağzını burnunu kırmadın?"

"Bu kadar sevimsiz bir çift olacaklarını bilseydim engel olmak için mezara bile sokardım. Ama yaptık bir hata ne yapalım."

Elimde olmadan güldüm. Sinirle şikayet ettiğine bakılırsa bu konuda gayet ciddiydi.

"Bence sen bayağı kıskanıyorsun onları."

"Saçma saçma konuşma. Neyse siktir et onları şimdi. Sen ne yapıyorsun?"

"Oğlum sen niye benimle konuşup duruyorsun?"

"O ne demek lan?"

"Utku iti yüzünden kimse yanıma yaklaşmıyor artık. Sen niye konuşuyorsun benle, diyorum."

"He, şu ibne meselesini mi diyorsun?"

"Tövbe tövbe. Bakmasana lan turist gibi. Onu diyoruz başka neyi diyeceğiz."

"Sen o itle aranda ne geçtiğini anlat, ben de bu soruya cevap vereyim?"

"Öğrenip ne yapacaksın amk? Taktın bu konuya iyice."

"Normalde şeyimde bile olmaz da sen anlatmadıkça merak ettim anasını satayım. Niye naz yapıyorsun lan anlat gitsin işte."

"Bak sen."

"İyi ulan! Anlatma."

"Of. Tamam. Anlatacağım."

Derin bir nefes alıp burun kemerimi sıktım. Hala bazen biraz zonkluyordu ama eskisine oranla daha iyiydi. Gözlerimi yine Devrim'e çevirdiğimde gözlerinin beklentiyle kısılmış olduğunu gördüm.

"Utku'nun babası fen lisesinde kimya öğretmeni. Ben de ondan özel ders alıyorum. Evlerine gidip geliyorum falan işte. Aynı okulda olduğumuz için de arada Utku'yla muhabbet ediyorduk, ben erken gidersem ders saatine kadar vakit geçiriyorduk. Etkileniyordum ama nasıl tepki vereceğini kestiremediğim için belli edemedim. Dengesizdi biraz tavırları, hani bir yüz verip ertesi gün sus be salak triplerine giren tipler olur ya, öyle işte. Sonunda ben de vazgeçtim. Derse tam vaktinde gitmeye başladım. Erken gidersem kapının önünde oyalanıyordum."

Devrim düz bir ifadeyle söylediklerimi dinliyordu. Ne düşündüğünü anlamak imkansızdı ve bu beni biraz tedirgin ediyordu.

Ellerimi saçlarımın arasına daldırıp sıkıntıyla karıştırdım. Bunları ilk kez bir arkadaşımla paylaşıyordum. Aslına bakarsanız bunları ilk kez birisiyle konuşuyordum.

"Voleybol takımının antrenmanı olduğu bir gün soyunma odasındaydık. Takımdaki diğer çocuklar işlerini bitirip çıktılar. Ben de onlar çıksın da sigara içeyim diye oyalandım biraz. Utku da takımda biliyorsun. O gitmedi, bekledi benimle. Sigara içtik beraber. Sonra..."

"Ne sonra?"

"Öpüştük işte am*na koyayım sonrası o."

"Ee? Bu dangıldoz senden hoşlanıyorsa neden seni hırpalayıp duruyor?"

"Dangıldoz ne be?"

"Konumuz bu mu şimdi Eray? Ben diyorum Ankara sen diyorsun-"

"Aman, iyi kes. Anladık. Benden hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyorum. Belki sadece meraktan öpmüştür. Ya da dalga geçmek için."

"Anaa! Bu kadar saçma bir şey benim niye daha önce aklıma gelmedi ya? Zaten elini savursan meraktan hemcinsini öpen adama çarpar, değil mi?"

"T*şşak geçeceksen gidiyorum."

"Tamam, lan otur. Sadece bu bahane saçma onu demek istiyorum. O da istemiş belli ki, ama sonradan iş boka sarmış."

"Neyse ne."

"Peki sen Utku'yla mı fark ettin erkeklerden hoşlandığını?"

"Oğlum ne cahil adamsın ya. Vallahi hayret ediyorum bazen. Sen kızlardan hoşlandığını on beş yaşına gelince birdenbire mi fark ettin?"

"Nasıl yani?"

"Bazen cidden senin beyin çalışmayı bırakıyor Devrim. Yani diyorum ki, kendimi bildim bileli erkeklerden hoşlanıyorum. Nasıl sen kızlardan hoşlanıyorsun, bu da aynen öyle işte. Senin ilk aşkın Sude, benimki Furkan."

"Ne Sude'si amk?"

"Oğlum önceki hayatında armut muydun sen?"

"Ya kes be. Ne bileyim belki biseksüel falansındır diye sorayım dedim."

"Yok, sapına kadar eşcinselim kardeşim."

Tükürür gibi güldüğünde ben de dudaklarımın kıvrılmasana engel olamadım.

Gözlerimiz buluştu ve bir anlığına öylece kaldık. Gülümseyerek birbirimize baktık. Ortam tuhaf ve boğucu bir hal almaya başladığında sınıfın kapısı küt diye açıldı.

sınır çizgisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin