69

11K 691 15
                                    

| Eray |

Çarşamba.
09.45

Eray
Doğu
Utku

İntikam almaya karar verdiğimde ucunun kendi kuyruğuma dokunacağını da hesaba katmış olmam gerekiyordu. Ama yapmamıştım. Yani, o an ne düşünüyordum ki? Üstelik bu riski gerçekten öpmek istediğim bir adam için bile almamıştım.

Başlarda amacımın Utku'dan intikam almak olduğunu söyleyip duruyordum ama şuan asıl üzmek istediğim kişinin kim olduğundan emin değildim.

Telefonun ekranında akmaya devam eden bildirimleri okumadan aşağı kaydırdım. Kimden intikam aldığımı bilmiyordum ama en büyük zararı kendime verdiğim konusunda şüphem kalmamıştı.

İki üç tane gereksizin işi gücü bırakıp sosyal medya hesaplarıma dadanmış olması da bu düşüncemi destekliyordu. Asla vazgeçmiyorlardı.

"Eray."

Elimdeki izmariti yere atıp üzerine basarken hızlı adımlarla bana doğru yürüyen Utku'ya baktım.

"Söyle."

"Oğlum nerdesin sen ya? Sizin sınıfa gidip seni göremeyince başına bir şey geldi sandım."

"Ne gelecek Utku? Abartma."

"Ne demek ne gelecek? Tehdit mesajları almıyor musun sen de?"

Umursamazca omuz silktim.

"Alıyorum."

"E bu neyin rahatlığı o zaman?"

"Daha önce yaşamadığım bir şey değil. Korkma sen de alışırsın zamanla."

"Bu konuda nasıl böyle sakin kalabiliyorsun?"

Onun bu hallerinin keyfimi yerine getirmediğini söylersem yalan olurdu. Bana yaşattığı her türlü bokluğu kendisi de yaşıyordu.

Binanın arkasına dönen köşede beliren üç kişi aramızdaki gereksiz muhabbete son verdi. Bakışlarım gri gözlere dokunduğunda hislerimi dışa vurmamak için elimden geleni yaptım. Ne kadar başarılı olduğum tartışılırdı ama sonuçta denemiştim.

Utku alanını belirlemeye çalışan sokak köpeği gibi iyice yanıma yaklaşırken gözlerim Devrim'den bir saniye bile ayrılmadı. Yüzündeki düz ifadenin bir an için titrediğini de bu sayede yakaladım. Bunun içimde yarattığı haz fazlasıyla tatmin ediciydi. Bakışlarını kaçırıp ayaklarına dikti. Bir kez olsun güçlü hissetmek güzeldi. Elleri titreyerek arka cebinden sigara paketini çıkardığında Doğu ve Volga uzanıp paketten birer dal çektiler.

"Ateş var mı Eray?"

Ön cebime sıkıştırdığım çakmağı çıkarıp Doğu'ya uzattım. Tam o anda Devrimle bakışlarımız bir kez daha kesişti. Yüzüne baktığımda hala içim titriyordu ve ne yaparsam yapayım bunun değişeceğini sanmıyordum. Hayatımın içine öyle sağlam sıçmıştı ki ne kadar temizlersem temizleyeyim izi kalacaktı.

Yaşadığımız her anı zihnimde tekrar tekrar oynatırken çıldırmamaya çalıştım. Her temasın böyle derinden iz bırakmış olması nasıl mümkün olabilirdi? Ağzımın içindeki dilinden saçlarımı okşayan parmaklarına kadar her şeyi en küçük ayrıntısına kadar hatırlıyordum. Hatırladıkça bunlardan kolayca vazgeçebilmiş olması daha fazla canımı yakıyordu.

Çenemi hafifçe Utku'ya doğru çevirip "Ben gidiyorum." diye mırıldandım. Bu ortamda daha fazla duramayacaktım. Zaten her şey fazlasıyla saçmaydı.

Doğu çakmağı uzatıp almamı bekledi. Almak yerine ellerimi kotumun cebine sokup omuz silktim.

"Sende kalsın."

____

sınır çizgisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin