30

12.9K 912 300
                                    

| Eray |

Cumartesi.
21.24

Devrim
Eray
Volga

Birkaç arkadaş dediğinde bunun otuz civarı kişiye tekabül edeceğini düşünememiştim. Adamın alelade bir şekilde birkaç arkadaş diye geçiştirdiği grupla endüstri mesleğe kavgaya gidilirdi. Grubun yarısının kızlardan oluştuğunu saymazsak tabi.

Devrim'in popüler olduğunun her zaman farkındaydım, ama şimdi çekirdek çevresinin bile bu denli kalabalık olduğunu görünce, gerçeği iyice kavramıştım ve bu gerçek canımı sıkmaktan başka bir boka yaramamıştı.

Oturup biraz daha Devrim'in yanındaki kızla oynaşmasını izlersem kederimin içinde boğulup gidecektim. Buraya gelirken ne beklediğimi bilmiyordum, ama karşılaştığım sahne iç organlarımı sıkıştırıp suyunu sıkıyordu. Ağzını kızın ağzına dayadığında sıkıntıyla iç çekip gözlerimi elimdeki bardağa çevirdim. Elimden başka ne gelirdi ki? Kanının son damlasına kadar hetero olan bir adama abayı yakarak kendimi bu rezil duruma düşüren bendim. Karşısına geçip kızmaya da, daha fazlasını talep etmeye de hakkım yoktu.

Daha fazlasını talep etsem başıma gelecekleri biliyordum. Belki, yeterince abazaysa, başta bunu ilginç bulabilir ve denemek isteyebilirdi. Ama sonu Utku'dan farklı olmazdı. Bir erkeği öpmeyi düşünmek ile onu gerçekten öpmek arasında derin bir uçurum vardı ve homofobik olmadığını iddea eden dallamalar o uçurumu aşmayı başaramıyordu. Sonunda olan yine bana olacaktı. Yine eve gitmeden önce burnumun kanamasını durdurana dek bir kafenin tuvaletine sığınacaktım ve yine annemler tişörtümdeki kanı fark etmesin diye eve gece yarısı dönmek zorunda kalacaktım. Bu siktiğimin döngüsü böyle sürüp gidecekti işte.

Koltuktan kalkıp oturma odasından çıktım. Buraya neden geldiğimi sorguluyordum. Çünkü temelini siktiğimin evinde bulunan kişilerin yarısından fazlasını tanımıyordum, tanıdığım grubu da okuldan homofobik dallamalar oluşturduğu için benimle muhatap olmuyorlardı.

Özetle sap gibi oturmaktan başka bir bok yaptığım yoktu. Mutfağı bulup elimdeki şişeyi tezgaha bıraktım. Sıkıntıdan dört birayı köklemiştim.

"Naber Eray?"

Devrim'in sarışın yapışık ikizi karşımda dikilmiş yüzümü incelerken "İyidir, sen?" diye cevap verdim. Volga sorgulayan bakışlarını yüzümde dolaştırmaya devam etti.

"Ne oldu amk? Ne bakıyorsun öyle?"

"Devrim heteroseksüel biliyorsun değil mi?"

"Ciddi misin ya? İlk defa, şimdi senden duyuyorum. Vay amk, şoktayım şuan. Demek ondan içeride bir kızın ağzını yiyormuş. Her şey şimdi anlam kazandı."

"Devrim gevşek olduğundan bahsetmişti."

"Ne yapıyorsunuz amk, boş kalınca beni mi anlatıyor sana?"

Güldü. Ben ise gülmekten çok uzak bir ruh halindeydim.

"Yol yakınken vazgeç diye söylüyorum. Sonra üzülmeni istemem."

"Niye üzülecekmişim? Bir bok anlamadım."

"Oğlum bir bak yüzüme istersen, oradan salak gibi mi görünüyorum? Sürekli saçma sapan bakışırken yakalıyorum sizi. Devrim'e nasıl baktığını da gördüm."

"Bu yeni moda falan mı amk? Herkes takmış bakışlara. Öyle bakarken yakaladım, böyle bakarken yakaladım. Ne gördüysen yanlış görmüşsün. Bir rahat bırakın beni ya! Eşcinseliz diye kimseye bakmayalım mı amk? O da mı suç?"

"Sakin ol kardeşim. Sen ne diyorsan o. Ben seni düşündüğüm için uyarayım dedim. Devrim'in bir kız için bile üzüldüğü görülmüş şey değil, olan sana olur."

"Ne yapıyorsunuz burada?"

İçeri giren Devrim'e cevap veremedim. Kafamın içi Volga'nın söyledikleriyle doluydu. Kabul etmek istemesem de haklıydı. Devrim'in duyarsızlığını bilmeyen yoktu. Adamın burnunun ucundaki olaylara bile göz ucuyla baktığı görülmemişti. Bir tek kız kardeşi ve Volga ile ilgili durumlarda duyarsızlık kabuğunu kırıp normal insan gibi davranıyordu.

"Konuşuyorduk."

"Ne konuşuyordunuz?"

Buzdolabına gidip kapağı açarken bakışları Volga ve benim üzerimde gezindi. Kapaktan bir bira alıp ayağıyla kapatırken hala sorgulayan bakışlarla ikimizi inceliyordu.

"Ben lavaboya gidiyorum."

Mutfaktan çıkıp lavaboya yöneldim. Kafam hala Volga'nın sözleriyle meşgul olduğu için dalgın dalgın içeri girip kapıyı kapattım.

Kendimi nasıl sikimsonik bir duruma sokmuştum ben? Artık adama nasıl bakıyorsam karşıma geçen herkes Devrim'den umudu kes tavsiyesinde bulunuyordu. Tamam, Devrim'in duyarsız olduğunu kabul ediyordum. Ama Utku konusunda bana yardım etmişti, değil mi? Bu neyi kanıtlardı bilmiyordum gerçi. Bana değer mi veriyordu, yoksa Utku'yla daha önceden yaşadığı çatışmalar yüzünden sırf onu dövmek için mi bu işe bulaşmıştı?

Lavaboya eğilip yüzüme soğuk su çarptım. Bira iyice kafamı bulandırmıştı.

*

| Devrim |
21.30

"Ne dedin amk çocuğa? Yüzü bembeyaz olmuş."

"Devrim hetero, umudu kes dedim."

Ağzımdaki bira dışarı fışkırmadan evvel engelleyecek fırsat bulamadım.

"Ne dedin ne dedin?"

"Ne bakıyorsun amına koyayım öyle uzaylı görmüş gibi? Çocuk üzülmesin, yol yakınken vazgeçsin diye uyardım işte."

"Oğlum durup dururken Devrim'den umudu kes mi dedin sen şimdi? Ortada hiçbir sikim yokken."

Elini yumruk yapıp yüzüme doğru sallarken mavi gözleri kısıldı.

"Al, bunu yok ortada bir şey. İçerde sen Gizem'i öperken çocuğun gözleri kan çanağına döndü amk. Senin tabi sikinden aşağısı direkt Kasımpaşa'ya bağlı olduğu için fark etmemen çok normal kardeşim."

"Volga, ne saçmalıyorsun abi ya?"

"Eray, diyorum. Sana, diyorum. Kapılmış, diyorum."

"Siktir git."

"Asıl sen yap o dediğini."

"Götünden uyduruyorsun bir şeyler. İşin hayret verici yanı, bu uydurduklarına inanıyorsun da."

"Bana bak Devrim, kardeşimsin diye bir şey demiyorum ama beni saf zannetme. Aranızda bir şeyler dönüyor, farkındayım. Seni yargılayacağımdan falan değil, kiminle istersen onunla birlikte olursun. Ama bu işin oluru yok kanka. Çocuğa umut verme."

"Ne umudu vermişim amk, ne ara vermişim?"

"Lan oğlum bana bari yapma şunu. Sıçtığın bokun rengini biliyorum ben senin. Burası neresi, ben kimim bakışlarını kendine sakla yani. Çocuktan etkilendiğin belli, ama sonu yok bu işin. Bir insan bir anda eşcinsel olmaz. Saçma bir merak duygusuyla çocuğu yakınına çekip hayatına sıçma. Yeterince açık anlatabildim mi?"

"Yakınıma falan çekmiyorum ben kimseyi."

"Ne diye mesaj atıp duruyorsun lan o zaman Eray'a? Elinden düşmüyor amk telefonu. Utku'yu kaç posta dövdüğünün hesabını tutamadım. Yapma oğlum, yapma işte! Senin hissettiklerinle onun yaşadıkları çok farklı. Sen merak ediyorsun, o bir şeyler hissediyor."

sınır çizgisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin