52

13.1K 773 233
                                    

Devrim
Eray
Doğu
Volga

| Eray |

Salı.
19.30

Ellerimin bu kadar titremesi normal miydi? Alt tarafı derbi maçı izlemeye gidiyordum ama sevgilisinin ailesiyle tanışacak ergenler gibi titriyordum. Üstelik beni sevip sevmemeleri bir şeyi değiştirmeyecekti. Öyle ya da böyle Devrim'in sevgilisi olduğumu öğrendiklerinde her şey boka saracaktı. Ki teoride sevgili bile değildik.

Elimi zile götürüp son anda duraksadım.

Ne bok yiyordum ulan ben? Cidden, bu işin sonu nereye varacaktı ki? Derin bir nefes alıp sıkıntıyla saçlarımı karıştırdım. Bir yanım kaçıp gitmek istiyordu. Diğer yanım ise her şeyi boşverip sürüklediği her yere peşinden gitmek istiyordu.

Zile basamadan kapı açıldığında korkuyla yerimde sıçradım. Görmeye hazırlıklı olmadığım kusursuz yüz bir an için nefesimi kesti.

Hiç şansım yoktu anasını satayım! Ona karşı verdiğim savaşı çoktan kaybetmiştim. Düşününce doğru düzgün savaşmayı denemiş miydim, onu bile bilmiyordum.

"Korkuttun amına koyayım!"

"Pencereden gördüm. Niye kapıda dikiliyorsun?"

Terleyen avuçlarımı kotuma silerken gözlerimi kaçırıp kapının yanındaki kurumuş çiçeğe diktim.

"Biraz gerginim."

"Sebep?"

"Tüm ailen içerde."

"Ne olmuş?"

İçine düştüğüm ruh hali o kadar saçmaydı ki, anlamaması gayet normaldi. Ayaklarını hareket ettirip bana doğru adım attığında elimde olmadan ürperdim. Üzerimdeki etkisi buydu işte. Kontrolü tamamen kaybediyordum.

Elini enseme attığında ezberlenmiş hareketlerin getirdiği huzurla gevşedim. Sıcak parmaklarını ensemdeki saçlarda hissetmek artık nefes almak kadar doğal bir durum haline gelmişti. En az nefes almak kadar gerekli hissettiriyor olmasından bahsetmiyordum bile.

"Gel hadi."

Başımı sallayarak onayladım. İçeri adım attığımda elini omzuma yerleştirip beni oturma odasına yönlendirdi. Odaya girene dek bakışları yüzümden ayrılmadı. Kapı pervazına ulaştığımızda parmaklarıyla son kez dokunduğu noktayı okşayıp elini çekti.

Gözlerim koltuklara yayılmış altı erkeğin üzerinde dolaştı. Hepsinin elinde birer bira şişesi duruyordu. Devrim uzun koltuktaki boşluğa yığılırken ben de sessizce onu takip ettim.

"Çantanı çıkarsaydın."

Gerginlikten çantayı çıkarmadan oturduğumu bile fark etmemiştim. Sırt çantasının kollarını omuzlarımdan sıyırıp çıkardım. Çuval gibi kenara bırakıp arkama yaslandım. Kimse geldiğimi fark etmemişti, bunun hoşuma gitmediğini söylersem yalan olurdu.

"Sen... neydi adın? Erol?"

Başımı sesin geldiği koltuğa çevirdiğimde Doğu'nun suratıyla karşılaştım.

"Erol değil, Eray."

"Heh, aynen Eray. Devrim'in yeni kankası."

İşte şimdi tüm dikkatler benim üzerimdeydi. Ne yapacağımı bilemez halde yüzümü inceleyen gözlere baktım. Babası hayal ettiğim gibi bir tip değildi. Ne hayal ettiğimi de bilmiyordum gerçi. Sadece Devrim'e fazlasıyla benziyordu. Devrim'in yaşlandığında aynen onun gibi görüneceğinden emindim.

sınır çizgisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin