96

9.8K 606 104
                                    

| Eray |

Cuma.
22.30

Devrim
Eray

Ciğerlerim zonkluyordu. Hayatım boyunca bu kadar hızlı koşmamıştım. Ayaklarımı hissettiğimden bile emin değildim. Zihnimi işgal eden düşünceler başka bir şeye odaklanmayı imkansız kılıyordu ve her senaryo bir diğerinden beterdi. Sızlayan ve uyuşan bacaklarıma biraz daha yüklenip son köşeyi de döndüm. Evi karşımda gördüğümde biraz rahatlamam gerekirdi ama rahatlayamıyordum işte.

Bahçe kapısını aşıp evin çelik kapısına ulaşana dek anlamsız hayatımdan birkaç yıl eksilmiş gibiydi.

Kapıya vurup derin nefesler alarak avuçlarımı dizlerime dayadım. Tüm ışıkların kapalı olduğunu ve içeriden en ufak bir ses duyulmadığını fark etmem için nefesimin bir parça durulması gerekti. Başımı kaldırıp pencerelere baktım ve kapıyı bir kez daha, bu sefer yumruklayarak çaldım.

Kapı açıldığında ve karşımda rengi atmış Volga'yı gördüğümde tüm kanımın çekildiğini hissettim. Bir şey olmuştu. Kesinlikle bir şey olmuştu. İçeri girmem için yolu açtı. Tüm bedenim titrediği için adımlarım da aynı derece de güçsüzdü.

"Yukarı çık,"

Ne olduğunu sormaya korkuyordum o yüzden başımı sallayıp merdivene doğru yürüdüm. Bir insanın sarhoşken başına gelebilecek tüm kötü senaryolar gözümün önünden akıp giderken basamakları tırmanıp Devrim'in odasına doğru yürüdüm.

Koridorun ne kadar karanlık olduğunu fark etmem için odanın kapısını aralamam gerekmişti. Donuk bakışlarla içeri baktım.

Ne beklediğimi bilmiyordum ama manzara hiç de beklediğim gibi değildi. Gözlerini ellerinden ayırıp yüzüme baktığında derin bir nefes aldım.

"Devrim?"

Yatağın üzerinden kalkıp bana doğru bir adım attı. Gözlerim yüzüne yansıyan ışığın kaynağına kaydığında "Hassiktir." diye mırıldandım.

"Yapmadım de."

"Yaptım."

Gözlerim mumların üzerinde dolaşırken açık kalan ağzımı kapatmak için uğraşmadım.

"Bir saniye ya, sen sarhoş değil miydin?"

Dudakları yukarı kıvrıldı.

"Değilim. Buraya gel diye yalan söyledim."

"Çocuk musun ulan? İnsan gibi çağırsana! Çağırınca gelmiyor muyum?"

"Gelmiyorsun anasını satayım. Günlerdir götüm çatladı seni ikna etmeye çalışırken. Bir tek bu işe yaradı."

Karşımda çocuk gibi omuz silktiğinde başımı arkaya atıp tavana bakarak derin bir nefes aldım. Rahatlama ve öfke karışımı bir duygunun göğsümden gövdeme yayıldığını hissedebiliyordum.

Yıpranmış sinirlerimin etkisiyle gülmeye başladım. Normal ve insanca bir gülüş değildi bu, dizlerimi titreten türdendi.

"Mum ne alaka amına koyayım?"

"Deniz'in fikriydi. Beğenmedin mi?"

"Eyvallah, uğraşmışsın da mumun ilişkimize ne faydası olacak hiç anlamadım."

"Romantik ortam falan?"

"Biri devrilip evi yakacak diye gerginlikten götümden soluyorum Devrim, ne romantikliği Allah'ını seversen?"

"Ulan yemin ederim ben de aynı şeyi düşünüp durdum mumların yakarken."

Uzanıp odanın ışığını açtım.

"Söndürelim şunları da öyle konuşuruz."

Başını sallayıp en yakınındaki mumu üfleyerek söndürdü. Bir süre odada sadece üfleme sesleri duyuldu. Sonunda tüm mumları söndürdüğümüzde kendimi halının üzerine bırakıp sırtımı yatağa yasladım.

"Ciğerlerim sikildi."

"Kendimi affettireyim derken işleri yine bok ettim galiba."

Yanıma otururken yüzünde keyifsiz bir ifade vardı. Bacaklarını öne uzatıp başını yatağa dayadı ve düz bir ifadeyle tavanı izlemeye başladı.

"Buraya kadar koştum."

"Ciddi misin?"

"Çok korktum ulan, bir daha böyle saçmasapan bir şey yapma. İnsan gibi çağır."

Dudakları yukarı kıvrılırken başını yataktan kaldırmadan bana doğru çevirdi.

"Beni hala seviyorsun yani?"

"Hani sana bir keresinde önceki hayatında armut muydun diye sormuştum ya. Vazgeçtim abi, sen armut olmak için bile fazla malsın."

Gülüp başını kucağıma bıraktı. Son anda ellerimle tutup kalkması için hafifçe ittim. Israr etmeyip dik pozisyonda oturdu.

"Millet nerde?"

"Babam nöbette, diğerlerini de kovdum evden."

"E Volga vardı aşağıda?"

"Seni içeri alıp gitti."

"Vay anasını avradını, dev prodüksiyon."

Çapkın gülüşü ve parlayan gözleriyle o kadar kusursuz görünüyordu ki ben de gülümsemeden edemedim.

"Yalnızız yani."

"Derken?"

"Ne istersen yaparım demiştim ya,"

"Evet?"

"Ne istersen yaparım Eray, ne istersen."

"Neyi ima ediyorsun? Cidden anlamadım."

"Eray, mal mısın abi? Ne istersen yaparım diyorum lan!"

"Bir dakika! Ne istersem?"

"Evet ulan, ne istersen."

"Şimdi mi? Hemen mi?"

Başını sallayarak onayladı.

"Sadece emin olmak için soruyorum. Benim içine girdiğim o malum aktiviteden bahsediyoruz, değil mi?"

"Of! Şimdi vazgeçeceğim!"

"Tamam. Sakın vazgeçme."

"Bir şartım var."

"Neymiş?"

"Beni affedeceksin."

"Oradan bakınca gavat gibi mi görünüyorum sevgilim? Seviştikten sonra siktir çekecek halim yok."

"Ben işimi garantiye alayım da."

Otuz iki diş sırıtarak dudaklarına eğildim. İfadesiz yüzü anında yumuşadı ve öpücüğüme istekle karşılık verdi.

___

sınır çizgisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin