85

11.1K 663 42
                                    

| Eray |

Cumartesi.
Gecenin devamı.

Devrim
Eray

Zar zor kalkıp cam pervazına sakladığım ambalajı açılmamış paketi aldım. Paketi açıp içinden bir tane çıkardıktan sonra dalı dudaklarımın arasına yerleştirdim. Yakıp derin bir nefes aldıktan sonra Devrim'e yaklaşıp sigarayı ona uzattım. Parmaklarımın arasındaki sigarayı aldı ama onu içmek yerine yaklaşıp dudaklarıma ıslak bir öpücük bıraktı.

"Artık konuşabilir miyiz? Dinleyecek misin?"

Alnımı yanağına dayayıp hafifçe başımı sallayarak yanıt verdim.

Başını hafifçe yan çevirip sigarayı dudaklarına dayarken kollarının arasından çıkıp yerdeki boxerımı aldım. İçime attırdığı spermlerin deliğimden yavaşça dışarı süzüldüğünü hissedebiliyordum ama duşu sonraya bırakmam gerekiyordu. Şu konuşma işini ne kadar erken aradan çıkarırsak o kadar iyiydi. Boxerı giyip odamdaki pencerenin önünde dikilen Devrim'in yanına yürüdüm.

"Versene bir kere çekeyim."

Sigarayı dudaklarına dayayıp derin bir nefes çektikten sonra uzatıp almamı bekledi.

"Jülide konusunda yalan söylemediğimi anlamışsındır herhalde artık?"

"Hatalı olduğun gerçeğini değiştirmez."

"Özür dilerim."

"Neden benim yanıma gelmedin?"

"Sebebini söylemiştim zaten."

"Ciddi miydin o konuda? Yüzümdeki ifadeyi görmek istemediğin konusunda yani?"

"Hayır. Yani onun da etkisi var tabi ama şu an diğer sebepten bahsediyorum. Senin de moralin bozulsun istemedim."

"Tebrikler çük beyinli. Böyle hiç moralim bozulmadı."

"Özür diledik ya amına koyayım!"

"Bir daha seni Jülide'nin yanında görürsem ecdadını sikerim Devrim. Bahanesi yok, aması yok, çünküsü yok. Anladın mı?"

"Anladım aşkım. Peki aşkım. Nasıl istersen aşkım."

"Özrün kabul edildi o zaman."

Gülerek başımı tutup kendine çekti ve şakağıma ıslak bir öpücük bıraktı.

"Kıskanınca çok seksi oluyorsun oğlum ya. Yorgun olmasam kesin kalkmıştı yani, öyle böyle değil."

"Yavşama."

"Ulan az önce karşı komşunun önünde sakso çeken sen değil miydin? Ne demek yavşama?"

Zihnime dolan anıların etkisiyle dudaklarımda piç bir gülümseme belirdi.

"Ee, sen ne zaman anlatacaksın?"

Ve gülümseme geldiği hızla kayboldu.

"Sonra?"

"Eray."

"Sadece nereden başlayacağımı bilmiyorum. Her açıdan bok gibi bir durum çünkü."

"En başından?"

"Başlangıçta her şey gaz ve toz bulutuyd-"

"Ebenin amı."

"Am sevmiyorum, teşekkürler."

"Eray. Beni dinden imandan çıkarma."

"Of. İyi."

Susup kendime kafamı toparlamak için biraz zaman tanıdım. Olabildiğince özet geçecektim. Ayrıntılarda boğulup yeni kurtulduğum o boktan moda bir kez daha girmek istemiyordum.

"Babamın görüştüğü bir kadın var. Yani varmış. Ben de bilmiyordum. Geçen haftalarda, aramız bozukken fen lisesiyle voleybol maçımız vardı. Belki biliyorsundur."

"Biliyorum."

"Maçta babamı gördüm. Bir an hayal falan görüyorum sandım amına koyayım. Yani adamın benim maçıma gelme ihtimali yok. Biliyorsun durumları. Neyse işte, gittim yanına. Meğer görüştüğü kadının oğlu fen lisesinde okuyormuş. Karşı takımdaymış o da. Kadınla birlikte maça gelmiş."

Alayla gülüp dişlerimi sıktım.

"Çocuğu desteklemeye."

"Sikik."

"Ben de öyle dedim. Yani sokuk bir liseler arası turnuva, bırak beni Irmak için bile yapmaz bunu normalde.Sonra sen mi beni sikersin ben mi seni sikerim diye anlaşamazlığa düştük. Vay amın oğlu vay dedemin fırlattığı derken çatara putara girdik birbirimize. Devamını biliyorsun. Okula gelemedim bir hafta."

"Aşkım yüksek müsaadenle babanın amına koyabilir miyim?"

"O puşt neyse de sana kıyamam."

Yüzündeki hafif gülümseme kaybolup dudakları düz bir çizgi halini aldı.

"Babana hiç laf ettirmiyordun. Böyle konuştuğuna göre baya kızmışsın."

Dudaklarımı zorla yukarı kıvırdım. Artık bu konunun beni üzmesine izin vermek istemiyordum. Ama boğazımda ağrılı bir yumrunun belirdiğini de inkar edemezdim.

"Neyse işte öyle. Kapandı gitti mevzu zaten.

"Benim yanımda rol yapmak zorunda değilsin."

Yutkunarak o saçma histen kurtulmaya çalışırken sulanan gözlerimi görmesin diye başımı çevirip camdan dışarı baktım. Uzun süreceğini sanmıyordum, her seferinde duyguları bastırmak daha kolay hale geliyordu.

Elini omzumda hissedince elimde olmadan irkildim. Hafifçe sıkıp elini gevşetti ama teması kesmedi.

"Seni çok seviyorum Eray. Yalan söylüyorsam Allah belamı versin bak."

"Ben de seni seviyorum da niye durup dururken Allah belanı veriyor, onu anlamadım."

"İnan diye uğraşıyorum işte."

"İnanıyorum."

"Bazen inanmıyorsun."

Haklıydı. Bazen öyle bir düşüş yaşıyordum ki elimde tuttuğum her gerçeği sorguluyordum.

"Beni onunla kıyaslama. Senden sadece bunu istiyorum. Çünkü ben sana aşık olduğumu kabul edemediğim zamanlarda bile seni arkamda bırakamadım."

Bakışlarımı gri gözlerine dikip gülümsedim. Arada mantıklı konuştuğu da oluyordu.

"Aklımda tutarım."

____

sınır çizgisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin