48

12.4K 823 85
                                    

| Eray |

Pazartesi.
09.34

Tuvaletin kapısı yavaşça aralanıp açıldığında Devrim'in kahverengi saçları görüş alanıma girdi. Gerginliğimi azaltmak için yaktığım sigarayı dudaklarıma dayayıp derin bir nefes aldım.

Kapıyı kapatıp sırtını ahşap kapıya yaşlarken gözleri üzerimdeydi. Günlerdir görmediğim yüzüne baktıkça içim titriyordu. Okul tişörtünün dışında kalan kollarını saran dövmeleri görmezden gelirsem çok masum görünüyordu.

Ellerini ceplerine sokarken omuzları aldığı nefesin etkisiyle yükselip alçaldı. Sessizce birbirimize bakmaya devam ettik.

"Yaklaş."

Sigarayı klozete fırlatıp ona doğru bir adım attım. Aynı anda hem gergin hem huzurlu hissediyordum. Gözlerindeki dingin ifadeye baktıkça göğsümden gövdeme tatlı bir sıcaklık yayılıyordu.

"Tuvalette seks yapmam. Leş gibi bok kokuyor."

"Evet, onu gözden kaçırmışım."

"Ee ne bok yiyeceğiz? Boşuna çıktık dersten."

Yüzündeki sakin ifade birdenbire yerini öfkeli bir surata bıraktı.

"Evet, boşuna çıktık. Koca sikik bir hafta görüşmemiş olmamız önemli değil, Tuncay hocanın sikik dersini dinlemeyi senin boktan yüzünü izlemeye tercih ederim zaten."

"Tamam, bir şey demedim. Sakin ol."

"Ne istiyorsun amına koyayım ya? Cidden? Önce mesaj atmadım diye trip atıyorsun, sonra benimle boktan bir tuvalette kapalı kaldığından şikayet ediyorsun. Bir karar ver istersen, mala döndürdün beni."

"Sen ne istiyorsun? Ayrıca tuvalet amk burası, boktan olması çok normal."

Hızla atılmış iki adımla aramızdaki mesafeyi kapatıp elini enseme attı. Bedenim sert göğsüne çarparken ensemdeki parmakları saçlarımın arasına girdi. Bir an dudaklarımı parçalayarak öpeceğini sandım, ama yapmadı. Sadece yüzümü boynuna bastırıp burnunu omzuma dayadı. Belime yerleştirdiği eli dokunduğu yeri yavaşça okşarken derin bir nefes aldığını duydum.

"Konuşup şu anın içine sıçma. Sürekli sorgulamayı da bırak. Eğer senin kokunu alacaksam şu boktan tuvalette saatlerce ayakta dikilirim. Tamam mı?"

Sessizce başımı salladım. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Böyle bir cevabı beklemediğimden düşünemeyecek kadar dumura uğramıştım. Kasılan kollarımı yavaşça gevşetip beline kaydırdım. Kollarım sırtını usulca tırmanırken belimdeki elini arkaya kaydırıp bedenimi kendisine biraz daha bastırdı.

"Konuşmadığın zamanlarda cidden müthiş bir adamsın. Ağzını açınca büyü bozuluyor."

"Siktir git."

Sessizce kıkırdarken parmakları saçlarımı okşadı. Dudaklarını başımın üzerinde, saçlarımın arasında hissettiğimde elimdeki son ipi de bırakıp teslim oldum. Göz kapaklarım yavaşça aşağı düştü.

sınır çizgisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin